Sanal imparatorluklar, sanki istilâlar...

Köşe Yazısı
6 Temmuz 2011 Çarşamba

Jose V.ÇİPRUT

 

Tarihte, muhtelif ırk, millet ve toprağı -- tek elden sistemik eşgüdüm sağlayaraktan -- tek sesle tecessüm eden devlet örgüt mekanizmasına imparatorluk denilmiştir. Ulus-devlet modelinin bu modaya son verdiği addedilir.1 Portekiz Deniz Aşırı İmparatorluğunun 1415’te Afrika’da Ceuta’yı ilhakıyla 1999’da Asya’da son sömürgesi Makao’yu kıtasal Çin’e devri arasında sürdüğünü sananlar yanılmakta değil midirler acaba? Bokassa’nın 1976 yılında icâd etmiş olduğu Orta Afrika İmparatorluğu’nun -- 1980 yılından beri -- adı bile hatırlanmazken, bugün Hindistan’da, Çin’de ve Japonya’da değilse de Brezilya’da, Batı ve Doğu Afrika memleketlerinde -- altı asır sonra -- hâlâ Portekizce konuşulur ve Portekiz’le hâlâ rüçhanlı ticaret yapılır. 16. asrın sonralarında gelişmiş Hollanda, İspanya, Büyük Britanya ve Fransa’nın klâsik tipte sömürgeci imparatorluklarını; kendine ‘din devleti’ unvanı verebilen Kutsal (!) Roma İmparatorluğu’nu ve bir de Osmanlı Halifeliği’ni listeye ilâve ederseniz, imparatorlukların -- hiç değilse evham, istilâ ve muhtevâları yönünden -- yegâne veya yekpâre bir modelden ibâret kalmamış olduklarının; “küreselleşme” dediğimiz sürecin ABD tarafından 20. asırda piyasaya sürülmüş bir görüngü olmadığının; hatta “imparatorluk”la “küreselleşme” dinamikleri arasında ilk anda göze çarpmayan girift ve derin ilişkilerin varolduğunun farkına varabilirsiniz.

Kürenin uçlarına yelken açacak tecrübe ve bilgiye sahip denizci sahil devletleri dünya imparatorluklarını Sanayi Evveli Çağlar’dan beri türlü ticaretle ve, oldu olacakken, zaman zaman da Tanrı’ya veya Kral’a hizmet, Devlet’in gücünü ilavî topraklarla yaymak, hazinelerine değer katmak gibi nedenlerle işgalle, kılıç sallayaraktan sağlayabilmişlerse de, istilâlarını, önceleri esir ticareti, keşif, türlü nebat/mensucat/maden ithalâtı, sonralardansa akderililerin ‘teni koyu, aklı geri’ kütlelere sözüm ona ‘medeniyet ihracâtı...’ gibi beşerî özürlü, adil iddialı -- asîl mazeretleri saygıdeğerce gerekçelenebilir -- bahanelerle yaslamışlardır.

Toprağa, ticarete, kürenin tahakkümüne susamış imparatorlukların çiğ gaye ve gaddar zihniyetine kıyasla, Batıda Sınaî İhtilâl’in açtığı ufuklarda yepyeni ve bambaşka ilâvî güç ve erişim imkânları keşfeden ırkçı, milliyetçi, dinci (ve/ya siyasal/parasal) çıkar arar zihniyetlerin eski usul imparatorluk anlayışına sil baştan getirdikleri ideolojik enlem ve diregetler, bir yandan; küresel güce acıkmış asrî devletler arasında gelişen ‘rekabetli işbirliği’(!), öte yandan -- ihtirasın, çiğ şiddetin ötesinde mânâlar keşfedip; gücün, göze mülayim yeni çehreler bulup; ihtiras ile güc’ün, perde arkasında el ele salimen faal olmalarını sağlayan – art niyetli olsalar da nasılsa meşru, ama o kadar da uygunca dolambaçlı -- yöresel/küresel güç örgütlerinin teşekkülüne yol açmışlardır.  

Bugün her ağzından hala üç buçuk ses çıkaran2 Birleşmiş Milletler’e Dünya İmparatorluğu demek ucuz abartı sayılabilse ve AvrupaBirliği’ne cici hülyalarının peşinde daha nice umutlu yıllar dilenebilse de; örneğin, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Sahası, NAFTA; Güneydoğu Asya Devlet Ortaklığı, ASEAN; ve Irak’la Afganistan’ı kendi işi telâkki edebilen Kuzey Atlantik (!) İttifak’ı NATO, yanı sıra; 21 devletin müşterek gaye ve menfaatini bir merkezden tek sesle “temsil” eden Arap Birliği ve üyelerinin bazısında Müslüman tebaanın azınlık bile teşkil ettiği ‘57’ muhtelif ırk, millet ve devletin topraklarını (müşterek siyasî-iktisadî-kültürel-dinsel-topraksal menfaatlerini) Cidde’deki küresel karargâhından Dışişleri/Devlet Başkanları seviyesinde tek el ve tek sesle “tecessüm” eden uluslararası ve küresel erişimli dinci-milliyetçi siyasetçi İslam Konferans Örgütü3  (İKÖ) birer çağdaş imparatorluk sürümü veya sanal neo-emperyalizm misali4sayılamazlar mı acaba?

***

Yok canım diyenlere son iki teşkilâtın kuruluş tüzüklerindeki sınırlar-ötürü siyasî, iktisadî, topraksal... gayelerini açıklayan beyanlarını okumalarını; bir enerji ihraç karteli olan OPEC’in kendi teşkilâtı içinde ayrı bir teşkilât sayılabilir AOPEC Arap Grubunun 1973 İsrail-Arap Harbinin ilk gününde Batı’ya petrol ambargosu tatbik eden Arap Birliği azalarından teşekkül ettiğini; Filistin Özerk Yönetimi’nin hem Arap Birliği hem de İKÖ devlet asli üyesi, Arap Birliği’ninse İKÖ’nün kurucu azası, olduklarını art niyetsiz bir samimiyet ve çıkar aramayan bir tarafsızlıkla hatırlatabilir miyim?

1 Bu yüzdendir ki Sovyet Rusya’ya ‘Son İmparatorluk’ denildiği halde, ne ABD’ne ne de AB’ne imparatorluk adı verilmez.

2 “Hayır derim”; “Evet derim”; “Belki der, geçer giderim: Karışmam...”

3 Çad İKÖ azasıdır. Son köşemde ‘gözlemci bile değildir’ ifadesi hatadır: Köşemin elektronik sürümünde tashih edilmiştir.

4 İnternet’te ‘kültür imparatorluğu’ veya ‘eğitim imparatorluğu’ başlığını araştırın, isterseniz: bulabileceklerinize şaşarsınız.