Ne giydim, ne giymedim

Köşe Yazısı
22 Şubat 2012 Çarşamba

Nuia MANA


Son iki üç aydır deli saraylılar gibi rengârenk giyindim. Parlak mavi çizmeler, cart kırmızı çanta, yeşil ceket, takılar, şapkalar, bir de deli dolu makyajlar… Beni her gören bu kadar çok renge aynı anda maruz kaldığı için, renklerin ardında saklanan beni göremeden gözlerini kısarak kaçıp gidiyordu. Oldukça sosyal, capcanlı bir imajmış gibi durmasına rağmen, aslında oldukça içime kapandığım, kendi kendimle sürekli baş başa kalmayı tercih ettiğim bir dönemdi bu. Renkleri kendime kalkan edinmiştim ve bu gerçekten işe yaradı.

Kıyafetlerimiz insanların bizim ile ilgili edindikleri ilk bilgi. Ucuzluğu, pahalılığından öte, renkler, tarz ve stilin kişiliği bu ilk bilgiyi etkiliyor. Maskemiz oluyor. Rengârenk maskemle ben yüzümü birkaç aydır saklamayı başardım!

Bu hafta birden bire simsiyah giyinir, siyah göz kalemi ve siyah ruj sürer oldum. Simsiyah Kleopatra tarzı saçlarım da cabası. Ne oldu biliyor musunuz? İnsanların benimle olan iletişimleri, yaklaşımları, konuşma tarzları bir anda değişti. Daha gotik bir havayla etrafta dolanırken, bu yeni imajın kimilerine zor geldiğini gördüm. Simsiyahın konuşması zor bir tarafı var demek ki. Gizemli görüntünün arkasına geçmek herkese göre değil, ne de olsa. Hâlbuki ben şimdilerde daha dünyaya açık hissediyorum kendimi. Renkleri kullanarak dikkatleri dağıtmak yerine, dikkati üzerime verin, gelin beraberce bekalım ne varmış şu kadının gönlünde, diyorum.

Kıyafetleri çıkardım mı ben aynı ben. Beden aynı beden, ruh aynı ruh. Ama gerçekten tarzın insanlar üzerindeki etkisine inanamadım! Simsiyahın rengârenge oranla daha fazla saygı gördüğünü anladım. Ama bu saygı korku ile karışık geliyor. Sosyalleşmesi daha zor simsiyahın. Ama sosyalleşti mi derinleşmesi daha kolay. Rengârenk olanın ise yüzeysel sosyalleşmesi kolayken, derinleşmesi zor.

Oyun oynuyorum ben aslında. Umurumda değil bunların hiç biri. Tepkileri görmek için İsrail’de başımı kapadığım da oldu, neredeyse çıplak gezdiğim de. İnsanoğlunun ilginçliği bunları yapmamı cazip kılan. 

Bir roman yazmak var kafamda. Kişilikler yaratıp, onlar gibi giyinip dışarı çıkıp, insanlardan tepkiler alıp kafamda fikirler oluşturuyorum. Bu süreçte çok şey öğreniyorum.

Size de tavsiye ederim. Öylesine biraz tarzınızla oynayın. Hep çok cesur giyindiyseniz biraz yumuşatın. Hep çok yumuşak giyindiyseniz biraz kırmızılar, file çoraplar ekleyin. Maskenizi değiştirin. İlginç bir şekilde maske değişince siz de değişiyorsunuz, etrafınızdakiler de.

Hatta farklı farklı maskeleriniz olsun. Gönül hangisini istiyorsa onu takıp dolanın o gün.

Sevgiyle...