Zihin Bayramı

Köşe Yazısı
12 Ekim 2011 Çarşamba

Nuia MANA


Sürekli zihnin çalışması değildir oysa insanı bilge kılan. Zihnin düzgün, kontrollü çalışması ve gerektiğinde kapatma düğmesinden kapatılıp dinlenmeye bırakılması gerekir. Bütün bu meditasyonlar, inzivalar hep o kapama düğmesi arayışıdır. Çünkü zihin durduğunda, laga luga sona erdiğinde kişi zihinden çok daha büyük olan ruhuyla tanışır.

Ermiş dediğimiz aydınlanmış kişiler rüya görmezler. Uykuları sessizdir. Gündüzleri de geceleri gibi sessizdir. İstediklerinde kısaca düşünürler; düşünceleri özdür. Ama genelde düşünmeyi istemezler. Algıları düşünce dünyasının ötesindedir. Kimseye uzun-kısa, iyi-kötü gibi sıfatlar yapıştırmazlar. Çünkü onlar kişileri zihin, dil ve kelimeler gibi düşük kalite araçlar kullanarak algılamazlar. Dolayısıyla düşünce gibi kıytırık algi haline bürünmelerine gerek yoktur.

Düşünceyi içermeyen direk algılama halindedir onlar. Berraktır içleri, dışları, kafaları, ruhları. Bir enerji scan makinesinden geçseler, zihinleri ‘zıt zıt’ etmez. Kalp merkezleridir zıtlayan. Çünkü en yüksek algı, en direk algı kalptendir.

Bu hali yaşayabilmek için meditasyon, sessizlik ve bazen inziva gerekir. Hele hele bugünkü modern yaşam diye adlandırılan delilikten kesinlikle biraz uzaklaşmak gerekir.

Çoğu insan, hayvanlara bakıp “insan gibi düşünmedikleri” için onları küçümserler. Oysa hayvanlar huzurludur. Düşünmediklerinden dolayı huzurludurlar. Tıpkı ermişler, aydınlanmışlar gibi. Ancak hayvanlar bilinçsiz huzurdayken, ermişlerinki bilinçli huzurdur. En yüksek bilincin verdiği huzur halidir. Hayvan huzuru ve ermiş huzuru arasında kalan kafası karışık yaratık ise bildiğiniz insandır.

Ne kadar bilgili, ne kadar okumuş olursa olsun, kaç dil bilirse bilsin, isterse I.Q.’su tavan yapsın, hayvanla ermiş arasındadır çoğu insan. Bu gece de tamamen sessiz, hiç rüyasız bir uyku çekeyim diye zihnine emir veremez. Zihni onu dinlemez. Zihni ona karşı çıkan şımarık bir çocuktur. Çünkü bugüne kadar zihne hep çok önemli olduğunu söylemiş ve tepesine çıkarmıştır. Sus dese susmaz, otur dese yerine oturmaz onun zihni. “Düşünmeyi bırak,” dese, “tamam düşünmüyorum,” diye cevap vererek yine de düşünce yaratır. Düşünmeme düşüncesine takılır. Düşünmemenin nasıl olabileceğini düşünür durur. Algılayamaz bile.

Ah çetrefilli zihin. Ruhu dinlemeyen mafya zihin. Ben biraz inzivadayım, hadi sana da hayırlı tatiller!

Hag Sameah Sevgili Zihin!