Minna Feingold ve Monumenta heykeli

Geçtiğimiz hafta İstanbul’a gelen Fransız heykeltıraş Minna Feingold’un yaptığı derviş heykelinin büyüklüğünü görenler hayrete düşüyor. Heykel şu an Türkiye’de değil, Fransa’da. Pek yakında Türkiye’ye gelmesi bekleniyor. Heykeli Türkiye’ye getirme konusunda irtibatlarını sürdüren Feingold ile ‘Monumenta’ adını verdiği bu devasa heykel ile ilgili kısa bir röportaj gerçekleştirdik.

Batya KEBUDİ Yaşam
2 Mart 2011 Çarşamba

Minna Feingold gerçek bir Parizyen… Paris’te doğdu, sanata orada başladı ve hâlâ orada yaşıyor. O eserleriyle adından başarıyla bahsettiren bir heykeltıraş… Bir değil, iki atölyesi olan Feingold Paris’e 10 km. uzaklıkta bulunan atölyesi için ‘ilham aldığı yer’ demekten çekinmiyor. Diğer atölyesinde ise, heykelleri hayat buluyor. Onları orada meydana çıkarıyor. Çocuklarından sonra onu hayata bağlayan en önemli şeyin heykelleri olduğunu dile getiriyor. Yaratmanın hayatındaki dengeyi sağladığının altını çiziyor. Bazen bir şeklin, bazen bir görüntünün bazen ise bir bakışın onu yaratmaya ittiğini belirtiyor. Türkiye ile ilgili olarak en etkilendikleri arasında ‘derviş dansı’ geliyor. Bu etkileyici dansın Tanrı ile kişi arasında bir bağ oluşturduğunu düşünüyor. Amacının felsefi ve manevi temellere dayandığını ve dervişlerin ruhun hükümdarları olduğuna inanıyor. Kendi yaptığı araştırmaların sonucunda bunları hissediyor. Bu hisleri ona ilham veriyor. Derviş ile ilgili aylarca yaptığı araştırmaların ve çalışmaların sonucunda bunun onu hem profesyonel hayatta hem de özel hayatında olgunlaştırdığını düşünüyor. Heykelin boyu, insan boyunun çok çok üzerinde… Bu büyük derviş heykeli yaklaşık sekiz metre yüksekliğinde ve beş ton ağırlığında. Yapımı, dört kişinin de yardımı ile yaklaşık 3,5 ay sürmüş. Öncesinde aynı heykelin yaklaşık altı kat ufağını yapmış. Daha sonra, küçük heykeli ölçeklendirerek büyüğünü oluşturmuş. Zannedildiği kadar zor olmadığının altını çiziyor. Yapım aşamasında kimyasal reçine kullanıldığı ve bu yöntemde malzemenin belli bir sertleşme, kürleşme zamanı olduğu için sürenin biraz uzadığını belirtiyor. Heykelin yapıldığı malzemenin plastik olduğunu söylüyor. Bu heykelin neden bu kadar büyük olduğunu sorduğumda bana “Dans etmek, iletişimin en güçlü ve önemli yöntemi bence. Kendi ekseniniz etrafında en az beş defa dönmeyi düşündünüz mü hiç? Muhtemelen düşersiniz. Bu denge beni etkiledi açıkçası. Ve tabii özellikle arkasındaki felsefe. Bu heykel, şu ana kadarki yaptığım en büyük heykel. Neden bu kadar ‘büyük’ olduğunu size sözel olarak net ifade edemeyebilirim. Zaten biraz da bu yüzden bir ‘heykeltıraş’ım. Büyük bir yüreğe sahibim, o yüzden bu heykel de büyük. İçimdeki heyecan ve sevginin bir göstergesi. Herkes büyük bir heykel yapmanın zahmetli bir iş olduğunu söyler, fakat benim için öyle değil” dedi. Dervişlere olan ilgilisini çok merak ettiğimi söylediğimde küçüklüğünde Türkiye’ye sık sık geldiğini belirtiyor. Bugün ise karşısında bambaşka bir ülkenin olduğunu söylüyor. Türkiye’yi aktif, fotoğrafik ve modern buluyor. Birçok kültürün bir arada toplanmasının büyük bir zenginliği içinde barındırdığının farkında... En büyük isteği ise, Derviş heykelinin Türkiye’de sanatseverlerle buluşması...