Gelecek Anadolu’da, bunun farkında olan fark yaratır

Değişim sosyolojik anlamda Anadolu’yu işaret ediyor. Geleceğin Türkiye’si için, belki de bugüne kadar görmezden geldiğimiz ‘Anadolu Kaplanları’nı görmek gerekiyor. Ama Anadolu’da doğmuş büyümüş sanayicilerin de, değişimin modern yüzüyle tanışması şart

Doret HABİB Ekonomi
8 Haziran 2012 Cuma

Zamanın ruhunu yakalamak lazım… Her şey değişiyor çünkü. Ülkemizdeki değişime, gelişmelere kayıtsız kalmayanın kazanacağı bir süreç yaşıyoruz. Yeni bir çağdayız; içimiz, dışımız, çevremiz kıpır kıpır ve dijital. Bu nedenle geleneksel olan kendini yeni çağa uydurmalı ama yeni çağın aktörleri de gelenekseli gözden kaçırmamalı

Değişim sosyolojik anlamda Anadolu’yu işaret ediyor. Geleceğin Türkiye’si için, belki de bugüne kadar görmezden geldiğimiz ‘Anadolu Kaplanları’nı görmek gerekiyor. Ama Anadolu’da doğmuş büyümüş sanayicilerin de, değişimin modern yüzüyle tanışması şart. Multi ve omni kavramları öne çıkıyor bu süreçte. Çoklu zaman yönetimi, çoklu nesil yönetimi, çoklu kültür yönetimi multi kavramının altını dolduruyor. Omni olansa işin bir bölümünü değil bütününü iyi yönetmeyi tanımlıyor. Multi’den omni’ye geçiş aslında “T” insan olmayı tarif ediyor; ‘Bir şeyin her şeyini, her şeyin de bir şeyini bilen ve her aşamada teknoloji ile bütünleşebilen,’ olmalıyız. Mesela bir doktor tedavi, ilaç önerirken sadece problemli organı, bölgeyi değil bedenin tamamını düşünerek danışmanlık vermeli. Bizim yaptığımız da o.

BÖLGEYİ ANALİZ EDEREK ÖZGÜN STRATEJİ GELİŞTİRMEK ÇOK ÖNEMLİ

Büyük şehir odaklı yatırımı önemsemek dünün zihniyeti olarak kaldı.  Anadolu’yu karış karış gezen biriyim ve oradaki potansiyelin farkındayım. Ama Anadolu’da çalışmak, onları Türkiye hatta dünya devleri arasına sokmak kolay bir süreç olabilir mi? Bu, detaylı tam anlamıyla tez niteliğinde bir çalışmayı gerektiriyor. Sosyal yaşamları, kültürleri, aile yapılarını, yerel dinamiklerini öncelikle tanımakla başlıyor her şey.

Bölgede net bir duruş sergilemek önemli. Ardından, yepyeni bir kimlik yaratmak yerine var olan imajı güçlendirecek, ürün gamına ve hedef kitlesine göre mesajları olan projeler ile farklı bir kimlik kazandırmak gerekiyor. Kurumu, sektörü, bölgeyi ve pazarı doğru analiz etmek, güçlü–zayıf yönlerini bulup sektördeki pazar eğilimleri ve satın alma tercih sebeplerine göre strateji belirleyip yol haritasını çıkarmakla devam ediyor süreç. Son aşama ise kurumun farklılığı ile bütünleşecek özgün bir strateji ile bütünleşik bir hareket ve iletişim planı uygulaması.

Bu iş için öncelikle çok sabır gerekir. Markalaşmayı, imajı inşaata da benzetebiliriz. Bazı kurumların temeli iyidir, ufak tefek rötuşlarla toparlanabilir. Kimini baştan inşa etmek gerekir, kiminin eski gücünü arkasına alıp geleneksel boyuttan yenilikçiye geçirilip dinamik görünmesini sağlamak gerekir. Özgünlüğünün korunması koşulu ile ufak dokunuşlar ve inovasyonlarla mucizeler yaratılabilir.     

