İsrail’in butik müzelerinden The Gutman Museum of Art

İsrail’de Yafo Limanı yakınlarında bulunan Neve Tzedek, tarihi ve mimari dokusu, restore edilerek galeri, mağaza ve butik otele dönüştürülen eski evleri ile Tel Aviv’in en çok turist çeken bölgelerinden.

Tuna SAYLAĞ
15 Haziran 2011 Çarşamba

 Rokach Sokağı’nda bulunan Nahum Gutman Müzesi de 20. yüzyılın başlarından itibaren birçok yazar ve sanatçıya ev sahipliği yapan semtin değişmeyen ilgi odağı...

  

Kızımın düğünü için bulunduğum Tel Aviv’de hazırlıklara biraz mola vererek kaçamak yaptığım ender mekânlardan biri de İsrail’in en tanınmış ressamlarından Nahum Gutman adına açılan müze oldu. Neve Tzedek’in dar sokaklarında dolaşa dolaşa ulaştığım iki binadan oluşan mekân, 1907–1914 yılları arasında Ha-Poel Ha-Tzair (Genç İşçi) gazetesinin ofisi ve sonradan editörlerinin rezidansı olarak kullanıldığı için uzun süre The Writer’s House (Yazarlar Evi) olarak anıldı. Zamanın entelektüellerin buluşma yeri olan bina, Birinci Dünya Savaşı sırasında bu kişilerin Mısır’a sürgüne gönderilmeleri ile zaman içerisinde özelliğini ve dolayısıyla unvanını yitirerek kaderine terk edildi. Uzun süren çabalardan sonra İsrail Parlamentosu’nun ve daha birçok kurum ve fonun maddi- manevi desteğiyle 1992’de başlayan restorasyon çalışmaları, 1998’de meyvesini vererek bina, Gutman Sanat Müzesi olarak açıldı. Müzenin yeni kanadı ise resmi olarak 2009’da hizmete girdi. Bugün müze, Gutman’ın çok yönlü sanatçı kimliğine -kendisi aynı zamanda yazar, heykeltıraş ve illüstratördür- yakışır bir tarzda farklı sanat dallarına ilişkin sergilere yer verirken, amaçladığı üzere de eskilerle yeniler, değişik perspektif ve bakış açıları arasında bağ kurmaya devam etmekte.

 

Güncel Sergiler

Müzeyi ziyaret ettiğim günlerde küratörlüğünü Rona Sela’nın yaptığı Scenario (Senaryo) adlı enstalasyon sergisi vardı. Dina Shenhav, ancak yer yer aydınlatılan zifiri bir karanlıkta sergilediği, yanmış bir yerin geriye kalan manzarasını yansıtan,  kül ve kömür yığınından oluşturduğu çalışmasında, dünyada yaşadığımız her türlü felakete ve var olduğundan beri insanın bunlar karşında hissettiği katastrofik korkuya atıf yapıyordu. Yan odada ise ‘İllumination’ isimli, ay’ın doğuş ve batışındaki safhaları gösteren bir projeksiyon çalışması ile Murmur adlı denizdeki dalgaların gidiş gelişini ve sesini yansıtan siyah beyaz görsel bir iş sergileniyordu.

 

Gutman’ın eserleri ve çalışma odası

Daha sonra tamamı oğlu Prof.Hemi Gutman’ın bağışladığı ve müzenin koleksiyonunu oluşturan eserlerin sergilendiği diğer binaya geçtim. Aslında buradaki eserler sanatçının gerçekleştirdiği binlerce eserin sadece küçük bir kısmı. Giriş katındaki en ilginç köşe, sanatçının çalışma odasına yer verildiği bölüm. Fırça, palet, boya, şövalye, sandalye ve daha birçok kişisel eşya ile bazı mürekkep ve yağlıboya çalışmalarının sergilendiği odada Gutman’ı çalışır ve eserlerine hayat verirken hayal ettim. Bu katta sanatçının tuvale aktardığı birkaç oto-portresi dışında Moshe Castel, Maurice Blond, Bora Baruh, Shimshon Holzman gibi meslektaşlarını da resmettiği çok sayıda başka portreleri de var.

