Hollanda’da artan antisemitizme dikkat!

Son zamanlarda artan antisemit olaylarla Hollanda Yahudilerinin sık sık saldırıların hedefi haline geldiği belirtiliyor. Toplumda dini önyargıların yoğunlaşması Hollandalılara ülkelerinin hoşgörü seviyesini sorgulatıyor</font></span></p>

Diğer
28 Eylül 2011 Çarşamba

Galya KOHEN AFYA


Hollanda hükümeti, tehdit altında yaşayan ve ülkede güvenlik önemleri almadan herhangi bir etkinlik düzenleyemediğini söyleyen tek grup olduğunu belirten Yahudi cemaatinin güvenlik ihtiyaçlarına gereken harcamayı yapmaktan kaçınmakla suçlanıyor.

Geçtiğimiz aylarda Hollanda parlamentosunun antisemitizm üzerine yaptığı komisyon toplantısında birkaç milletvekili Hollanda hükümetinden Yahudilerin güvenlik önlemleri harcamaları için bütçe ayrılması gerektiğini belirtti. Ancak Güvenlik ve Adalet Bakanı Ivo Opstelten, kendinden önceki meslektaşları gibi, güvenlik konusunun Yahudi cemaatinin, gerekli olduğu takdirde ise yerel yönetimlerin sorumluluğunda olduğunu söyleyerek bu öneriyi reddetti.

Hollanda medyasına da yansıyan antisemit olayların ardından ülkenin önemli günlük gazetelerden NRC Handelsblad şu başlığı attı: ‘Antisemitizm artık bir ‘olay’dan öteye geçti. Normal sayılmaya başlandı.’

Antisemit tacizlerin ana hedefi genelde dış görünüşlerinden Yahudi oldukları belli olan gruplar oluyor. Geçtiğimiz aylarda birçok gazete, Haham Raph Evers’ın uğradığı tacizlerden dolayı toplu taşıma araçlarını kullanamadığını yazdı. Evers, sokaklarda da mümkün olduğunca az yürümeye çalışıyor. Hahambaşı Binyamin Jacobs’ın da halk içinde sık sık hakarete maruz kaldığı belirtiliyor. Jacobs’un evi, doğrudan polise bağlı bir alarm sistemi ile korunuyor. Jacobs’ın söylediğine göre 35 yıl önce Hollanda’da kendisinin hakarete uğraması diye bir şey söz konusu değildi.

HOLİGAN SKANDALI

Hollanda’da Yahudilere sözel taciz ve fiziksel saldırı vakalarının gitgide artıyor. Bu olayların yaşandığı yerlerden biri olarak da stadyumlar ön plana çıkıyor.

Birinci lig takımlarından ADO Den Haag’ın bir orta saha oyuncusu, Ajax Amsterdam’a karşı aldıkları zaferin ardından takımın yaklaşık 100 fanatik seyircisini “Yahudileri avlamaya gidiyoruz”, “Hamas, Hamas, Yahudileri gaz odalarına at” şeklinde antisemit sloganlar eşliğinde takımın kulüp binasına götürdüğü görülüyor. Hollanda savcıları yaşanan bu olaylara ışık tutacak delil olarak cep telefonuyla çekilmiş video görüntüsünü incelediklerinde, takımda orta saha oyuncusu olarak oynayan Lex Immers olduğu belirlenen kısa sarı saçlı genç bir adamın kalabalığı kışkırttığı görülüyor. Immers’in ADO’ya katılmadan önce de futbol holiganları çevreleriyle yakın olduğu belirtiliyor.

ADO’nun Ajax’ı 3-2 yendiği 20 Mart’ta gerçekleşen maçın hemen ardından gerçekleşen olaylar ile ilgili kulüp, Immers’e ceza verdi ve beş maç oynamasını yasakladı. Aynı zamanda Immers, ADO’nun web sitesi üzerinden de özür diledi. Immers, “İnsanların neden üzüldüğünü anlıyorum. Ama umarım ki bunu onların düşündükleri şekilde ima etmediğimi anlarlar. ‘Yahudi’ kelimesi Ajax için kullanılan takma bir isim, ama bir dahaki sefere bir şey söylerken iki kere düşüneceğim” dedi. Takımdan başka bir oyuncunun ve teknik direktörün de dâhil olduğu bu holigan skandal, Hollanda’da yaşanan istisnai bir olay olmaktan uzakta.

MEDYAYA YANSIMAYANLAR

Bunlarla birlikte, bir de medyada yer almayan deneyimler var. Amsterdam hahamının oğlu Benzion Evers’a göre, Hollanda Yahudileri sokaklarda gittikçe daha fazla hakaret ve şiddete maruz kalıyorlar. “Sokakta yürürken sözel saldırılar dışında itme ya da yumruklama gibi fiziksel tehditlerle de üzerimize geliyorlar” diyen Evers’e göre Amsterdam’da uzun sakalı, şapkası ve siyah kıyafeti olan birçok Yahudi artık tramvaya binmeye ya da markete gitmeye cesaret edemiyor. Evers dini törenlerin ancak güvenlik görevlilerinin gölgesinde gerçekleşebildiğini belirtirken, Yahudi kimliklerini saklayarak kendilerini tanınmaz kılmaya çalıştıklarını söylüyor.

