Bu hafta ağımıza takılanlar

Başa gelen her şeyin İsrail’den kaynaklanan bir komplo olduğuna inanmak Ortadoğu’da temel bir davranış biçimi. “Yahudiler dünyayı yönetiyor” inancı ile başlar ve WikiLeaks kaynağına kadar sürer. Buna evrensel olarak “antisemitizm” diyoruz, zaman zaman anti-Siyonizm kılığında da karşımıza çıksa özü budur. Ve bizim siyasetçilerimiz açısından üzücü bir durum ki bu çok açık bir ırkçılığa da işaret ediyor. Kafayı bir kere Yahudilere ve İsrail’e taktıysanız her yol o kapıya çıkıyor. Mehmet Y.YILMAZ

İzak BARON Diğer
8 Aralık 2010 Çarşamba

Güncel

ABD'NİN İSRAİL İLE İLİŞKİLERİNİ YENİDEN DÜZENLEME SÜRECİ

Hepimiz sızdırılan belgelerde Türkiye ile ilgili bölümlere konsantre olduk. Bu çok normal ama Wikileaks'in bu kadar direkt olmasa bile Türkiye'yi endirekt olarak ilgilendiren bir başka önemli bölümü daha var. Bunlar da dikkatle analiz edilmeli. Bu bölümde Amerikan yönetiminin İsrail ile ilgili düşünce biçimi yansıtılıyor. Ve bunların İsrail'in hiç hoşuna gitmeyecek boyutlar içerdiği de belirtiliyor. Hatırlarsanız, "Yeni dünya düzeni" başlıklı yazımda ABD'nin İsrail ile ilişkilerini yeniden düzenleme sürecinde olduğunu ve bunun da bölgedeki rolü açısından Türkiye için hayati önemde olduğunu yazmıştım. Wikileaks ile birlikte gelen ifşaatların o yorumu doğrular nitelikte olduğunu hep birlikte göreceğiz.

Ayrıca İsrail lehine casusluk yaptığından şüphelenilen Yahudilere son zamanlarda Washington'da özel hassasiyet gösterilmeye başlanması ve Yahudilerin en büyük İsrail lobicisi olan AlPAC'da son yaşanan skandallarla birlikte örgütün çökme aşamasına gelmesi de tespit ettiğim eğilimin bir başka yönüdür.

Serdar Turgut

http://www.haberturk.com/yazarlar/575960-emlak-balonu-patlayabilir

“WİKİLEAKS OLMASAYDI, İSRAİL ONU İCAT ETMEK ZORUNDA KALIRDI”

En sonda yazacağımızı, şimdi yazalım; bu belgeler, her anlamıyla, İsrail Devleti’nin işine yaramaktadır. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun, “Wikileaks, İsrail için sorun değil, İsrail’i olumsuz etkilemeyecek” açıklaması ile İsrail Maliye Bakanı Yuval Steinitz’in, “Belgeler dolaylı bir şekilde İsrail’in yararına” şeklindeki itirafını kaydederek başlayalım.

Açıklanan belgelerin İsrail’in tezlerini doğruladığı, hatta İsrail’in İran’a yönelik saldırgan dış politikasını haklı çıkardığı şeklindeki yorumlar, İsrail gazetelerinin tamamını kaplamış durumda; bu o kadar öyle ki, Yediot Ahranot gazetesinde köşe yazarlığı yapan Sever Plocker, “Wikileaks olmasaydı, İsrail onu icat etmek zorunda kalırdı” diyecek kadar ileri gitmektedir.

Sait Çakır

http://odatv.com/n.php?n=israil-belgelerden-neden-rahatsiz-olmadi-0112101200

DAHA GELMEDEN HAKKINDA 'NEO-CON' VE 'YAHUDİ' DİYE PROPAGANDA BAŞLADI

Edelman Ankara'ya gelirken kafasında AKP'ye ilişkin herhangi bir önyargı yoktu. Ancak Türkiye'de yükselen ciddi bir anti-Amerikanizm kampanyasının ortasına düşmüştü.

Ulusalcıların da dahil olduğu bu kampanya bir yandan 'Metal Fırtına' gibi kitaplarla destekleniyor, 'Mein Kampf' satışları yükseliyor, bir yandan da 'tezkere' meselesi kaşınıp duruyordu. Irak Savaşı toplumda bu damarın yükselmesine vesile olmuştu.