Üst kattaki eserler, temaları ve canlı renkleri ile Nahum Gutman’ın hayata bakış tarzını, çok yönlü kişiliğini ve ülkesine duyduğu sevgiyi yansıtmakta. Özellikle Yafo Limanı, Neve Tzedek ve Tiberias manzaraları tüm eserleri içerisinde önemli bir yer sahipler. Özellikle Yafo’nun meyve bahçeleri belli ki Gutman’ın resmetmeyi çok sevdiği yerlerden. Burayı tasvir eden pastoral görüntüler, duygusal bir dokunuşla yansıttığı zengin bitki örtüsü kendisine çağdaşları arasında ayrı bir önem kazandırmış. Gölgelikler içindeki bereketli yeşillikte sayısız detay gizli. Stilize ederek çizdiği çınar ağaçları, palmiyeler, gümüşi zeytin ağaçları, selviler ve diğer Akdeniz bitkileri Gutman’ın canlandırmaya çabaladığı yerel manzaraya katkıda bulunuyorlar. Buradaki insanların yaşamlarından kesitler; balıkçılar, çamaşır yıkayan kadınlar, bayram kutlamaları ve çocukların sokakta oynamaları gibi gündelik hayatın olayları, resimlerinde can bulmuş. Bunun dışında Tel Aviv, Safad şehirleri Doğu Akdeniz manzaralarına ile yakın dostlarını ve kendini sık sık tuvale aktarmıştır. Resimlerinde yaşamının çeşitli evrelerinin etkisi göze çarpmakta. Kişisel yaşanmışlıklarla tarihi olaylar resim temalarında iç içe girmiş gibidir. Bunlara Arap kültürü ve yaşam tarzını yansıttığı çalışmalarını da ekleyebiliriz. 

Müzede Sitting Women (1940) adlı iki ayrı resim özellikle dikkatimi çekti. Bu çalışmalarda şehirli modern bir kadınla şalvarlı bir kadının oturuşlarını ayrı ayrı sergilenmiş. Aynı isim altında, aynı eylemde bulunan iki hemcinsin birbirinden çok farklı duruşlarını görmek oldukça ilginçti. Bu resimler bana biraz da Gutman’ın zeki ve mizahi gözlem gücünü tanıttı. Tabii ki bundan sanatçının sadece mutlu resimler çizdiğini varsaymamak gerekir; pogrom ve Holokost ile ilgili resimleri, halkının acılarına kayıtsız kalmadığını gösteriyor.

Bir başka bölümde Mimar Samuel Barkal’ın düzenlediği Nahum Gutman’ın orijinal stüdyosu var. Bir duvarını boylu boyunca ressamın siyah beyaz fotoğrafının kapsadığı odada, içi kitapla dolu bir kitaplık, bazı evrakların (diploma, sertifika vs) sergilendiği camlı bir masa, yakınlarının portreleri ve sanatçının yaptığı seramik eserler var. Başka bir köşede küçükler için düzenlenmiş bir çalışma – eğlenme odası dikkatimi çekiyor. Zaten yaşamı boyunca çocukları önemsemiş, onlar için kitaplar yazıp illüstrasyonlar yapmış bir sanatçının müzesinde çocuk odası olmaması düşünülemez!

 

Biraz da Nahum Gutman’dan söz edelim

Gutman (1898–1980), İsrail sanatında modernizmi formüle eden sanatçı olarak adlandırılıyor. Ressam, yazar, heykeltıraş, mozaikçi; farklı alanlardaki çalışmalarıyla ülkenin sanat coğrafyasında önemli bir yer tutan Gutman’ı tanımlayan mesleklerden sadece bir kaçı. 1905 yılında ailesiyle birlikte Odessa’dan (Ukrayna) Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimi altındaki Filistin’e göç eden genç Gutman’ın babası İbranice yazan bir edebiyatçı ve eğitimciydi. İlerleyen yıllarda Gutman, Bezalel Sanat Akademisi’nde Avrupalı sanat anlayışını benimsemiş ve bu tarzda eğitim veren hocalarına isyan eden öğrencilerin başına çekti. Bu öğrenciler, İsrail’in farklı peyzajını yansıtmayı, yaz günlerinin toz yüzünden göz kamaştıran aydınlığına ve gri bir atmosferine rağmen, yeni bir tarz olarak kabul ettiler. Gutman, figüratif ile soyut arasında gidip gelen stili ile her zaman yerelliğini korumaya çalışan bir sanatçı oldu.

Gutman, resimlerinden önce çocuk kitaplarına yaptığı illüstrasyonlarla tanındı. Bu, en çok yapmayı sevdiği işlerden biriydi. Ayrıca düz yazı, kısa öyküler ve küçükler için masallar yazdı. İsrail’de bir kuşak onun masallarıyla büyüdü. 1978’de çocuk edebiyatına katkıları dolayısıyla İsrail Ödülü’ne layık görüldü. Yaptığı heykel ve parlak renkli mozaiklerine Tel Aviv civarında (Shalom Tower, Tel Aviv Belediye binası, Bialik Meydanı gibi) halka açık yerlerde rastlayabilirsiniz. Sanat alanında verilen birçok ödülün de sahibi olan Gutman’ı Tel Aviv’e yolunuz düşerse mutlaka tanıyın derim sadece eserleri aracılığıyla bile olsa...