Torunuma mektuplar-25 ‘Seni Seviyorum’ demeyi bil...

Sevgileri yarınlara bıraktınız

Çekingen, tutuk, saygılı.

Bütün yakınlarınız

Sizi yanlış tanıdı.

Sara YANAROCAK Kavram
29 Haziran 2011 Çarşamba

Bitmeyen işler yüzünden

(Siz böyle olsun istemezdiniz)

Bir bakış bile anlatmaya yeterken herşeyi

Kalbinizi dolduran duygular

Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz

Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.

Yılların, telaşlarda bu kadar çabuk

Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde

Açan çiçekler vardı,

Gecelerde ve yalnız,

Vermeye az buldunuz

Yahut vakit olmadı.

Behçet Necatigil

Sevgili torunum Guy, bu hafta seninle sevgi üzerine, daha da önemlisi sevgiyi, sevdiğine söylemek, tattırmak üzerine söyleşmek istiyorum.

Sen sevgi dolu bir yavrusun. Hem yanındayken, hem de ekrandan birbirimizi gördüğümüz zaman hem ellerinle öpücükler yolluyorsum, hem de o inci gibi güzel dişlerini göstererek ağız dolusu gülümsüyorsun. Demek ki sevgini göstermeyi biliyorsun.

Sen tatlı, bal kutusu gibi bir oğulcuksun.

Canım oğlum, insanlar büyümeye başladıkları zaman, hatta giderek hayatın yükü sırtlarına iyice oturduğu zaman, sevdiklerine “seni seviyorum” demeyi unutuyorlar. Buna zaman bile ayıramıyorlar.  Bu çok kolay ve sıcacık iki kelimeyi ardarda sıralamak onlara çok zor geliyor. Abes kaçıyor sanki. Bu iki kelimeyi söyledikleri zaman küçüleceklerini, önemlerinin azalacağını zannediyorlar.

Ciddi ve duygusuz görünerek önemli addedileceklerini, saygı uyandıracaklarını varsayıyorlar. Ne büyük bir yanılgı!..

Canım oğlum, sevgini anlattıkça, onu huzurlu ve aleni bir şekilde açığa vurdukça hem sen daha mutlu olursun, hem de sevdiğini bir kez daha gönülden fethedersin. Onunla birlikte çoğalırsın, çağıldarsın.

İnsani duyguların başında sevgi gelir. Bu sevgiyi göstermek, anlatmak, beslemek için “seni seviyorum” demeyi bilmek gerekir.

Guy David, insanlar bazen bu duygu kısırlığı yüzünden en büyük aşklarını, en güzel dostlarını, en iyi yandaşlarını kaybederler.

“Seni seviyorum” demeyi bilmeyen aileler, kanımca en güzel duygulardan yoksun bırakılmış  çocuklar yetiştirirler.

Elbette ki dile getirilmemiş sevgilerde, sevgi eksikliği yoktur. Belki bu iki  kelimeyi söyleyebilenlerden daha da bağlıdırlar sevdiklerine ama bunu hep kendi içlerinde sessizce yaşattıklarından, karşısındakinin bunu anlama yeterliliği ile doğru orantılı olarak ona çok fazla hoşluk ve mutluluk bulaştıramazlar.

Sevgiyi salt davranışlarla değil, güzel sözler ve ifadelerle de pekiştirmek gerekir. O zaman tüm ilişkileri şaheser bir hale gelirler.

Karşındaki insanın el ve gönül yordamıyla sevildiğini bilmesinin yanısıra, somut kavramlarla ve sözler aracılığıyla da bunu dinleme, duyma ihtiyacını gözardı etmemelisin. Hayatı ciddiye almak, ciddi davranışlarda bulunmak her ne kadar şık bir duruş sergilese de, insanın yumuşacık ve duygusal taraflarını açığa vurması, sevgi ve beğeni itiraflarında bulunması hayatına ve ilişkilerine ayrı bir kalite katar.