Edelman da dalgadan nasibini aldı. Daha gelmeden hakkında 'Neo-Con' ve 'Yahudi' diye propaganda başladı, e-mail zincirleriyle bu karalama kampanyası yayıldı.

Açıkçası, Edelman da beklendiği gibi AKP'ye Başbakan Erdoğan'a biat etmeyi tercih etmedi. Yüzleşmeyi, propagandalarla mücadele etmeyi tercih etti. AKP'nin Amerikan düşmanlığının yükselmesinde payı olduğunu düşünüyordu; katkısı olmasa da, azalması için pek çaba sarf etmiyordu ona göre hükümet.

Oray Eğin

http://www.aksam.com.tr/iste-abdnin-ankaradaki-karanlik-adami-117y.html

OBAMA, NETANYAHU'YU SEVMEZ, ÖYLE DE OLSA YAHUDİ LOBİLERİ VE KURULUŞLARININ YÜZDE 66'SI DEMOKRATLARA DESTEK VERDİLER

İsrail bununla da yetinmiyor, R. Tayyip Erdoğan ve partisini doğrudan hedef alıyor.

Obama'nın Yahudi lobisi karşısında işe yarar bir tutum alacağı beklentisi içinde olmamak lazım. Herkesin genel kanaati, önümüzdeki seçimleri kaybedeceği yönünde. Clinton da İsrail lobisinin etkisinde. Her şeye rağmen Türkiye, kendine daha çok güvenen bir dış politika izliyor. Bu, Obama'nın ilk başlardaki vizyonuna uygun, ama Obama'nın yapabilecekleri sınırlı. Obama, Netanyahu'yu sevmez, öyle de olsa Yahudi lobileri ve kuruluşlarının yüzde 66'sı Demokratlara destek verdiler. Kısaca Obama eski Obama değil. Ne İran'la diyaloga açık ne İsrail'i sıkıştırmaya istekli. Seçim hesapları, ekonomiyle ilgili kaygıları var. Obama'nın gitmesi veya gidinceye kadar elinin zayıflaması Türkiye'yi etkiler. Yahudi lobisi ve İsrail ise sürekli aynı nakaratı tekrar edip duruyor: "Bu iş R. Tayyip Erdoğan'la olmaz."

Ali Bulaç

http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1059632&title=wikileaks-kod-adi-r-tayyip-erdogan

DÜNYADA NE OLURSA OLSUN BUNUN BİR YAHUDİ KOMPLOSU OLDUĞU İDDİASI ANCAK ÜÇÜNCÜ DÜNYALININ KAFASINDA DEV BİR MİT OYSA

Türkiye'de deprem olsa 'İsrail salladı' diyecek noktaya geldik sonunda. AKP'lilerin de WikiLeaks belgelerinin altında İsrail parmağı olduğuna dair teorileri duyuldu. Demek ki komplo teorisyenleri artık devlet katında da kabul görüyor...

Dünyada ne olursa olsun bunun bir Yahudi komplosu olduğu iddiası ancak üçüncü dünyalının kafasında dev bir mit oysa. Çok çiğnenmiş bir sakız bu. Diyorum ya, komplo teorisinde de biraz derinlik olmalı.

İsrail hükümeti elbette Türkiye'nin gidişatından duyduğu rahatsızlığı gizlemiyor. Ancak İsrail'in rahatsız olduğu hemen hemen ne varsa aynıları Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nda da yer alıyor. (Ortak bir operasyon mu acaba!)

Kaldı ki bu iş bir İsrail tezgâhı olsa bile... Ve İsrail bu kadar ince eleyip sık dokuyan, her şeyi planlayan, kurnaz bir devletse eğer...

Eninde sonunda bu açtıkları yolun kendilerini de vuracağını, bir gün gelip de herkesin kolayca WikiLeaks'lenebileceğini kestirmez mi?

İleride birilerinin de İsrail'i vuracak belgeleri sızdıracağını ve kendilerini de zor durumda bırakacağını hesap edemez mi?

