Ağa takılanlar

İsrail, Suriye´de rejimin değişmesini çok istiyor ve ayrıca yeni Suriye´nin İran´la da aralarının bozulacağı yolunda tahminler yapıyor. Bu yüzden Türkiye´nin Suriye´de rejim değişikliğine gidecek bir atılım yapması en çok İsrail tarafından destekleniyor. Anlayacağınız ‘Bir bilen’e göre perde arkasında alınan gizli kararlarda İsrail ile arası çok kötüymüş gibi görünüm veren Türkiye, aslında İsrail´le aynı hedefler uğruna paralel hareket etmekte. SERDAR TURGUT

İzak BARON Diğer
16 Temmuz 2012 Pazartesi

İSRAİL SAĞININ GENEL EĞİLİMLERİ, GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ÇOK DEĞİŞMEMİŞ GİBİ

Şamir, Filistinlilerle görüşme yapılmasına, Oslo süreçlerine karşı çıkan bir siyasetçiydi. Ayrıca, Filistin ile toprak ve nüfus üzerinden pazarlık yapılmasını da reddediyordu. Bununla birlikte, Mısır ve Lübnan’la barış sağlanması için epeyce uğraşmıştı. Mısır konusunda başarı elde edilse de, Lübnan barışı başarısız olmuştu. Ayrıca, Körfez savaşı sırasında Kuveyt’i işgal eden Irak’ın İsrail’i de vuracağı yönündeki eğilimleri fazlasıyla işlemişti. Böylece ‘savunma’ güdüsüyle İsrail’in iyice silahlandırılmasından yana uygulamalar yapmıştı.

İsrail sağının genel eğilimleri, geçmişten günümüze çok değişmemiş gibi. Likud ile ifade edilen bu eğilim bugün İsrail’deki baskın yaklaşımları ifade ediyor. Ancak, Likud’dan çok daha radikal eğilimlerin eskiden daha güçlü olduğunu söylemek gerek.

Afrika’dan getirilen Yahudilerin ikinci sınıf vatandaş durumuna düşerek yarattıkları siyasi ortam, artan İsrail vatandaşı Arap nüfus ve silahlanmaya ayrılan bütçenin yarattığı ekonomik durum, bugün İsrail’in iç sorunlarından sadece birkaçı. Geleneksel olarak Mısır’la iyi geçinme arayışının ise günümüzdeki yeni Mısır’la da hala sürdüğü hatırlatılmalı.

Beril Dedeoğlu

http://stargazete.com/yazar/beril-dedeoglu/dunya/israil-siyasetini-degil-siyasetcisini-kaybetti/yazi-629413

 

İSRAİL'İN SINIRLARI ŞU ANDA ÖZELLİKLE DOĞU KOMŞULARIMIZA GÖRE ASLA ÇİZİLMEDİ

İsrail'in sınırları şu anda özellikle Doğu komşularımıza göre asla çizilmedi. Filistinlilerin esas almayı sevdikleri ve konuşmak istedikleri 67 sınır hattı aslında uluslararası kabul görmüş bir sınır hattı değildir. Çünkü bu hat bir ateşkes anlaşmasının sonucu olan bir hattır. Ve bu hat Savaş olarak adlandırılan bölge 48-67 arasında Ürdün'e ait bir bölge idi. Bu bizim için Yehuda ve Şomron bölgesidir ve neredeyse Filistinlilerin hak iddia ettikleri bir alandır. Halbuki bu bölge o zamanlar buranınmanda hükümeti olan Britanya tarafından Ürdün olarka kabul göürmüş ve onay kazanmıştır. Üstelik bu bölge asla bir Filistin toprağı olmadığı gibi bir Filistin Devleti de bir Filistin toplumuda mevcut olmamıştır. Ve bunun sonucunda oluşturulmaya çalıştığımız yeni bir şeydir. Yani Filistin Devleti. Demek istediğim şudur ki Filistinliler bu işe  gayrıciddi bir şekilde yaklaşıyorlar. Bu duruma çok daha sorumlu yaklaşmaları ve onlar açısından burada Tarihi bir fırsat bulunduğunu anlamaları gerekiyor. Böyle yaklaşmazlarsa bu fırsatı kaçırabilirler de. Hatta bir çok tarihsel fırsatı da kaçırdılar zaten 1937 de olsun, 1947’de, 2000 yılında Camp David’de, 2008’de Annapolis'te ve her zaman bir delet olmayı red ettiler ve fırsatları ard arda kaçırdılar. Ve maalesef bu şekilde ilerlemek mümkün değildir.

