FED’in gevşemesi mi, Avrupa’nın borç krizi mi?

ABD’de FED’in üçüncü parasal gevşemeye gideceği beklentileri iyice artarken, küresel piyasaların yönündeki en büyük risk yine Avrupa. Avrupa’da işler hiç de iyiye gitmiyor, alınan önlemler beklenen sonuçları doğurmuyor. Yunanistan ve İtalya başta olmak üzere yeni bir kriz ve diğer ülkelere de bulaşma ihtimali hiç de düşük değil

Rafi OJALVO Ekonomi
7 Eylül 2011 Çarşamba

Bayram öncesi Jackson Hole’de FED Başkanı Ben Bernanke’nin yapacağı konuşmaya odaklanan piyasalar buradan beklediğini bulamayınca gözlerini 20 Eylül’de başlayacak FED toplantılarına çevirdi. Piyasalarda Bernanke’nin üçüncü parasal gevşemeyi başlatacağına (basit bir ifadeyle ABD Merkez Bankası FED’in para basmaya devam edeceğine) artık kesin gözüyle bakılıyor. Tahmin edilemeyen bunun zamanı ve büyüklüğü. Bu nedenle geçtiğimiz hafta Cuma günü açıklanan tarım dışı istihdam rakamları dışında kalan olumsuz verilerin, piyasalara etkisinin olumlu olduğunu gördük. Bu durumun sebebi olarak piyasaların, gelen her olumsuz verinin parasal genişlemenin boyutunu arttıracağını ve tarihini erkene alacağını düşünmesi olduğunu düşünüyoruz. Fakat Cuma günü 75 bin kişi artış olması beklenen tarım dışı istihdam rakamının değişmemesi, başka bir ifadeyle yeni istihdam yaratılamamış olması, FED’in parasal genişlemesinin dahi ekonomiyi düze çıkarmakta yetersiz kalacağı endişesini arttırdı. Bu nedenle geçtiğimiz hafta piyasaların olumsuz verilere verdiği pozitif reaksiyonu önümüzdeki iki buçuk hafta boyunca sürdüremeyecek. Fakat şunu açık bir şekilde ifade etmek gerekirse Avrupa’da borç sorunu yeniden ayyuka çıkmışken, şu an için piyasaları ayakta tutan tek gelişme FED’den beklenen parasal genişleme. Bu nedenle bu konu hakkında yapılacak her türlü açıklama piyasaların çok sert reaksiyon vermesine neden olabilir.

Avrupa kan ağlıyor

Avrupa’daki son gelişmelere baktığımızda Yunanistan’ın alınan tüm önlemelere rağmen vergi gelirlerini arttıramadığının ve bütçe açığı hedefini yakalayamayacağının anlaşılması gözlerin yeniden PIIGS olarak anılan Avrupa’nın sorunlu ülkelerine dönmesine neden oldu. Geçtiğimiz hafta bu ülkelerin hepsinde faizlerin yukarı yönlü gittiğini gördük. Fakat haftanın son günü haricinde ABD’de piyasaların olumlu olması bu konunun çok fazla gündeme gelmesini engelledi. Oluşacak ilk karamsar tabloda Avrupa’daki bu sorunların da hatırlanacağı ve tabloyu daha da karartabileceği unutulmamalı. Bunun yanında Almanya’nın AB İstikrar Fonu’na yapacağı katkıyı 110 milyar dolardan 221 milyar dolara çıkarması piyasalar açısından olumlu. Ancak Merkel’e karşı muhalefetin tepkisinin sertleşmesi ve kendi partisi içinden de muhalif seslerin yükselmeye başlaması Almanya’nın bu yükü sırtlayacak siyasi iradeyi ilerleyen günlerde devam ettirmesini zorlaştırıyor. Bu nedenle yeni kaynak ihtiyacı doğması durumunda Almanya’nın keseyi daha fazla açma ihtimali artık çok daha düşük.

İç gündem: POLİTİKA

İçerideki gelişmelere baktığımızda kısa vadede önemli bir etki yaratmasını beklememekle birlikte takip edilmesi gerekli gelişmeleri şu başlıklar altında toplayabiliriz.

İsrail ile ilişkiler: İlişkilerin en alt seviyeye indirilmesi kısa sürede bir çözüm olasılığını düşürdü. Gazetelerde yer alan yorumlarda iddia edildiği gibi Akdeniz’de donanmaları karşı karşıya getirecek bir gerginlik ihtimali şu an için çok düşük. Bu nedenle en azında Başbakan Erdoğan’ın Mısır gezisine kadar piyasalar üzerinde bu konunun etkisinin çok düşük kalacağı tahmin ediliyor. Bununla birlikte Başbakan’ın olası bir Mısır gezisi ve Gazze ziyareti takip edilmeli. Karşılıklı gerginlik yaşanması olası, fakat bu da en erken ihtimalle gelecek haftanın gündemi olacaktır.