Oray Eğin

http://www.aksam.com.tr/durust-insanlar-devrimi-129y.html

HIRİSTİYANLARIN DA BİR TARAFTAN YAHUDİ DÜŞMANI OLUP DİĞER TARAFTAN YAHUDİ RİTÜELLERİNİ BENİMSEMİŞ OLMASINI BİR TÜRLÜ ANLAYAMADIĞINI SÖYLÜYORDU

Voltaire, Pappenheimersların idamından 178 sene sonra öldü. Ölmeden bir ay önce Paris'teki Mason Locası'na kaydolmuştu. Yahudilerin yeryüzündeki en iğrenç halk olduklarını değil, zaten iğrenç bir dünya olan antik dünyanın içindeki en iğrenç halkın o zamanın Yahudileri olduğunu ve Hıristiyanların da bir taraftan Yahudi düşmanı olup diğer taraftan Yahudi ritüellerini benimsemiş olmasını bir türlü anlayamadığını söylüyordu. Aslında yaptığı şey Peumans'ın attığı karnaval kahkahasından farksızdı.

Kerim Balcı

http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1060216&title=dunya-uzerindeki-en-igrenc-halk

HER OLUMSUZLUĞU İSRAİL’DEN BİLMEK, BAŞA GELEN HER ŞEYİN ASLINDA İSRAİL’DEN KAYNAKLANAN BİR KOMPLO OLDUĞUNA İNANMAK BİZİM ORTADOĞU COĞRAFYASINDA TEMEL BİR DAVRANIŞ BİÇİMİDİR

Gerçi kaynak konusunda aralarında bazı farklılıklar var ama CIA ile MOSSAD’ın aynı kaptan çorba içtiklerini herkes bilmiyor mu? Aynı kapıya çıkıyor yani.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, “uzun yıllara dayanan siyasal birikimi ve tecrübelerinin ışığı altında” bunun ABD tarafından tezgâhlandığına karar vermiş.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay ise İsrail’den kuşkulanıyorlar. Çünkü şu ana kadar ortaya çıkan belgeler İsrail’in işine yarıyormuş!

Artık kimin uzun yıllara dayanan siyasi tecrübesi ve birikimi fazladır, bunu tartışmayacağım.

Dedim ya, ikisi de aynı kapıya çıkıyor, işin içinde İsrail var ve bütçesi iki kuruma da yetmediği için CIA’yı ABD üzerinden kullanıyor!

İlk bakışta siyasi kişiliklerimizin komplo teorilerine fazlaca inandıklarını düşünebilirsiniz. Evet, bu doğru, inanıyorlar ve ama komploların varlığı paranoyak olduğunuz gerçeğini de değiştirmiyor.

Buna İslam dünyasının geneline hâkim olan bir durum olarak bakıyorum.

Her olumsuzluğu İsrail’den bilmek, başa gelen her şeyin aslında İsrail’den kaynaklanan bir komplo olduğuna inanmak bizim Ortadoğu coğrafyasında temel bir davranış biçimidir.

“Yahudiler dünyayı yönetiyor” inancı ile başlar ve WikiLeaks belgelerinin kaynağına kadar sürer.

CIA’nın ABD diplomasisini dünyada yalnızlaştıracak bir işe nasıl olup da bulaşabildiğini tartışmayı bir kenara bıraksak bile temel inanç “Yahudiler dünyayı yönetiyor” inancıdır ve CIA da yaptıysa zaten içindeki Yahudiler aracılığıyla bu işi yapmış olmalıdır! Buna evrensel olarak “anti-Semitizm” diyoruz, zaman zaman anti-Siyonizm kılığında da karşımıza çıksa özü budur.

Ve bizim siyasetçilerimiz açısından üzücü bir durum ki bu çok açık bir ırkçılığa da işaret ediyor. Kafayı bir kere Yahudilere ve İsrail’e taktıysanız her yol o kapıya çıkıyor.

Bu iyi bir durum sayılmaz. Kişisel önerim böyle düşünüyor olsalar bile bunu seslendirmekten kaçınmalarıdır. Daha belgelerin tümünü görmedik çünkü!

Mehmet Y. Yılmaz

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16445905.asp

İŞİN ESASI MAVİ MARMARA SALDIRISINDAN SONRA İYİCE KİLİTLENEN İKİ ÜLKE İLİŞKİSİNİN ARTIK İKİ TARAF İÇİN DE TAHAMMÜL EDİLEMEZ BİR NOKTAYA GELMİŞ OLMASI

Şans, kader, kısmet biraz da bizim olayları görme biçimimizin sonucu.

