Barış Anıtı’nda TERÖRE lanet...

15 Kasım 2003 tarihinde sinagoglara yönelik eş zamanlı terör saldırılarında yaşamını kaybeden 25 kişi 15 Kasım Salı sabahı Şişhane’deki Barış Anıtı önünde düzenlenen törende bir kez anıldı. Törende yapılan konuşmalarda bu topraklarda asırlarca var olan birlik ve beraberliğin teröre asla yenilmeyeceğinin altı çizildi.

Ester YANNİER Toplum
16 Kasım 2011 Çarşamba

15 Kasım 2003 tarihinde Şişli Beth İsrael ve Şişhane Neve Şalom Sinagogları’na yönelik saldırılarında yaşamları kaybedenler için, her yıl aynı tarihte dönüşümlü olarak Şişli ve Beyoğlu Belediyeleri saldırıların gerçekleştirildiği noktalarda tören düzenliyorlar.

Saldırının 8. yılında Şişhane Meydanı’nda Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan önderliğinde düzenlenen törende, terör bir kez daha lanetlendi. Hahambaşı Rav İsak Haleva, Cemaat Başkanı Sami Herman, Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Vasken Barın, İstanbul Müftü Yardımcısı Ömer Kardaş, Cemaat Başkan Yardımcısı Moris Levi, Neve Şalom Vakfı idarecileri, cemaat ileri gelenleri, bölge muhtarları, Beyoğlu Belediyesi meclis üyeleri ve İstanbullular hazır bulundu.

Yaşamını kaybedenlerin anısına Şişhane Meydanı’ndaki Barış Anıtı önünde gerçekleşen tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı, anlamlı konuşmalar ile sürdü.

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan:

“Hiçbir saldırı birlik ve beraberliğimizi sarsmıyor ve sarsmayacak”

Acı bir olayın sekizinci yıl dönümünde olunmasına rağmen bir arada olunmasından duyduğunu memnuniyeti dile getirerek konuşmasına başlayan Başkan Demircan, “Bu topraklarda vatandaşımızın bütününe yöneltilmiş başta terör olmak üzere her türlü olumsuz eylem toplumumuzun duyarlılığını kat be kat arttırıyor. Bizi her geçen günden daha sıkı bir şekilde bir araya gelmemize vesile oluyor ve kenetliyor. Bu terör olsun, afet olsun… Bunu toplumuzun her anında hissediyor ve yaşıyoruz. Duyarlılıktan doyası ne kadar mutu olduğumu bir kez daha ifade ediyorum. Bu gün karanlık bir günün yıldönümü, sekiz yıl önce vahşi bir terör saldırısıyla 25 vatandaşımız, kardeşimiz, komşumuz hayatını kaybetti. Hatıraları bir anıt gibi içimizde yaşatıyor ve taşıyoruz. Rahmetle anıyoruz. İçinde Allahın adının anıldığı sinagoglara, camilere, kiliselere giden tüm insanlığın kurtuluşu için dua eden insanların canına katledenlerden daha zalim kim olabilir? Ekmeğinin, rızkının peşinden koşan, işine -gücüne okuluna giden yoldan geçen herhangi bir insanın yaşam hakkını elini alanlara nasıl insan diyebiliriz?

Tevrat öldürmeyeceksin, İncil insanları öldürerek şeytanlaşmayın, İslam dini ise tek bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek kadar büyük bir cürüm olduğunu ilan ediyor. Bütün dinler, bütün kutsal kitaplar, bütün erdemli öğretiler öldürmeyi yasaklıyor ve lanetliyor. Buna rağmen kan dökücüler, bozgunculuk yaparak dünyayı ifsat edenler eksik olmuyor, olmayacaklar da. Şunun farkında olmalıyız, yeryüzünün gerçek varisleri iyiler ve salihlerdir. İnsanı yaşatanlar, insanın kurutuluşu için çalışanlardır. Bizler insanlığın kurtuluşu, barış için, kardeşlik ve huzur için çalışıyoruz. Binlerce yıldan beri bu topraklarda Beyoğlu’nda barış içinde yaşıyoruz. Hepimiz biliyoruz ki terör tüm insanlığın ortak düşmanı. Hiçbir erdemi hiçbir kutsalı yok. Bu yüzden ayrım yapmadan tüm insanlığa saldırıyor. Kaybettiğimiz vatandaşlarımıza içimiz yanıyor, gözlerimiz buğulanıyor. Çok şükür ki hiçbir saldırı birlik ve beraberliğimizi sarsmıyor ve sarsmayacak. Kadim medeniyetimizden aldığımız terbiye ile vakarımızı her durumda koruyor teröre şiddetin eline teslim olmuyoruz. Bu topraklarda terör hiçbir zaman tutunamayacaktır. Bu toprakların mayasında sevgi vardır, kardeşlik ve birlik vardır. Her gün mabetlerimizden insanlığın kurtuluşu için göklere giden dualar milletimizin esenliği için semaya açılan eller vardır. Birliğimizi Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında kıyamete kadar devam edecektir” dedi.

