N çizgim

Sağlık
18 Mayıs 2011 Çarşamba

Nuia MANA


Son iki yıldır her sabah uyandığımda aynaya bakınca yüzümdeki ilk derin çizgiye bakıyorum. Yirmili yaşların ortalarında yer yapmaya başlayan bu çizgi, şimdilerde her sabah bana göz kırpıyor. Bu çizgiye baktıkça, bugüne kadar kalbime çentik atabilmiş tek adamı görüyorum. Hatta çizgimle konuşuyorum ve onu bu adamın ismiyle çağırıyorum. Kısaca, o benim ‘N Çizgim’.

Bazı günler N Çizgim’e hasretle bakıyorum. Bir yaşanmamışlığın kuru vadisi, derin uçurumu. Sanki yoğunlaşarak bakarsam, çizgiden içeri girip geçmişe gidebilirmişim gibi. Bu kurumuş geçmiş kalıntısına bir kibrit çaksam hızla alevlendirebilirmişim gibi. Ve bazı günler anlayışla bakıyorum N Çizgim’e. Olan oldu diyor, tüm geçmişi sevgiyle anarak yüzümdeki yerine huzurla bırakıyorum.

N Çizgim, benim ilk çizgim. Yurt dışında kendi yağımda kavrulurken oluşmadı o. Sevdiklerime veda ederken de oluşmadı. Hastalık geçirdim, yine oluşmadı. Streslendim, sinirlendim, bağırdım çağırdım, oluşmadı. O ben bütün benliğimle aşkı tattığımda oluştu. Gurumdur N Çizgim benim. Kıymetlimdir. Ve hiç bir kadın dergisi, hiç bir estetik cerrahı beni bu çizgimden ayıramaz. O benim ruhumun derinliğinin yüzüme yansımasıdır.

Yüzünüzdeki çizgileri tanıyın. Onlar ruhunuzun gözle görülen güncesidir. Çinlilerin yüz okuma sanatında anlattıkları gibi, her çizgi, her yarık, her kırışık, her iz sizin bu dünyada bir şeylerin hakkını vererek yaşadığınızı anlatır. Her çizgi başlı başına bir harf, bir kelime, bir dildir. Bomboş bembeyaz bir yüzle dünyaya gelen bebek olmadığınızın göstergesidir. Kalbinizi, hislerinizi, insanlığınızı ne kadar kullandığınızı gösterir. Ruh eline kalemini alır ve tüm bunları yüzünüze yazar.

İçimizde gelmiş geçmiş tüm ateşlerin dumanlarıdır yüzümüzdeki izler. Eski insanların dumanla anlaşması gibidir çizgilerin dili. Dikkatli gözlerle kendi yüzünüze bir bakın. Sevdiklerinizin, tanıdık tanımadık herkesin yüzüne bir bakın. Her şey yüzde saklıdır. Ne kadar duman, o kadar ateş, o kadar yaşanmışlık…

Görme özürlülerin dokunarak şekilleri ve yazıları hissettikleri gibi siz de yüzünüze dokunun. Kapatın gözünüzü, yavaşça ruhunuzun tarihini yüzünüzdeki şekillerden okuyun. Hatta bir kez olsun sevgilinizi gözlerinizi kapatarak, sadece yüzüne dokunarak tanıyın. Çünkü yüze dokunmak ruha dokunmaktır. Yüzü tanımak ruhu tanımaktır.

Belki de bu kadar görünüş ve kozmetik takıntılı olmanın ardında, yüzdeki çizgilerden kurtulma isteğinin ardında geçmişi unutma arzusu yatıyordur. Hiç olmamış gibi davranmak. Boş verin kozmetik kaygıları. Yaşam öyle derin, öyle güzel ki. Dokunun çizgilerinize ve içlerine girin. Boyut değiştirip geçmişinizi, ruhunuzu, aşkı görün.