Oysa işin esası Mavi Marmara saldırısından sonra iyice kilitlenen iki ülke ilişkisinin artık iki taraf için de tahammül edilemez bir noktaya gelmiş olması.

Doğrudur, yangın felaketi bir başka açıdan Türkiye ile İsrail arasında buzları eritti…

Erdoğan yangın sayesinde insani bir jest yaparak politik anlamda epey daralmış olan hareket alanını moral üstünlüğü ele geçirerek genişletme imkânına kavuştu.

Ama aslına bakarsanız Netanyahu Türkiye ile gerilimi azaltmak için bir süredir üzerinde çalıştığı öneri paketini bu sayede sunma imkânı buldu.

Erdoğan yaptığı insani jestin rahatlığıyla sıkı sıkıya kapalı kapıyı araladı.

Aslına bakarsanız İsrail, Mavi Marmara’dan dolayı tazminat ödemeye zaten hazırdı. Ama psikolojik üstünlüğü kaybetmemek için resmen özür dilemeye yanaşmıyordu.

Yaşanan yangın felaketinden ve yapılan insani jestten sonra saldırıda ölenler için özür dilemenin yolu açıldı.

İster Erdoğan’ın balı deyin isterseniz siyasetin ‘felaketlerden fırsat çıkarma becerisi.’

İsrail, hayatını kaybedenlerden özür dileme ve tazminat için düğmeye bastı.

Yangın sadece düğmeye basmak için gerekli iklimi sağladı.

Eyüp Can

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1031295&Yazar=EYÜP

GEREKTİĞİNDE SAVAŞMAYI, GEREKTİĞİNDE BARIŞMAYI BİLMEYENLER BAŞARILI SİYASET YAPAMAZ

İsrail’de çıkan orman yangını için Başbakan’ın iki söndürme uçağı göndermesini çok isabetli buluyorum. Netanyahu da Başbakan’ı arayarak teşekkürlerini bildirdi.

Bu adımlardan rahatsız olarak Başbakan’ı eleştiren keskin sirke radikaller çıkacaktır.

Bilim felsefecisi Karl Popper’in şu sözünü ben hiç aklımdan çıkarmam:

“Radikalizm’de saklı bir akıl-dışılık vardır.”

Akıllılık ise daima itidali gerektirir.

Elbette Türkiye Mavi Marmara faciasından dolayı özür ve tazminat talebinden geri adım atmayacaktır. Hatta Başbakan’ın bu girişiminin dünyada ve iki ülke arasında yaratacağı yumuşama, Türkiye’nin bu talepleri için daha müsait bir ‘iklim’ yaratacaktır.

Gerektiğinde savaşmayı, gerektiğinde barışmayı bilmeyenler başarılı siyaset yapamaz.

Mavi Marmara olayı elbette önemlidir ama Türkiye’nin daha önemli başka sorunları ve konuları da vardır; diplomasi akılla yönetilir, akıl-dışı keskin sirke tavırlarıyla değil.

Taha Akyol

http://www.milliyet.com.tr/pkk-ve-israil/taha-akyol/siyaset/yazardetay/04.12.2010/1321938/default.htm

KAMUOYUNUN BİR BÖLÜMÜ TARAFINDAN ‘İSRAİL DÜŞMANI’ OLMADIĞI ANLAŞILMIŞTIR

İsrail'de en az 40 kişinin ölümüne neden olan yangına müdahale için Erdoğan uçak gönderdi. Son dönemlerde iki kavgalı ülke olarak anılan Türkiye ve İsrail arasındaki buzları hemen eritmese dahi bu jest, İsrail kamuoyunun kalbini çaldı. Bu jest, çok anlamlı ve doğru bir adım olmuştur. Erdoğan izlediği ve prim yaptığı politikadan ödün vermeden bir devlet adamlığı örneği göstermiştir. Kamuoyunun bir bölümü tarafından “İsrail Düşmanı” olmadığı anlaşılmıştır. Erdoğan, gerilen ilişkilerimizi esnetmek belki de rayına sokmak adına çok önemli bir adım atmıştır. Bu şekilde kamuoyu yönetiminde ve jestleri zamanlama konusunda ne kadar usta olduğunu da göstermiştir