BU ŞİRKETLERLE ÇALIŞMANIN SIRRI BAŞARI HİKÂYESİ YARATABİLMEKTE

Anadolu şirketlerinin hepsinin tarihinde başarılı bir girişimcinin hikâyesi var. Hayat mücadelesi ile kurmuşlar şirketlerini, yokluktan yaratmışlar. Paraları herkes gibi çok kıymetli ve çok zor şartlarda kazanmışlar. Uzmanlığa güveniyorlar ama süreç lazım, kolay güvenmiyorlar yabancılara ki, bu noktada yabancı benim gibi uzman danışmanlar oluyor. Ancak eğitimli yeni nesil genelde marka tanıtım ve PR’ın öneminin farkında. Aileyi onlar ikna ediyor, ya da vizyon sahibi aile reisleri  PR stratejisi ile yaratılan katma değeri ve faydayı algılayınca da yıllarca devam ediyorlar. Aileye alıyorlar sizi, siz de onların bir parçası olmaktan gurur duyuyorsunuz; öyle içten öyle samimiler ki. Ailenin bir parçası olarak çalışmak işi daha da çok sahiplendiriyor. Diğer yandan bu iş için, reklama yatırım gibi yüksek bedeller ödemediklerini fark eden firmalar iş başladıktan sonra memnun kalıyorlar.

Tanıtımı televizyon reklamından ibaret sananlar da müşterilerine ulaşmanın çok farklı teknik ve metotlarını görünce birbirlerine de anlatıyor. Anadolu’da firmalar birbirlerine tavsiyelerde bulunuyor ve destek olarak birlikte ilerliyorlar. Tavsiye… Çok önemli bir kavram bu. Bu yüzden başarılı olunca dalga gibi yayılma şansınız oluyor Çünkü yaptığınız etki bölgede çok dikkat çekiyor.

Bu şirketlerle çalışmanın sırrı, her işte olduğu gibi hizmet verdiğiniz müşterilerin parasını kendi paranızmış gibi görmek. Hatta daha tutumlu olacak yollar yaratıp haklarını en iyi şekilde korumak. En uygun bütçe ile en fazla faydayı sağlamaya çalışmak.  Bu kolay olmayan çok emek gerektiren bir çalışma şekli, benim gibi zoru sevenler yerel pazarların dinamik dokusuna adapte olup bu işlerin altından kalkabilir. Çok şey öğrendim onlardan. Hele Kayserililer ve Adanalılar müthiş insanlar ve iyi birer okul; onları ayrı seviyorum. Anadolu’nun sanayicilerine, Türk markalarının yolcuğuna yoldaşlık etmek bana apayrı bir zevk veriyor.

ZAMAN ÇOK FARKLI VE TÜRKİYE ÇOK BÜYÜYOR

Danışmanlık yapmadığım neredeyse uluslararası firma kalmadı. Tüm dünya vizyonlarını tanıyorum ve yaklaşımlarını biliyorum. Yerel markaların yerelden dünyaya açılmasını kendime misyon edindim.

Ülkemin değerlerine sahip çıkmayı yaşadığım memlekete insanlık borcu olarak görüyorum.  Bu dünyaya geldiysem topluma bir faydam olmalı. Ben de bu şekilde görevimi yerine getiriyorum.

Benim yolculuğumda karşıma çıkan ilk şirket Bursa’daki Penguen Gıda oldu. Sonra Çanakkale’de Tahsildaroğlu, Eskişehir’de Kılıçoğlu Kiremit, Kayseri’den Meysu Gülsan Meybuz, Nevbağ, Meysu Outlet  ve Adana’dan Sunar Grup ile halen çalışıyoruz. İstanbul Sanayi Odası (İSO), her yıl en başarılı ilk 500 şirketi belirler. Söz ettiğim tüm bu firmaların neredeyse hepsi İSO’da ilk 500’e girdi, sektöründe iddialı ödüller aldı ve hepsi anlattığım değişimi, gelişimi göz ardı etmeyerek bu başarıya ulaştı. Başarının altında da bölge insanını tanımak, onların eğilimlerini, gelenek ve göreneklerini, ticari bakış açılarını çözmek yatıyor. Yazının başında da dediğim gibi, gelecek orada. Zaman çok farklı ve Türkiye çok büyüyor.

Bizler başkalarının hayatını olumlu yönde etkileyecek güce sahibiz. Bu, aslında toplumsal bir sorumluluk projesi. Türkiye’nin geleceği bu sanayicilerin ve işadamlarının elinde. Bu yüzden Türkiye’nin değerlerinin yani Anadolu şirketlerinin yanında olmak onlara değer katabilmek çok önemli.