İntihar ediyorum çünkü…

<p> </p>

Köşe Yazısı
3 Ağustos 2011 Çarşamba

Nuia MANA


Ölüm hep yakın gelmiştir bana. Öte taraf dedikleri hep bu tarafla aynı taraftır benim için. Tarafsız hallerdeyimdir ben. Bir ayak burada, bir ayak o tarafta. Bazen iki ayak zıp zıp koşmuştur bu tarafta, bazen de iki ayağımı, elimi eteğimi çekip öte tarafa zıplamak istemişimdir.

Geçen akşam evde sessiz sessiz oturdum, etrafıma baktım. İnsan niye intihar eder, düşündüm. Anlamsızlıklar âlemi burası ne de olsa. Ne titr gerçek bir hazine, ne de para. Aşk da geçici, sanat da. 

İnsan niye intihar eder? Hayata karşı olduğu için değil. Kendi içinde bulunduğu hayata karşı olduğu için.

Tekrar edeyim. İntihar hayat karşıtlığı değildir. İntihar, içinde bulunulan hayata karşıtlıktır. Genel değil, özeldir. Kişisel bir taraf değiştirme durumudur; sadece bir maçlığına takım değiştirmek gibidir. Dönmektir.

Döneklik edenleri eleştirmek bana düşmez; keza hayat var, hayat var. Ama düşündüm de geçen akşam, madem döneklik seçenekler arasında var (dedim ya benim bir ayağım hep diğer tarafta olmuştur diye!) o zaman neden bir maçlığına gerçekten istediğim skoru elde etmeyeyim? İstediğim an dönebilirim nasıl olsa. Neden gerçekten bütün saçmalıkları bir tarafa bırakıp ruhumun özlediklerinin peşinden gitmeyeyim?

Madem öbür taraf korkulacak bir yer değil, bu tarafta neden korkayım? Bütün zincirleri kırıp neden isteklerimi kovalamıyayım?

***

Benim bu konuda pek bir derdim yok aslında. Zincirlerim doğduğumdan beri yarım yamalaktı zaten. Toplum uhulamaya çalıştı, tutmadı. Ama lafım yazılarımı okuyanlara... Neden en derin isteklerinizi sürekli rafta tutuyorsunuz? Toplum, aile, siyasi haller... Nedir sizi bağlayan? Öbür tarafa geçtiğiniz o an, şu tek oyunluk maça dönüp bakınca yaşamın tarafını tüm kalbinizle, tüm zihninizle tuttuğunuz için içiniz rahat olacak mı? Tribünlerde gerçekten yaşam için bağırıp çağırdınız mı? Şevkle, canla başla yaşamın amigoluğunu yaptınız mı? Yoksa bahanelerle harcanmış bir yaşam mı göreceksiniz? Yalandan taraftarlık... Yaşanmışlık değil de, yavaşça ölmüşlük mü göreceksiniz?

Tüm halleriyle yaşam taraftarlığı yapabiliyor musunuz? İyi, kötü demeden her haliyle onu kabul edebiliyor musunuz? Yargılamadan, inançlarla çarpıtmadan, özgürce hakkını vere vere, ölesiye taraftar mısınız?

Değiştirin artik şu hayatınızı. Çok geç olmadan. İç organlarınız birer birer döneklik etmeye başlamadan. Çünkü siz intihar etmezseniz kalbiniz eder. Diğer organlarınız eder. Yaşamadığınız her dakika vücudunuz su koy vermeye başlar. Yavaş yavaş...

Yaşarken ölmek, intihar etmekten daha korkunç. Ağır ağır, sinsi sinsi yaşam gurunu kaybetmek, enerjini istediğin gibi akıtamamak, kalbini hayata dökememek... Bunlar bedenin ölmesinden daha korkunç. Ruhun ölümü beden ölümünden çok daha acı verici. Asıl cenaze ruhun kendisine aittir; beden için yapılan cenaze ise geride kalanlar içindir. Beden cenazelerinde ağlar dururuz; oysa ruhu ölen birini tanıyorsanız asıl onun için ağlayın. Yaşamamak, ölmekten bin beterdir.

Sevgiyle.