Mehmet Ali Birand

http://www.milliyet.com.tr/wikileaks-davutoglu-nu-cok-rahatlatti-/mehmet-ali-birand/guncel/yazardetay/04.12.2010/1321881/default.htm

BU YÜZDEN KAÇ YILDIR İSRAİL’E GİTMEK İÇİMDEN GELMİYOR. OYSA BEN İSRAİL’İ VE HALKINI SEVİYORUM

İsrail gizli servisi Mossad’ın en yetkili kişisinin daha hâlâ 2009 yılı Ağustos ayında, “Türk ordusu bunlara daha ne kadar sessiz kalacak?” sözünün altını özellikle çizmek istedim.

Mossad Şefi’ninki öylesine bir zihniyet ki, bizim darbeci takımından Washington’daki Yahudi Lobisi’ne, Neo-Con’cu artıklara kadar uzanabiliyor.

Bu öylesine bir zihniyet ki, yıllardır Türkiye’de yaşanan değişimi okuyamıyor, Türkiye’ye hâlâ soğuk savaş gözlükleri ile bakabiliyor ve İsrail’in kendi sözde ‘stratejik çıkarları’ uğruna Türkiye’ye demokrasiyi çok görebiliyor.

İsrail’in bu ‘zihniyet’ten kurtulması şart. İsrail’e yakışmıyor çünkü.

Aynı zamanda, İsrail’i git gide yalnızlaştırıyor, son Mavi Marmara örneğindeki gibi saldırganlaştırıyor, hatta Gazze saldırısı sonrasında olduğu gibi dünyanın neredeyse ‘lanetlenmiş bir ülkesi’ haline getiriyor bu zihniyet tarzı...

Yazık! Bu yüzden kaç yıldır İsrail’e gitmek içimden gelmiyor. Oysa ben İsrail’i ve halkını seviyorum.

Hasan Cemal

http://www.milliyet.com.tr/mossad-sefi-de-darbe-den-mi-yana-/hasan-cemal/siyaset/yazardetay/04.12.2010/1321968/default.htm

İSRAİL BÜYÜK İHTİMALLE SIZACAK BİLGİLERİN ÖNEMLİ BÖLÜMÜNÜN TÜRKİYE İLE İLGİLİ OLACAĞINI BİLİYORDU

Hem virüs saldırısı hem de suikastlar, MOSSAD'ın başında 8 yıldır bulunan Meir Dagan'ın görevi Tamir Pardo'ya devrettiği günlerde oldu. Bu da bir rastlantı değil, bununla yeni şefin döneminde çalışma yönteminin nasıl olacağının işareti veriliyor, aynı zamanda MOSSAD'ın yönetiminde bir süreklilik olacağı, büyük değişiklikler olmayacağı anlatılıyor.

Wikileaks bilgilerinin bir Amerikan operasyonu olabileceği ve bölgede belirleyici güç olan Türkiye karşısında kaybetmeye başlayan İsrail'in de işin içinde bulunabileceği şüphesi var. Bunun fazla tartışılacak bir yanı yok aslında; çünkü Netanyahu Wikileaks belgeleri çıkmadan iki gün önce, "Belgelerde İsrail'le ilgili fazla bir şey olmayacak" dedi. Böylece İsrail hükümetinin, çıkacak bilgilerin içeriğini bildiği ortaya çıktı.

İsrail büyük ihtimalle sızacak bilgilerin önemli bölümünün Türkiye ile ilgili olacağını biliyordu; dahası bu bilgilerin belgelere yerleştirilmesinde İsrail'in bizzat müdahalesi bile olmuştu. Bu konuda resmi bir açıklama yok ama imalar var. Sadece büyük yabancı gazeteleri okumakla yetinmez, benim yaptığım gibi Yahudi duyarlılığının yüksek olduğu yerel yabancı basını da okursanız bu imalarının yapıldığını net olarak görürsünüz.

Serdar Turgut

http://www.haberturk.com/yazarlar/577837-iran-saldirisinda-israil-sifresi

AK PARTİ 'SİYONİZMİN BAŞBAKAN TAYYİP ERDOĞAN VE CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL'Ü BAŞBAKANLIK, BAKANLIK, MEVKİ, MAKAM VEREREK ALDATMASI SONUCU' KURULARAK İKTİDARA GETİRİLMİŞ

Bir tezin saçmalığını göstermenin en kolay yolu alabildiğince abartmaktır. İyi ki Erbakan Hoca var. İnce zekâsı ve yaratıcı benzetmeleri ile imdada yetişiyor: 'İsrail bunlara kendi ordusunda askerlik yaptırıyor, bunlar farkında değil' diyor.

