Ruhu güzel şehir

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
18 Ocak 2012 Çarşamba

Ters Köşe yazarımız Vladi, 4 köşe boyunca nükteli anlatımıyla Brezilya seyahatini detaylandırınca bana o konuda söyleyecek pek bir şey kalmadı. Yine de birkaç cümleyle ben de Brezilya’nın B Yüzü’nü sizlerle paylaşayım. Ne de olsa her albümün bir de B yüzü vardır ve bazı şarkıların oraya girmesi kaçınılmazdır.

Rio ile ilgili broşürleri ve siteleri incelerseniz renkli bir kimlik yansıması görürsünüz. Sokaklara taşan samba gösterilerinden Rio Karnavalı’nın görkeminden söz edilir. Suç oranının yüksek olduğu, sınıf farklılığının fazlaca fark edildiği bir ülke anlatılır. Makbul olan bir iki ideal kavram ön planda tutularak şehrin turistik olarak dolup taşması sağlanır. Halbuki, anlatılanların vasat yaradılışına oraya gidince şaşırabilirsiniz. Taştan yapılmış görkemli bir heykelin yarım günlük seyahat şeklinde pazarlanmasını, manzarası güzel dağın ikon haline getirilip hediyelik eşya patlaması yaratmasını, 800 metrelik bir sokak boyunca yapılan ihtişamlı gösteriye yüksek fiyatlı bilet satılmasını benim gibi garipseyebilirsiniz.

 Ama kilometrelerce sahilde kumlara uzanmış veya çıplak ayak futbol oynayan on binlerce insanın yarattığı renkliliğe, şehrin ortasında varlığını sürdüren tropikal ormana, sabahları halkın maraton ciddiyetiyle koşuya çıkmasına, capoeira dövüş sanatına, canlı müzik çalan eski tip gece kulüplerine de benim gibi hayranlık duyabilirsiniz. Dilinizi Portekizcenin güzel tınısına uydurmaya çalışarak kelimeleri heceler, anlaştığınızı sanarak umutlanır ve hatta sambanın temel ayak hareketini de çözerek ‘işte şimdi oldum’ diyebilirsiniz. Hele kanınınızda bir miktar da bol şekerli caipirinha dolaşıyorsa Havaianas terliklerle dolaşan halktan biri oldunuz bile…

Benim ilgimi çeken sosyolojik olguyu da paylaşayım da sadece bir gezi yazısı olmasın… Fiziksel görünüm üzerine bir tespit bu. Gelir düzeyi yükseldikçe Brezilya insanı medyada tanıtılan ‘güzellik normu’na daha yakınlaşıyor. Sosyoekonomik düzeyin artması, insan tipinde belirgin bir ayrışma doğuruyor. Nasıl olabilir? İnsan içine doğduğu ekonomik grubun estetik onaydan geçmiş halini nasıl sürdürebilir? Sanırım burada medyanın rolü var. Makbul ve hegemonik beden normları fotoğraflarla insanlara naklediliyor ve meşrulaştırılıyor. Bu normlara uymak yüksek sınıftakiler için zaten var olan bir hayat şekli olduğu için uyumsuz olanlar estetik ameliyatlarla düzeltiliyor. Bu sınıflara geçmek gibi umutları olanlar da güzellik anlayışına şans eseri sahip iseler bunu koz olarak kullanabiliyorlar. Ne de olsa varlıklı çirkin ördek yavrularının da güzel çocuk hayalleri var… Sosyal kabul için görünüm önemli bir kriter. Bunu umursamayan genel insan tipi ise maalesef bizim bile artık şartlandığımız üzere çirkin kilolu ve bakımsız görünüyor. Bu tespiti sanırım diğer ülkelerin de medya güdümlü estetik anlayışına uyarlamak mümkün. Artık, bedenle uzlaşmadan ruhen gelişmenin sağlanamayacağı gibi bir anlayış yaygın. İnsanlar, dışlanmamak için, bazen de sadece etnik azınlıklara yönelik kalıp yargılardan kurtulmak için bıçak altına yatmayı göze alıyor…

Kısacası, medyada görünenden daha insancıl bir şehir aslında bu gittiğim. Kavga eden insan bile görmedim. Değil soyguncu… Medya güdümlü güzellik tek güzellik değildir.  İnsanın olduğu gibi şehrin de ruhu önemli…