Kapıcı ile yönetici

Köşe Yazısı
8 Haziran 2012 Cuma

Nuia MANA


Bedenin dengesini kaybetmesinin en büyük sebeplerinden biri beden kapıcısı ile yöneticisinin rollerinin karıştırılmış olmasıdır. Beden kapıcısı dil, beden yöneticisi ise mide ve beraberinde sindirim yönetim kurulu organlarıdır. Mideye sormadan ağza atılan her yemek, kapıcının yöneticiye saygısızlığı, onu kaale almaması ve beden güvenliğini tehlikeye atmasıdır.

Dilin görevi içeri giren çıkanı hırlı hırsız diye ayırmak, tadı kötü olanı içeriye almamaktır. Zehirlenmeyi önlemek, zararlıyı dışarıda tutmaktır. Ancak dil bu görevini unutmuş, kendi dünyevi zevklerine dalmıştır. Havuç yemek varken baklavaya dadanmıştır. Salatayı seçmek varken yağlı ballı İskender’e vurmuştur kendini. Bu dünyevi zevklerin keyfini çıkarırken de, mideye verdiği zorluğu hiç düşünmemektedir. Ona ne, sindiren, ceremesini çeken o değil ki!

Etobur hayvanların bağırsakları kısadır. Yenilen et bozulmadan, çürümeden bir an evvel sistemden atılır. İnsanın bağırsağı uzundur. Dişleri de etobur hayvanlarınki gibi avını öldürebilecek kadar keskin değildir. Kısacası insanin sindirim sistemi eti optimum sağlıkla isleyebilecek türden bir sinir sistemi değildir. Ancak dil efendi olduğu için, istediği gibi yemekte içmekte, bedeni ciddiye almamaktadır.

Bildiğim kadarıyla Cennet Bahçesinde Adem ile Havva et yemiyorlardı. En saf haliyle topraktan ne çıkıyorsa onu yiyorlardı. Gayet organik bir yaşam sürüyorlardı. Et yemek ve et yemenin dini usulleri ise sonradan gelişti. Beden için Cennet Bahçesini yaşamak mümkün – ona en gerekli ve organik besinleri, iyice öğüterek verirseniz, o kendi cennetini bulur. Bol meyve, sebze, ağır kokusu olmayan yiyecekler, abur cubur olmadan… Bedenin cenneti bize yemeğimiz kadar yakındır!

Dilin efendilik yaptığı bir bedende kolesterol, kalp damar problemleri, varis, gastrit ve bilumum diğer hastalıkların olması çok normal. İçeri giren çıkanın kontrol edilmediği bir hava alanı düşünün. O ülkenin hali ne olur! Sistemin sindiremeyeceği öğeler ülkeye girer, birliği bozar, huzur kaçar. Her sistem, ister ülke, ister bedenimiz, belirli sınırlar çizmek ve bu sınırları yaşatmak zorundadır. Ağzınıza giren çıkanı kontrol etmiyorsanız, kendi sınırlarınızı korumuyorsunuz demektir. Ve büyük ihtimal ilişkileriniz de böyledir: Zararlı insanları hayatınıza alıyor ya da olmayacak kişilere sır veriyorsunuzdur. İnsan psikolojisi ile insan bedeni bire bir aynı davranışları sergilerler. Bedende olan her şey sizin kişiliğinizle ilgili muhteşem ipuçları verir.

Kısaca, ağzınıza giren her yemek, ağzınızdan çıkan her söz… Dilinize ne kadar hakim olduğunuz hem bedenen hem de ruhen sağlığınızı belirler. Dilin kemiği yoktur, ancak yöneticisi konu yemek ise mide olmalı, konu psikoloji ise kalbiniz olmalıdır…