'Bunlar' dediği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Türkiye'nin bugünkü iktidarı. AK Parti 'Siyonizmin Başbakan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü başbakanlık, bakanlık, mevki, makam vererek aldatması sonucu' kurularak iktidara getirilmiş. Ne komplo ama değil mi? Üstelik AK Parti'ye oy veren her iki vatandaştan biri, bu komplonun bir parçası oluyor.

Biz yine de niyetimizi bozmayalım; Erbakan Hoca'nın abartılı komplo teorisini AK Parti hükümetine üstü kapalı destek olarak görelim. Aksi takdirde bu açıklamayı, dev sorunların altından kalkamayan İsrail hükümetine çok şık bir destek olarak yorumlamamız gerekecek.

Mümtaz’er Türköne

http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1060975&title=israilin-askerleri-ve-komplolari

İKİ ÜLKENİN BİR FELAKET İLE ORTAYA ÇIKAN FIRSAT KAPISINI DEĞERLENDİRME BASİRETİNİ GÖSTERİP GÖSTEREMEYECEĞİNİ GÖRECEĞİZ

Türk-İsrail ilişkilerindeki bozulmanın her iki ülkeyi, ‘reel politikalar’ açısından, uluslararası düzeyde zor durumda bıraktığı artık görüldü. Berlin’de bile bu ilişkilerin düzelmemesi halinde Batı’nın Türkiye’ye bakışının AKP iktidarının hiç istemediği yönlerde gelişeceğini gördük.

İki ülkenin bir felaket ile ortaya çıkan fırsat kapısını değerlendirme basiretini gösterip gösteremeyeceğini göreceğiz. Ancak durumun gerçekten düzelmesi için,  İsrail’in Mavi Marmara gemisinde yarattığı felaketi bir şekilde kabullenmesi gerekeceği de aşikâr.

Başbakan Netanyahu’nun,  “İsrail, Türk çabalarını takdir ettiğini göstermek için uygun bir yol bulacaktır” sözü bu nedenle önemlidir.

Semih İdiz

http://www.milliyet.com.tr/bir-felaketin-actigi-firsat-kapisi/semih-idiz/siyaset/yazardetay/06.12.2010/1322664/default.htm

‘YAHUDİ LOBİSİ VE ONUN KOMPLOLARI’ EDEBİYATI, ARAP GERİCİLİĞİNİN SIKIŞTIKÇA KULLANDIĞI TEZLERDEN BİRİSİ HALİNE GELMİŞTİR

Yahudi lobisi edebiyatı işte bu süreç içerisinde ortaya çıkmıştır. Söz konusu edebiyatın siyaseten asıl sahibi başta Suudi Arabistan olmak üzere bölgedeki emperyalizme bağımlı şeyhlikler ve devletçiklerdir. Arap gericiliği Amerikan emperyalizmiyle “yakın” işbirliğinin halk üzerinde yarattığı rahatsızlığı gidermek için ABD’deki Yahudi lobisini “her şeye kadir, mutlak bir güç” haline getirmiştir. Bu anlayışa göre ABD adeta sütten çıkmış ak kaşık gibidir ve yaptığı bütün kötülüklerin nedeni İsrail ve Yahudilerdir. Yahudi lobisi alt edildiğinde, ABD Arapların değerlerini anlayacak ve yeni bir dönem başlayacaktır. Böylelikle Arap gericiliği ABD’nin kuyruğunun dibinden ayrılmamasını meşrulaştırmaya çalışmaktadır.

Batıdan esen antisemit rüzgârlar, İsrail’in sınırsız zulmü ve sosyalizmin güç kaybetmesiyle birlikte antiemperyalizm anlayışının aşınması, bu türden yanlış anlayışların Arap halkı içerisinde de yayılmasına zemin hazırlamıştır. Böylelikle “Yahudi lobisi ve onun komploları” edebiyatı, Arap gericiliğinin sıkıştıkça kullandığı tezlerden birisi haline gelmiştir.

