AHARE MOT-KEDOŞİM: Yaşarken kutsal olabilmek

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
3 Mayıs 2012 Perşembe

“Vehol adam lo yiye beoel moed – toplanma çadırında hiç kimse bulunmayacak” (Vayikra 16/17) Tora’nın bu kısmı bizlere Kohen Gadol’un Kipur gününde Bet Amikdaş’ta yer alan en önemli yere yani Kodeş Kodaşim’e girdiği zamanı öğretmektedir. Tora bu çok özel anda Bet Amikdaş veua Mişkan’da baka hiç kimsenin bulunmaması gerektiğini söylemektedir. 

Benzer bir durumu Sina Dağı’nda Tora’yı alacağı zaman Moşe Rabenu’nun da yaşadığını görmekteyiz. Şemot 19/24 pasuğunda Raşi’nin verdiği açıklamada sadece Moşe’nin Tanrı’nın bulunduğu yere kadar erişmesin, diğerlerinin ise uzakta kalmalarının gerektiğini öğretir. Bu iki olay da gerçek bir yalnızlığı gösterir. Bir kişi Tanrı ile baş başa kalmaktadır. Yeruşalayim Talmudu Masehet Yoma 5/5’de yazdığı kadarıyla Kohen Gadol Kodeş Akodaşim’e girdiği zaman meleklerin bile Mikdaş’a girmelerine izin verilmemektedir.  Bu tam anlamıyla bir kişinin tek başına Tanrı ile yalnız kalması olarak tanımlanmaktadır.

Bilindiği gibi sosyal bir varlık olan insan için yalnız kalmak bir avantaj değildir. Bizler toplum içinde yaşamaya başkalarıyla bir takım şeyleri paylaşmaya alışığız. Başkalarına yardımcı olmak, bazı şeyleri paylaşmak, tartışmak kısacası toplum ile birlikte yaşamak isteğimiz her zaman vardır. Ancak bir gerçektir ki kişi bazen çevresinden, kalabalıktan, telaşlarından uzaklaşmak ister. Birçok büyük lider gerçek anlamda bir konsantrasyon, meditasyon ve manevi yükseliş için zaman zaman yalnızlığı tercih etmişlerdir. İşte bu zamanlarda kişi kendinin sadece Tanrı ile bir arada olduğunu hisseder. Etrafta baskı yapanlar, politik davrananlar yoktur. Kimseyi taklit etmek zorunda değilsinizdir. Kimsenin değerleri sizin için kendi değerlerinizden önce gelmez. Başkaları için değil o anı sadece kendiniz için yaşarsınız. Çünkü her şeyden uzaklaşmış bir şekilde sadece Tanrı’ya ulaşmak, Tanrı’ya yakın olmak için bir yol içindesinizdir.

Rabi Yaakov Perets yeşivaların tatil zamanı olarak bilinen “Ben azemanim” süresince bir tavsiyede bulunur. Amida söyleyeceğiniz zaman bir köşeye çekilin. Amidayı olabildiğince uzatın. Her sözcüğe konsantre olmaya çalışın. Varsın Hazan tekrara başlamış olsun. Bu çok kıymatli zamanı Tanrı’ya daha yakın olmak için değerlendirin. Çünkü insanoğlu iş zamanı dua ederken gitgide daha otomatik bir hal almakta ve kavanası da azalmaktadır. Etraftan gelen sesler sıklıkla dikkat dağıtmakta, aklından türlü düşünceler eksik olmamaktadır. Bunun için Rabi özellikle tatil zamanlarında daha yavaş ve daha kavanalı bir Amida söylememiz çağrısında bulunur.

Kişinin Tanrı’ya yakın olmak için arada bir yalnızlığa çekilmesi iyidir de kişi bir süre sonra normal yaşamına dönmeyi de bilmelidir. Çünkü çevremizde ailemiz, dostlarımız ve yaşadığımız çevre vardır. Gereğinden fazla yalnızlığa çekilmek bizi toplumdan soyutlayacaktır bu da Yahudiliğin bir yaşam tarzı değildir. Yahudilik sosyal bir çevrede yaşamamızı ister.  Asıl bu çevrede bizlerin kutsallığı ve ruhaniliği yaşamamız gerekir. Bunu da sosyal yaşantımıza kutsallık katmak sureti ile başarmak mümkün olabilecektir.

Kohen Gadol’un yalnızlık deneyiminden de öğreneceğimiz budur. Kohen Gadol bile sadece yılda bir kez bu deneyimi yaşamaktadır. Normalde o da Bet Amikdaş’ın kuralları çerçevesinde sosyal bir çevre içinde yaşamını sürdürmektedir. Yaşamımızda hedeflediğimiz ruhaniliğe yaşadığımız çevre içinde ulaşabilmek de mümkündür. Bunu yapmak çok mu zordur? Elbette hayır. Attığımız her adımda hedefleyeceğimiz kutsallık bize bunu kazandıracaktır.