Trafik

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
5 Ekim 2011 Çarşamba

Siz de İstanbul’un gitgide dev bir otoparka dönüştüğünü hissediyor musunuz? Arabaların ‘konulabileceği’ yerler şehirle birlikte planlanmadığı için mevcut yolları seyir ederek veya sağa çekerek otopark olarak kullanan, bir amacı olmadan trafikte mecburen ‘duran’ bir fazlalık var. Özel şöförler ekmek kapısı olan ‘Sahib’ çağırdığında hızlıca koşabilmek için beklemede. Ama arkada o bekleme yüzünden tek şeride inmiş trafik veya 2 yönlü yolda daralma olduğu için tek tek geçen normal halk. Anayollarda da durum farklı değil. TEM’de sağ şeritte trafiğe çıkma saatini bekleyen kamyon filoları.

Trafiğe bir haller oldu... Eskiden normal akışı engelleyen devrilmiş bir yük aracı, saçılmış domatesler vs olurdu. Veya arkadan çarpma yüzünden maddi hasarlı trafik kazası, yol kazı çalışması yüzünden şerit azalması gibi bir ‘sebep’ten ötürü yollar tıkanırdı. Artık bir sebep olmaksızın yollar tıkalı. llk kullanıma açıldığı yıllarda TEM otoyolunun bir gün saatlerce kıpırdamadan duracak kadar tıkanacağını söyleselerdi, hemen o gün geri alın derdim. Pek çok yeni tünel, üst yol, anayol yapıldığı halde hala trafik olmasını nasıl açıklayabiliriz? Gözlemlerime göre, dar boğazlar gıcır yollarımızı desteklemiyor malesef. Veya şehir gıcır yollardan beslenerek daha da yoğun bir nüfusa ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin kent nüfusunun 1/3’ü İstanbul’ da yaşıyor, ne hoş değil mi? Trafikte sıkışık kaldığım bir gün bir tweet yazmıştım: ‘Keşke bütün Türkiye İstanbul’da yaşasa, böylece trafiğin akma umudu tamamen söner, biz de yürüme hızına razı olarak günümüzü git gelimizi planlarız.’ Yani o ufacık umudumuzu da bitirin ki biz de boşuna verimli bir gün geçirme hayali kurmayalım.

Gerçekten de trafik İstanbul sevgisini köreltiyor. Ev-iş arası uzun mesafe yapması gerekenler bir tercih yapmak zorunda. Ya aşırı yorgunluk ya da akşam ev hapsi. Trafik akşam tekrar plan yapma isteğini köreltiyor. Öyle bir hal aldı ki ben dahil herkes, ek işlerini yolda geçirdiği süreye saklıyor. Örneğin telefon görüşmeleri, elektronik posta ve gazetelere göz gezdirme, çıkarıp ufak bir şey atıştırma vs. Doğal olarak bu aktiviteler, zaten yürümeyen trafiği daha da ağır hale getiriyor. Sürücü koltuğunu işgal eden kişinin başka şeyle meşgul olması büyük bir yavaşlık sebebi, zira araçlarımız çok kıymetli, itina ile yavaş sürerek işlerimizi görüyoruz. Bir tür araba – ofis...

Çözüm? Biraz otopark iyi olurdu... Biraz trafik kurallarına uymak da iyi olurdu. Sallanarak kullanmamak, gereksiz şerit değiştirmemek, çarpışmalara neden olmamak, bozuk araçla yola çıkmamak gibi. Toplu taşımacılık da iyi olurdu. Metrobüsler sayesinde trafik azalırdı bu dediğimizden yola çıkarak, ama pek işe yaramış görünmüyor. Arabasıyla tek başına gezmek isteyene vergi konulabilir. (Vitrin mankeni satışlarında artış olursa hiç şaşmam.) Yol tamir çalışmalarını 2-3 bön işçi yerine bombardıman gibi ele alıp çabuk bitirmek de bir yardım olurdu. Bence asıl çözüm, bir aracın hareket halinde olduğu süreyi en aza indirmek,  mesafeleri lokalleştirmek. Sevkiyatları lokal depo alanlarından yapmak. Okulları mahallede, işleri aynı ilçede tutabilmek.

Veya kısaca, bu şehri daha fazla dolduracak projelere artık bir dur demek...