Şu anda Kudüs’te yaşayan Hollanda kökenli genç bir Yahudi, Amsterdam Üniversitesi’nde okuduğu dönemde harçlığını çıkarmak için bir süpermarkette çalıştığını, kipa taktığını için haftada ortalama iki kez ‘kanserli Yahudi’ şeklinde hakaretlere maruz kaldığını belirtiyor. Bu tacizleri yapanların ise genelde Fas kökenli olduğunu söylüyor. Ailesini ziyarete Hollanda’ya gelen ultra-Ortodoks bir genç ise tren yolculuğu süresince çeşitli şekillerde sözlü tacize uğradığını ve Hollanda ziyareti süresince evden pek çıkmadığını belirtiyor.

SEÇİCİ OLMAYAN GÖÇ POLİTİKASI

Yahudi cemaatinin sadece belli kesimleri antisemitizmle karşı karşıya geliyorlar. Kıyafetlerinden Yahudi oldukları anlaşılan kesim dışında en çok etkilenenlerin başında okullardaki Yahudi öğrenciler ve iş ortamlarındaki Yahudiler geliyor. Yahudi cemaati artık açık bir şekilde, antisemit olaylarda toplumun yüzde 6’sını oluşturan büyük çoğunluğunu Fas kökenlilerin oluşturduğu kesimi sorumlu tutuyor.

Geçtiğimiz yıllarda Hollanda hükümeti seçici olmayan bir politika ile Batılı olmayan ülkelerden bugün toplumun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturan yaklaşık 1,6 milyon göç kabul etti. Bu göçmenlerin yaklaşık bir milyonu ise, antisemitizm seviyesi Hollanda’dakinin çok üstünde olan Müslüman ülkelerden geldi. Diğer bir deyişle, Hollanda hükümetinin uzun yıllar boyunca antisemitizmi körükleyen bir göç politikası izlediği söylenebilir. 

ULUSAL TARTIŞMA

‘Çöküş: Hollanda’da Yahudiler’ (The Decay: Jews in a Rudderless Netherlands) adlı kitapta İç Pazar, Vergi ve Gümrük Birliği’nden sorumlu Avrupa Komisyonu eski Üyesi Frits Bolkestein, birçok Yahudi’nin çocuklarına ülkeyi terk etmelerini önerdiğini belirtiyor. Ancak kitap bu duruma neden olarak özellikle antisemitizmi vurgulamıyor. Kitabın iki ana temasından birincisi Yahudilerin Hollanda toplumunda sembolik önemlerinin olduğu, ikincisi ise Yahudi cemaati ile geniş toplumun etkileşimini gözlemleyerek Hollanda toplumunun problemli noktalarının görüldüğü bir prizmanın elde edilebileceğidir.

Liberal-muhafazakâr bir politikacı olan Frits Bolkestein bir gazete yazısında ‘duyarlı Yahudilere’ verdiği önerilerle bu konuda ulusal bir tartışma başlattı. Bolkestein, Hollanda Devleti’nin antisemitizmle savaşma konusunda aldığı önlemlerin verimliliğine güven duymadığından dolayı Yahudilere, İsrail ya da ABD’ye göç etmelerini tavsiye ederek “Hollanda’da bir geleceklerinin olmadığını kabul etmeleri gerekiyor” dedi. Nijmegen Üniversitesi İnsan Bilimleri Fakültesi Dekanı Profesör Paul Sars, “Yaşananlar gerçekten çok çirkin; gerçek hoşgörü ve tolerans, çevrenizde yaşayan insanların hayatlarına dokunarak, onları etkileyen olayları da içselleştirmek demektir” dedi.

Aşırı sağcı politikacı Geert Wilders Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, göç etmesi gerekenlerin Yahudilerin değil, antisemitizme sebep olan Fas asıllı ve diğer Müslümanların olduğunu belirtti. Antisemitizmi benimsememiş sağcı Wilders, açıklamalarıyla İsrail’in kuvvetli bir savunucusu olarak görülüyor. Sars’a göre “Wilders İsrail’e tehdit oluşturan her şeye karşı duran bir politikacı; yaptığı bu açıklamayla politik duruşunun İsrail yanlısı olduğunu ve Hollanda’ya yabancı olduğunu düşündüğü her şeye karşı olduğunu belirtiyor.”

Yaşanan son tartışmaların ardından Bakan Opstelten, antisemitizme sıfır tolerans göstereceklerini ve okullarda yaşanan antisemit olayları kayıt altına alacaklarını belirtti.

II. DÜNYA SAVAŞI SONRASI YAHUDİLERE TAZMİNAT

Yaklaşık on yıl önce Hollanda hükümetin II. Dünya Savaşı sonrası Yahudi varlıklarının tazmini konusundaki ihmallerinden dolayı ciddi soruşturmalar ve tartışmalar yaşandı. Bu konudaki eleştirilerden biri de Hollanda hükümetinin hayatta kalan Yahudilerden, yağmalanan mallarının iadesi için idari giderler ücreti talep etmesiydi. Soruşturma komitesi ise bunun kamu hizmeti olması ve ücretsiz yapılması gerektiğini vurguladı. Bugün yaşanan antisemit olaylar karşısında da, gelecekte yapılacak muhtemel bir soruşturmada hükümetin kamu görevi kapsamında Yahudilerin güvenliğini sağlama ve kurumlarını koruma konusunda doğru adımlar atıp atmadığının sorgulanması ihtimal dahilinde gözüküyor.