Ruhun sadakati

Köşe Yazısı
16 Kasım 2011 Çarşamba

Nuia MANA


Yetişkinler dünyasında sahiplenici sevgi gerçek sevgi olamaz. Analık, babalık, ağabeylik, ablalık, çocukluk döneminde kişinin deneyimlediği, altına girip yağmurlardan korunduğu şemsiyelerdir. Ancak büyüdüğünde kişi kendi şemsiyesini edinmelidir.

Sevgililikte de bu böyle. İki güzel ve sağlam şemsiyeli insan beraber yürümeli; muhtaçlıktan değil sevgiden yürünen yol paylaşılmalı.

Sevgililerini sahiplenenleri hiçbir zaman anlamadım. Bunu söylediğimde bana savunma olarak, “Sen hiç aşık olmadın o zaman!” diyenleri ise hiç mi hiç anlamadım! Aşk ne zamandan beri karşındakine mal muamelesi yapmak oldu ki! Mala sahip olunur! Sahiplenicilik ise çocuğunuza gösterdiğinizdir. Sahip olmak ile sahiplenicilik arasında fark vardır. Ancak yetişkin sevgililikte ikisi de olmamalıdır.

Bu sadakat konusu için de geçerli. Sadık olmak, en derin anlamıyla, ruhen sadık olmaktır. Bunu sadece cinsel anlamda anlayanlar ise ilişkilerinde derinlik yakalayamazlar. Örneğin sevgilim için en iyi adım işten ayrılmak ve risk almak ise, onu bu konuda cesaretlendirmek benim sadakatimi gösterir. Parasız kalıp gezmelere gidemeyeceğimi düşünüyorsam, o zaman sevgilimin ruhuna sadık değilimdir.

Karı, koca, eş lafları bayıyor beni. Ben sevgili diyeyim, siz nasıl anlarsanız anlayın. Karının da kocanın da eşin de sevgili olanı makbul zaten; sevgisiz olanını napayım!

Sadakat cinsellikle ilişkili değildir. Hem bir insanın tüm cinselliğini sahiplenmek doğru mu? Elli sene birinin cinselliği üzerine ambargo koymak? Yanlış anlaşılmamak adına şunu söyleyeyim: Kişi her gün başkasıyla beraber olsun, sabaha karşı eve dönsün demiyorum. Ancak gerek kadın, gerek erkek, arada bir değişiklik yaşadığında ve bunu suçluluk duygusu taşımadan yaptığında (hadi deneyin, eminim suçluluk duygusu size güzelce aşılanmıştır!) içinde bulunduğu ilişki güçlenir. Çünkü sevgiliyle bedenden çok daha fazlasıdır paylaşılan. Çünkü bir gecelik kiralık bedenden fazlası olmuştur sevgili.

Aralarında gerçek sevgi olmadan evli kalan sevgisizler ise mortgage öderler seneler boyunca içinde hapis oldukları bir ev için. Oysa dünya senin be güzelim. Çık dışarı, sev.

Niye parmağa yüzük koyalım o zaman, diye soranlara… Yüzük ruhun sadakatini anlatır aslında. Kömürün pırlantaya dönüştüğü gibi, sevgili de beni dönüştürebilmiştir. Ruhumu dönüştürmüştür; beni yüceltmiştir. Yüzük yüceliktendir.  İlişkiye hapsolmayı değil, ilişki ile yücelmeyi anlatır. (Benim hâlâ yüzüğüm yok bu arada! Sağ eller havaya!)

Sadakatiniz sadece beden sadakatinden oluşuyorsa, olmayıversin. Ruha sadakat sevgilisine baskı yapmamayı gerektirir. Onun arzularına, isteklerine saygı duymayı, garip huylarını bile saygıyla karşılamayı gerektirir. Onun gelişimine yardımcı olmayı gerektirir. Etten sadakat et gibi yüzeyseldir. Ruhen sadakat ruh gibi derindir. Aradaki ince farkı görebilmeniz dileğiyle.