Yahudi olmak

‘Bülten’, 2002 yılında ‘Türkiye Dışişleri Bakanlığı Üstün Hizmet Ödülü’ne layık görülen, İsrail’deki 100 bin Türkiyeli Yahudi’yi temsil eden ‘Türkiyeliler Birliği’nin yayın organı. Ne yazık ki bu dergi 11 yıllık yayın hayatını noktalama tehlikesi ile karşı karşıya. 

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
20 Temmuz 2011 Çarşamba

Nesim Güveniş rahmetli Yusuf Zara ile birlikte yaşantıma yön vermiş kadim dostlarım. Güveniş ile (birçok yakını Güven diye de hitap eder) dostluğumuz oldukça eskilere dayanır. Güveniş’in, İsrail’deki Türkiyeliler Birliği’nin yayın organı ‘Bülten’in 47. sayısındaki “Yahudi olmak” başlıklı yazısı önemli bir konuya değiniyor.

Söz konusu başyazısında; milliyetçi bir akım olan ‘siyonizmi’ her Yahudi’nin desteklemek zorunda olmadığını, ancak desteklememekle bir devleti ‘yıkmak istemek’ arasındaki uçurumu sözde liberal bazı aydınların görmemesini düşündürücü bulduğunu belirtiyor. Uzun süre baskı altında kalan, ‘öteki’ sayılmaktan korkup geniş topluma karışmak isteyen bu Yahudiler psikologlar tarafından ‘kendinden nefret eden’ (self-hating Jew) Yahudiler olarak nitelendiriliyor. 

Yazının beni en fazla etkileyen bölümü 2002 yılında Pakistan’da Taliban güçleri tarafından kafası kesilerek hunharca infaz edilen ‘Wall Street Journal’ın genç muhabiri Daniel Pearl hakkında yazdıkları. Aynen aktarıyorum:

Daniel Pearl Siyonist değildi, İsrailli değildi. Amerikalı suçsuz bir gazeteciydi ve Yahudi’ydi. ‘Allah-u Ekber’ sesleriyle boynu kesilmeden az önce kaydedilen son sözleri; ‘Babam Yahudi, annem Yahudi, ben Yahudi’yim!’ olmuştu. 

Babası Judea Pearl ile annesi Ruth Pearl, oğullarının bu son sözlerinin içerdiği derin anlamı yorumlamaları için değişik ülkelerden 150 ünlü Yahudi’ye, Yahudi kimliğinden ne anladıklarını sorup, aldıkları yanıtları bir kitap halinde yayımladılar.(…)

Robert Rabinovitch : (Radyo Kanada Başkanı): “Yahudilik yüzeysel bir kimlikten çok daha derindir. Bizleri diğer değerlere götüren esas unsurdur.”

Kerry Strung (Jimnastik dalında Olimpiyat madalyası sahibi): “Yahudi olmak acı karşısında azimli olmak, belirsiz bir gelecek için azim ve ümitle çalışmak demektir.

Rabbi Rachel Cowan (Hıristiyanlıktan Yahudiliğe geçen kadın haham): “Yahudi olmak adaleti izlemek, iyiliği sevmek, Tanrı’nın yolunda tevazu ile ilerlemek demektir.

Douglas Rushkoff (Radyo yorumcusu, NY Üniversitesi’nde profesör, yazar): “Yahudilik sınırlarla çevrili bir fikir değil, sınırları kıran bir kuvvettir”

Milton Fiedman (1976 Nobel Ödülü sahibi, Ekonomi Ordinaryüs Profesörü): “Yahudilik bir dinin de ötesindedir. Yaşayan, hareketli bir kültür, ahlaksal, ruhsal ve fikirsel bir kimliktir”.

Martin Gilbert: (İngiliz tarihçi); ‘Yaratıcılık ve cesaret, direniş ve yenilenme, derin ruhsal bir devamlılıktır.’

Avraham Burg: (Knesset eski başkanı); ‘Her Yahudi’nin bir halkasını oluşturduğu, evrene ve zamana dağılmış bir barış ve varoluş zinciridir’.

Tamara Pearl (Psikolog, Daniel Pearl’in kız kardeşi): “Acı ve dehşeti, yaşam sevgisine dönüştürmeyi öğreten bir simya okuludur.

Güveniş, ‘Ben Yahudi’yim’ adlı kitabın Devlet Başkanı Şimon Peres’ten Fransız düşünür Bernard Henry Levy’ye kadar pek çok ünlünün düşüncelerini içerdiğini, yanıtlardaki ortak paydanın Yahudiliklerinden duydukları gurur olduğunun altını çizdikten sonra; kendinden nefret eden’ Yahudilere şu soruyu yöneltiyor: “Daniel Pearl’in yerinde olsaydınız, İsrail’e karşı kışkırtmalarınız, antisemit söylemleriniz, düşmandan yana tutumunuz sizi katledilmekten kurtarabilecek miydi?

 ‘Türkiyeliler Birliği’, İsrail’de 100 bin Türkiyeli Yahudi’yi temsil eden ve Türkiye-İsrail ilişkilerinin gelişmesinde köprü işlevi gören bir kurumdur. ‘Türkiyeliler Birliği’ 2002 yılında ‘Türkiye Dışişleri Bakanlığı Üstün Hizmet Ödülü’ne layık görüldü. ‘Bülten’ bu kurumun yayın organıdır.

Bülten’in 11 yıldır düzenli bir şekilde yayımlanmasında Yayın Koordinatörlüğü görevini yüklenen Nesim Güveniş’in takdire şayan bir çabası oldu. 

Ne yazık ki 47. sayısında ‘Bülten’in “son sayı olma olasılığından ve belki de bundan böyle elektronik posta ile gönderileceğinden” söz edilmekte. Üzüldüm, çünkü her ne kadar yazılı basın yerini internet gazeteciliğine terk etme eğiliminde ise de İsrail’deki Türk kökenlilerin yanı sıra Ladino konuşan diğer ülke göçmenlerine, Türk Yahudilerinin yaşam ve kültürleriyle ilgilenen Türkiye’deki araştırmacılara, T.C. Büyükelçiliği’ne, Almanya’da antisemitizmle mücadele eden Türk derneklerine de gönderilen bu yayının internette aynı derece etkin olabileceğine inanmıyorum.

Yayınına son verilmesinde en önemli nedeninin Türkiyeliler Birliği üyelerinin 100 şekel (40.- TL) gibi çok düşük bir aidatı ödememelerinden ve maddi yetersizliklerden kaynaklandığı belirtilmektedir.

İsrail’de telaffuz edilen ‘100 bin Türkiye kökenli’ sayısı şüphesiz ki doğrudur, yıllara göre göçlerin ve doğumların hesaplanmasından ulaşılan bir rakamdır. Ancak Türkiye asıllıların kuşaklar boyunca ne ölçüde aidiyetlerini korudukları ve Türkçe lisanına vakıf oldukları ayrı bir inceleme konusudur. 

Her halükarda 10-20 bin arası Türkiye kökenlinin halen Türkçeyi ana lisanları gibi konuştuklarına eminim. Kişisel yönden son derece başarılı olmalarına karşın Türkiyeli Yahudilerin siyasi alanda bir varlık gösteremedikleri olgusu bir yana, mütevazı bir yayın organını bile ayakta tutamamaları gerçekten üzücü.