Danny Ayalon

http://www.hasturktv.com/israilde_gundem/4031.htm

 

HATTA MODERN DÜNYAYI İNŞA EDEN DÜŞÜNCE ARKA PLANININ YAHUDİLİKTEN KAYNAKLANDIĞINI VEYA MODERNİTEYİ BÜYÜK YAHUDİ ZİHİNLERİN İNŞA ETTİĞİNİ SÖYLEMEK MÜMKÜNDÜR

Burada düzeltilmesi gereken küçük bir bilgi hatası var: Yahudilik köklü bir reform yapmadı; fakat fiili olarak, bir kısım Yahudiler hariç tutulacak olursa, modern dünyaya uyum göstermenin yollarını ve yöntemlerini buldu. Hatta modern dünyayı inşa eden düşünce arka planının Yahudilikten kaynaklandığını veya moderniteyi büyük Yahudi zihinlerin inşa ettiğini söylemek mümkündür. Yahudi iken İslam hidayetine dahil olup kendi iradesiyle ve hatta özel tercihiyle bir Pakistanlı erkeğin ikinci eşi olan Meryem Cemile’nin yerinde bir tespiti var. O’na göre modern dünya, Yahudileri de çözüp dönüştürüyor. Tabii, buna karşı direnen büyük Yahudi hahamları, entelektüel ve din adamları yok değil.  Söz konusu direnme, Yahudilikte daha fazla ve kuvvetlidir.

Ali Bulaç

http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=18117

 

TÜRKİYE, ORTA VE UZUN DÖNEMDE BÖLGENİN MERKEZ, LİDER ÜLKESİ OLARAK ROL OYNAMAYA BAŞLAYACAK. BU SONUCU İSRAİL DE DESTEKLİYOR VE DAHA SONRA TÜRKİYE'NİN MERKEZ ÜLKELERE LAYIK SİLAH GÜCÜNE KAVUŞMASI SÜRECİNE İSRAİL DE KATKIDA BULUNACAK

İsrail, Suriye'de rejimin değişmesini çok istiyor ve ayrıca yeni Suriye'nin İran'la da aralarının bozulacağı yolunda tahminler yapıyor. Bu yüzden Türkiye'nin Suriye'de rejim değişikliğine gidecek bir atılım yapması en çok İsrail tarafından destekleniyor.

Anlayacağınız "Bir Bilen"e göre perde arkasında alınan gizli kararlarda İsrail ile arası çok kötüymüş gibi görünüm veren Türkiye, aslında İsrail'le aynı hedefler uğruna paralel hareket etmekte. Burada dikkat ederseniz Bir Bilen henüz ortak hareket için gerekli adımların atılmadığını söylüyor ve sadece aynı hedefe yönelik paralel hareketten bahsediyor. Onun dünyasında bazen kelimelerin nasıl kullanıldığı hayati önem kazanırlar.

Bir Bilen uçak düşürülme olayında bazı belirsizliklerin olduğunu ve ileride bu konuya İsrail'in de bir şekilde bulaştığı ortaya çıkarsa fazla şaşırmayacağını söyledi.

Düzen kurucuların başlıca hedeflerinin orta vadede Suriye ve İran'ı pasifize etmek olduğunu söyleyen Bir Bilen, "İsteyen buna bir komplo teorisi desin, bu iş için düzen kurucular düğmeye bastılar" dedi. Ona göre bu süreçte Türkiye ile İsrail'in çıkarları aynıydı ve süreç sonunda iki ülke arasında ilginç gelişmeler olacaktı.

...

Kısa vadede bölgemizde önemli oynamalar olacak, sosyal ve siyasi depremler gerçekleştirilecek ve düzen kurucuların global yeni düzen sisteminin oluşmasının önünde iki önemli engel olarak gördükleri İran ve Suriye bu süreç içinde pasifize edilecek.

Bunda ön planda rol oynayan Türkiye, orta ve uzun dönemde bölgenin merkez, lider ülkesi olarak rol oynamaya başlayacak. Bu sonucu İsrail de destekliyor ve daha sonra Türkiye'nin merkez ülkelere layık silah gücüne kavuşması sürecine İsrail de katkıda bulunacak.

İşte büyük oyunun planı bu.