Hahambaşı Rav İsak Haleva:

 “O günden bugüne yüreklere düşen kor küllenmedi, küllenemedi”

“(…)15 Kasım 2003 Cumartesi sabahı, hemen hemen bu saatlerde şehrimizin iki mutena semtinde, Şişli’de ve burada Beyoğlu’nda, iki sinagogumuz hedef alınarak yapılan eş zamanlı saldırılarda genç-ihtiyar demeden, erkek-kadın demeden 25 insanımız canından edilmiş, onlarca insanımız çeşitli derecelerde yaralanmış, kimileri de yaşam boyu sakat kalmıştı. Ocaklar sönmüş, aileler perişan olmuştu. O günden bugüne yüreklere düşen kor küllenmedi, küllenemedi” şeklinde başladığı konuşmasında Hahambaşı Rav Haleva, bu sözleri sadece bir hahambaşı olarak ya da bizzat olayı yaşamış, yaralı oğlunu hastaneye gönderen bir baba olarak dile getirmediğini, kendisini asıl üzen konunun bir insanın bir hiç uğruna karşısındaki yok etmeyi beis gördüğü olduğu belirtti. Rav Haleva konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yüce Tanrı’nın insanoğluna üflediği o kutsal, o tertemiz yaşam ruhu nasıl oluyor da katil ruhlar, cani ruhlar haline dönüşebiliyor da kan dökmekten, can almaktan ocak söndürmekten geri durmuyorlar?

Yüce Tanrı’nın biz insanları var kılmaktaki maksadı bu muydu ki?

Ya da biz insanlar, biz insanoğulları.

Nerede yanlış yaptık, nerelerde yanlışlar yapıyoruz, nasıl ve ne zaman döneriz önünde sonunda yok olmamıza sebep olacak bu yok olası yanlışlarımızdan?

Bu sorulara cevap bulmadıkça yüreğimizin ateşi kolay sönecek gibi değil.

Duam ve niyazım Yüce Tanrı’nın hepimize gösterdiği doğru yolda yürüme iradesi ve cesareti vermesidir.”

İstanbul Müftü Yardımcısı Ömer Kardaş:  

“Dinlerimiz farklı olsa da yaratılışta herkes eşit”

İstanbul Müftü Yardımcısı Ömer Kardaş, terörün yarattığı ortamı ve günü bir kez daha hatırlatarak başladığı konuşmasında bir daha böylesi olayların yaşanmaması için var olan birlik ve beraberliğin güçlendirmek için nerede hata yapıldığının ve neler yapılması ihtiyaç olduğunun sorgulanması gerektiğini vurguladı. Kardaş, İslam dinine göre hayatı verenin, alacak olanın da Allah olduğunu belirtti. Kardaş, başka varlığın bir insanı öldürmesinin en büyük günahlardan sayıldığını ve başka bir insanın bazı hareketlerinden dolayı hayatına son vermeye kimsenin hakkı olmadığını, terörden ve ortaya çıkış sebeplerinden gerekli dersleri alınarak, bir daha olamayacak, asgariye indirecek şekilde bir takım tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi. Kardaş ayrıca, dinleri farklı olsa da yaratılışta herkesin eş olduğunun altını çizdi ve böylesi olayların yaşanmaması için Tanrıya dua ettiğini, inadına birlik, inadına beraberlik, inadına kardeşlik duygularının yüceltilmesi için herkesin elinden geleni yapması gerektiği düşüncesini savunduğunu söyledi.

Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Vasken Barın:

“Terörün pan zehiri kardeşlik, birlik ve beraberliktir”

“Eğer 8 sene değil de, 80 sene geçse de burada hep birlikte terörü beraber kınayabiliyorsak, bu terörün bu güne kadar olduğunu gibi bundan sonra da asla gayesine ulaşamayacağının ispatıdır. Dünyada insani adaletin yanı sıra ilahi adalet de var. Bu gibi terör olayları ne insani adalete sığıyor ne de ilahi adalete. Hangi dinden ve ırktan, kültürden hangi mezhepten olursak olalım birlik beraberlik ve kardeşliğimizi, bütünlüğümüzü devam ettirerek bu tür belalardan kurtulabiliriz. Terör olaylarının pan zehiri kardeşliğimiz, birliğimiz ve beraberliğimizdir.”

Törende ayrıca Yağbasan Köyü temsilcisi de bir konuşma yaptı.

Tören, protokolün ve katılımcıların kortej halinde sokakta ilerleyerek bombanın patlatıldığı Neve Şalom Sinagogu kapısına ve karşısında bulunan binanın önüne çiçek bırakmalarıyla son buldu.

Saldırıda yaşamını kaybeden dindaşlarımız için 16 Kasım Çarşamba günü Neve Şalom Sinagogu’nda bir dini anma töreni yapılacak.