Irak’ın kuzeyine kara operasyonu olabilir: Bayram öncesi Irak’ın kuzey bölgelerine yönelik başlatılan hava operasyonu, karadan desteklenebilir ve bölgede çatışmalar hız kazanabilir. Bu durumda terör örgütünün yurtiçindeki eylemlerinin sayısı ve şiddeti de artabilir. Bu risk göz önünde bulundurulmalı. Bunun yanında bağımsız olarak adlandırılan milletvekillerinin yemin etmemekte ısrar etmesi yeni anayasa öncesi tansiyonun yeniden yükselmesine neden olabilir.

Esad rejimi gidici ama: Suriye’de Esad rejimi uluslararası desteğini büyük oranda kaybetmiş durumda. Suriye’ye yönelik yaptırımlar gitgide sertleşirken, uluslararası desteği arkasına alan muhaliflerin eylemlerini arttırmasına neden olacaktır. Bu da Esad rejiminin şiddetin dozunu arttırması anlamına gelecektir. Artan şiddet uluslararası baskının da artması anlamına geleceğinden bu fasit daire er geç Suriye’de yönetim değişikliğini getirecektir diye düşünüyoruz. Fakat sürecin uzaması ve her iki tarafta da şiddetin dozunun artması Türkiye’yi de sürecin içine çekebilir. Bu risk çok kısa vadede piyasalar üzerinde etkili olmasa da orta ve uzun vadede gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz.

Veri gündemi sakin, açıklamalar önemli

Aşağıda bu haftanın ekonomik takviminde öne çıkan başlıkları listeledik. Bu başlıklar içerisinde çoğu zaman yer vermediğimiz FED üyelerinin konuşmaları bu haftadan itibaren önemini arttıracak. Artık piyasanın her açıklamada parasal genişlemeye dair ipuçları arayacak. Bu nedenle bu açıklamalar ve en sonunda FED Başkanı Bernanke’nin Perşembe akşamı yapacağı açıklama çok önemli olacak.

İMKB 30

İMKB’de önceki iki hafta boyunca devam eden sıkışma cuma günü yaşanan yükselişle birlikte sonlandı. Fakat cuma günü yaşanan bu bir günlük hareketin tek başına yukarı yönlü bir hareket için yeterli olmadığını düşünüyoruz. İMKB 30’un yukarı yönlü hareketini devam ettirebilmesi için önümüzdeki birkaç günlük süreçte 65.500 üzerinde kapanmaya devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Endeksin bu seviye üzerinde kaldığı sürece yukarı yönlü denemelerinin 69.500/70.000 civarına kadar devam edebileceğini düşündüğümüz için 65.500 üzerinde bu yönde bir hareket gerçekleşip 70.000 civarındaki direnç test edilmeden aşağı yönlü pozisyon bulundurulması riskli. Teknik göstergelerde endekste bir yorgunluk ve geri çekilme isteği görsek de 65.500 altında kapanış görmediğimiz sürece bu beklenti dahilinde pozisyon almak doğru değil. 65.500’ün aşağı yönlü kırılması durumunda ise gerilemenin 62.500’e kadar devam etmesi beklenebilir. Olası bir satış baskısında 62.500’de kırılacak olursa satışlar çok daha sertleşebilir ve yeni bir ayı pazarı başlayabilir. Bu nedenle 62.500 altında gün içi çok kısa vadeli tepkiler için dahi olsa yukarı yönlü pozisyon alınmasını doğru olmayacak.

Kısaca özetleyecek olursak 65.500 üzerinde kalındığı sürece aşağı yönlü pozisyon alınmasını doğru değil. Sadece endeksin 70.000 direncini test etmesi ve burada zorlanması durumunda 70.750’de stop loss yapmak kaydıyla aşağı yönlü pozisyon alınabilir. 65.500 altında görünümün yeniden bozulması muhtemel, bu nedenle 65.500 altında yeniden 66.500’ün geçilmesi durumunda stop loss yapmak kaydıyla aşağı yönlü pozisyon alınabilir. 62.500 altı tam anlamıyla bir ayı pazarının başlangıcı olabilir, dikkatli olmak gerekiyor.

USD/TL

Yurtiçi piyasalar bayram tatili nedeniyle kapalı iken Londra’da geçen sığ işlemlerde Dolar/TL kuru 1,71 civarına kadar geriledi. Haziranda başlayan yukarı yönlü trendin geçtiği bu seviyelerin destek oluşturduğunu gördük. İlerleyen günlerde 1,71/1,72 civarının kısa vadede en önemli destek olacak. Yukarı yönlü hareketlerde ise 1,78/1,80 aralığının çok güçlü bir direnç olacağını ve küresel ölçekte bir kargaşa yaşanmadığı sürece kurun bu seviyelerin üzerinde hareket etme olasılığı oldukça düşük. Bu nedenle kurda yukarı yönlü hareketlerin TL’ye geçiş için değerlendirilmesi gerektiği görüşümüzü koruyoruz. Kurun çok kısa vadede olmasa da birkaç aylık vadede trend desteğini aşağı kırma olasılığı göz ardı edilmemeli. Bu durumda ilerleyen günlerde 1,65/1,70 aralığı gündeme gelebilir. Fakat şu an için kısa vadede 1,72-1,78 aralığındaki hareketin bir süre daha devam etme olasılığı yüksek. Bu nedenle kısa vadeli işlemlerde bu band içinde alım satım yapılması bir süre için iyi bir strateji olabilir.