Bir Bilen'in anlattıklarını tabii ki gündelik gelişmeleri takip ederek çıkarmamız mümkün değil. Ona göre bazen öyle bir gelişme olabiliyor ki sanki her şey bu anlattıklarının tamamen tersiymiş gibi izlenime kapılabiliyorsunuz. Ancak perde arkalarında alınan gizli kararlar işte böyledir. Özellikle global düzen koyucuların kararları iç tutarlılığa sahip olsalar bile bazen insanı şaşırtan gelişmelere de izin verirler Bir Bilen dostuma göre.

Bunları duymadan birkaç gün önce ben oynanan büyük oyundan bahseden bir yazı yazmıştım. Onu içgüdülerimle, bilgiye dayalı tahminlerle yazmıştım. Ancak şimdi Bir Bilen'i dinledikten sonra oynanan oyunun benim sandığımdan da daha büyük olduğuna karar verdim

Ve Türkiye bu büyük oyunun tam da göbeğinde bulunuyor.

Allah yardımcımız olsun…

Serdar Turgut

http://www.haberturk.com/yazarlar/serdar-turgut/755849-suriyeyi-bir-bilenden-dinleyin

 

SAHAR’I VATAN HAİNİ İLAN ETMEKLE KALMAYIP BÜTÜN ARAPLARIN YOK EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ HAYKIRAN, BU KLİBİ ÇEKEN, BU FOTOĞRAFLARI BİZE ULAŞTIRANLARA DA LANET OKUYAN BİNLERCE İNSAN...

Bu yıl Yahudi sofularından biri 10 yaşındaki bir Filistinli çocuğun elindeki bayrağı çekip almış. Oğlancık, öfkeli ve cesur. Bayrağını kaptırmamak için adamla itişmeye başlamış. Sınır polislerinden biri olay yerinde bitivermiş. Tabii ki çocuğu korumak için değil. Tutuklamak için.

İlk fotoğrafta polisin yüzündeki nefret Türkçe okuruna hiç yabancı gelmeyecek.

Lakin çocuk tökezleyip düşüverince tam hasmının ellerine düşecekken 22 yaşındaki İsrailli aktivist Sahar Vardi kendini öfkeli polisin önüne atıyor.

Genç kadın elinde makinelisiyle nefret kusan polisten korkuyordur mutlaka. Onun kendisine yapabilecekleri hesaplayabilecek zekâsı vardır. Ama o an, Filistinli oğlan çocuğunu kurtarmak için korkularına yüz vermeden kendi canını ortaya atabiliyor.

Goldman’ın aktardıklarına bakılırsa bu görüntülerin ve bir de olayı başından sonuna kayda düşmüş klipin sanal âlemde görünmesiyle birlikte milliyetçi-dinci kesimin tepkileri ilerisi için hiç de umut vaat etmiyor.

Sahar’ı vatan haini ilan etmekle kalmayıp bütün Arapların yok edilmesi gerektiğini haykıran, bu klipi çeken, bu fotoğrafları bize ulaştıranlara da lanet okuyan binlerce insan... Solcuların ve gazetecilerin fotoğraf makinelerini kırmak gerektiğini haykıranlar. O çocuğun bir daha gösterilere katılamasın diye bacaklarının kırılması gerektiğini yazanlar da...

Ama ben bu resimleri size bir pazar kutlaması olarak yolluyorum. Sahar’a iyi bakın. O güzelim vatan hainine.

Kendi milliyetini, kendi dinini, kendi ailesini umursamadan adaletin peşine düşmüş olan o gencecik kadın, gelecek umudumuzu ayakta tutan.

Yıldırım Türker

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1093524&Yazar=YILDIRIM-TURKER&CategoryID=97

 