Sevgili Guy, anne ve babana sevgini ifade edip, onları sevgiyle kucakladığın zaman, senin üzerine titreyen ailene vereceğin mutluluğun derecesini tahmin bile edemezsin. Tıpkı onların seni kollarına alıp sıkıca sarıldıkları, öpüp kokladıkları, seni içlerine sokarcasına sarılıp “canım yavrum, seni çok seviyorum” dedikleri zaman senin duyumsadıkların gibi.  Bazı insanlar, duygularını, gösterme fakiri olurlar. Hayatı, görevlerini en iyi şekilde yapmak, istekleri en yüksek derecede sağlamak gibi görürler. Gerçekten ve derinden sevdikleri halde, karşılarındaki kişinin bunu kendiliklerinden anlamasını beklerler. Halbuki sevgiyi şefkat, güleryüz ve tatlı sözlerle desteklemek lazım. Sevgi baştacı ise, “seni seviyorum” demek tacın incisidir.

Canım çocuk, ileride seni çok çeken birine aşık olacaksın, belki de onunla hayatını birleştireceksin. Sevdiğin kadınla hayatını ve herşeyini birleştireceğin gibi, sevgini de paylaş canım oğlum. Ona kendisini iyi hissettir, vazgeçilmez olduğunu, onsuz bir hayatın ne denli tatsız ve yavan olacağını anlat. Sevdiğine vermek istediğin duyguları, sevgileri esirgeme. Ona bunu davranışların ve sözlerinle belirt. Kuru kuru, bunları  kendi kendine ayrımsamasını bekleme.

Biliyor musun çok güzel ilişkiler bazen sırf  bu gereksiz, soğuk ve anlamsız gururlar yüzünden yitip gitmiştir.

Guy David, insan ilişkileri çok önemlidir ve bazan ne yazık ki pamuk ipliğine bağlıdır. O iplikleri kalınlaştırmak ve kopmaz hale getirmektir marifet.

Bir dostum, sevgiyi binlerce iplikten meydana gelmiş, kalın bir urgana benzetirdi. “Düşüncesizce yapılan her hareket, her kırıcı söz, söze dökülmeyen güzel duygular, pekiştirilmeyen aşk sözleri, bu iplikleri tek tek keser, biçer, inceltir bir gün gelir koca urgan kopuverir” derdi.

Ne acı urganın kopması ve geminin başka limanlara sürüklenmesi... Sevgi öyle birşey ki onu sürekli beslemek gerek. Yoksa saksıdaki çiçek gibi solup yitiveriyor.

Sevgisiz yaşamak ise içinde kuru toprak barındıran kıraç bir saksıya benzemek gibi. Çaba gerek Guy. Elindeki bütün imkanları kullanmak gerek. Bunları pahalı şeyler değil. Zarafet, kibarlık, tatlı dil, sevecenlik, yardımseverlilik, paylaşımcı olmak, birlikte gülmek, birlikte hüzünlenmek. Onun kutsallarına saygı ve sevgi göstermek. Ona güzel olduğunu tek ve biricik olduğunu duyumsatmak.  Mutlu ve mutsuzken onu baştacı etmek. Bunu becerebilmek ve “seni seviyorum” demesini bilmek.

Guy, bunu öğrenirsen, önce ailen, sonra sevdiklerin, dostların, arkadaşların, birlikte çalıştığın kişiler, seni yeni tanıyanlar, hakkında güzel şeyler duyanların saygısı ve seni gerçekten sevenlerle birlikte tadına doyulmaz bir yaşam süreceksin...

Canım güneş oğlum ben seni çok seviyorum.

Babaannen Sara, 27.06.2011

Sev beni, gülümse bana,

İyi olmama yardım et.

Yaralama kendini boşu boşuna,

Yaralama beni, çünkü yaram sende işler.

Pablo Neruda