AYN YAHUD (KABALADA AŞKIN TANRI ( FİZİK ÖTESİ) AYN DİYE ADLANDIRILIR

Ayn Yahud (Kabalada aşkın tanrı ( fizik ötesi) AYN diye adlandırılır. İbranice’de Ayn ‘’hiç bir şey’’ ‘’yokluk’’tur. Tanrı için kullanıldığında ise ‘’Varoluşun ötesinde’’ anlamındadır. AYN SOF içkin tanrıdır, ‘’ sonu olmayan’’ olarak ifade edilir. Zaman ve mekanla sınırlanamaz. AYN SOF; ‘’olan’’ ve ‘’olmayan’’ın toplamıdır. ‘’Mutlak Herşey’’dir. ‘’Tanrı Tanrıdır, Tanrıyla kıyaslanabilecek ne vardır?’’ İfadesi Kabalistlerin Tanrıyı bu dünyanın dışında tuttuğu anlaşılmaktadır.(3) namı diğer Yahudi Çeşmesi, Mardin’in güney batı yakasında yer alıyordu. Kiliselerin ve ara sokaklardaki moloz yığınlarının arasından Ayn Yahud’u bulmamız hiçte kolay olmadı. Zira bize verilen harita yanlıştı ve iki gün boyunca Mardin’deki neredeyse bütün mahalleri dolaşmamıza ve her kapıyı çalarak sormamıza neden oldu.

...

Çeşmenin suyundan içerek serinledikten sonra geri dönerken, yol üzerindeki bir kiliseye girdik. Bu kilise Ermenilere ait olan Kırmızı Kilise idi. Halil ile birlikte kilisenin bahçesine girdiğimizde, kendimizi cennetin İrem Bahçelerinde bulduğumuzu sandık. Zira narından incirine, elmasından kaysısına kadar binbir çeşit ağaç, meyve dallarının yerlere kadar sarkan harikulade görüntüsüyle karşıladı bizi. Kilisenin hem temizliğini hem de bahçe onarımını üstlenen yaşlı bir amca yanımıza geldi, masasına buyur etti. Mezopotamya ovasına nazır oturduğumuz bahçede, Mardin’e has naneli ayranlarımızı yudumlarken sohbet etmeye koyulduk. Yaşı amca bize; Yahudi çeşmesinin tarihinin bilinmeyecek kadar eski olduğunu, çeşmenin bulunduğu mahallenin eskiden Yahudilere ait olduğunu fakat zaman içerisinde göç ettiklerini anlattı. Diyarbakır yolu üzerinde bulunan Zinnar bağlarının da Yahudilere ait olduğunu hatta eski mezarlarının ve yapılarının yer aldığını söyledi.

Semra Polat

http://www.hasturktv.com/yahudilik/4030.htm

 

BAŞBAKAN YAHUDİ ASILLI TÜRK VATANDAŞLARINI KİMLERE KARŞI KORUMAKTADIR? YAHUDİ ASILLI VATANDAŞLARIMIZ BELLİ GRUPLARIN TEHDİDİ ALTINDA MIDIR?

Sayın Başbakan geçen hafta Rio’da “Benim liderliğimde Türkiye’deki Yahudi topluluğu güvence altındadır, korumam altındadır.” dedi.

Bu cevap bir skandaldır. Başbakan bu cevabıyla Türkiye’yi mülkü, Türk vatandaşlarını tebaası olarak gördüğünü ortaya koydu. Meğer şüphelerimiz kuruntu değilmiş.

Çünkü bu sözler ancak etnisite takıntısı olan zihnin ürünü olabilir.

Halbuki Anayasamız Başbakana vatandaşları koruması altına almak gibi bir görev vermemiştir.

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıdır.

Bizim temel hak ve özgürlüklerimiz Anayasamızın koruması altındadır.

Kimsenin kefaletine ihtiyacı yoktur. Bu sözler gerçek karşısında körleşmiş bir kibrin ifadesidir.

Burada trajik olan nokta, bu arkaik zihniyetin, "yetmez ama evet"çiler tarafından bir demokrasi kahramanı gibi sunulmuş olmasıdır.                                                                                                    

Başbakan bu bakış açısı ile Suriye Diktatöründen ne kadar farklıdır?

Başbakan Yahudi asıllı Türk vatandaşlarını kimlere karşı korumaktadır?

Yahudi asıllı vatandaşlarımız belli grupların tehdidi altında mıdır?

Bu korumayı hangi araçlarla sağlamaktadır?

Sayın Erdoğan’ın koruma altına almaya değer görmediği vatandaşlarımıza layık gördüğü muamele nedir?

Aytun Çıray

http://www.turktime.com/yazar/Yahudi-vatandaslar-ve-Basbakan-in-zihin-haritasi/12042

 

Netten okumalar

RELA MAZALİ İLE SÖYLEŞİ: İSRAİL’DE FEMİNİST BİR ANTİMİLİTARİZM

http://www.bukak.boun.edu.tr/?p=774

 

Netten dinleyin

LOS DESTERRADOS

http://www.myspace.com/losdesterrados1