Haluk Hepkon

http://odatv.com/n.php?n=wikileaksin-arkasinda-yahudi-lobisi-var-diyenler-bu-yaziyi-okusun-0612101200

FAZLA HIZLI VE SERT HAREKETLER TÜRKİYE’NİN DE ÇIKARLARINI ZEDELEYEBİLİR

Önümüzdeki 7 aylık süreç Türkiye’nin seçim çalışmaları-konuşmaları ile geçecek.

Başbakan’ın bu süreçte “İsrail karşıtı, Ortadoğu’nun en büyük gücü zaman zaman ABD’ye bile kafa tutacak kadar cesur lider” kartını açacağı gözüküyor.

Geçtiğimiz hafta İsrail yangınına Türk uçaklarını, kendi deyimiyle “insani ve İslami” gerekçelerle gönderen Erdoğan bu ülkenin Ortadoğu coğrafyasında “sadece biz yokuz Türkiye’de bölge gücü” dedirtene kadar baskısını sürdürecek.

Bu Türkiye’nin lehine olur mu?

Yıllarca ABD ve diğer büyük devletlerin uydusu bir dış politikadan daha özgün bir dış politikaya geçiş yararlı olabilir.

Zaten dışişleri bakanına uluslar arası camiada verilen ödüller, takdir cümleleri bu politikanın pek de yanlış olmadığının bir kanıtı.

Ancak bu keskin bir kılıç üzerinde hareket etmek…

Fazla hızlı ve sert hareketler Türkiye’nin de çıkarlarını zedeleyebilir.

Kılıç ustasıyız diyenlerin dikkatine…

Mehmet Tutis

http://www.gazeteport.com.tr/YAZARLAR/NEWS/GP_811610

TÜRK HAVA KUVVETLERİNDE GEÇİRDİĞİM 18 AY, VERDİĞİM HİZMET HELAL OLSUN DİYE GEÇİRİYORUM İÇİMDEN NEREDEYSE SEVİNÇLE…

Beni nedense en çok ilgilendirenler 6 adet sarı uçak. Bunların dördü Yunan, ikisi Türk uçakları.

Kardeş kardeş, benim gökyüzümde neredeyse oyuncak uçaklar gibiler. Yunanlıların ve Türklerin uçakları sarı, böylelikle onları ayırt etmek mümkün. Hele denize inip su almaları var ya hayretler verici bir şey... 12 saniyede dolup, Karmel tepelerine yükseliveriyorlar... Ard arda, sanki ayni ülkenin filosu imiş gibiler. Binamıza yaklaşıp denize indiklerinde bayraklarını bile görüyoruz.

Mavi yunan bayrağı ve kırmızı üstüne beyaz ay-yıldız. Kadere bakınız ki bu iki ülkenin uçakları ayni gökyüzünde birlikte hareket ediyorlar.

Yine kadere bakınız;  Hanuka bayramının tarihsel musebibleri Yunanlılar asırlar sonra yine Hanuka bayramında yardıma geliyorlar.

Ardından da iki Türk uçağı. Gururlanıyorum, İsraillilerle konuşuyorum. Helal olsun der gibi bakışları var o hüzün ardından gelen…

Türk Hava Kuvvetlerinde geçirdiğim 18 ay, verdiğim hizmet helal olsun diye geçiriyorum içimden neredeyse sevinçle…

Yuda Siliki

http://www.hasturktv.com/hakkimizda/1269.htm

“İSRAİL’E ÇAKARAK PUAN KAZANMA”NIN TADI, BU TÜR SAPMALARLA MÜCADELE ETMEYE ENGEL OLMAMALIDIR

İSRAİL’DE büyük yangın çıkmış. 40’tan fazla kişi yanarak can vermiş. Hükümet İsrail’e yardım eli uzatmış...

Ve bu bilgiler, hükümete yakın bir internet sitesinde haber olarak yayınlanmış.

Buraya kadar her şey normal...

Ama bu haberin altına yazılan okur yorumları, hiç de normal değil.

* * *

Kimi “Yanarak ölen Yahudilere hiç üzülmedim” diyor.

Kimi “Başbakan yardım talimatı vererek yanlış yaptı” diyor.

Kimi “Bir hayvan dahi acı çekse üzülürüm, buna üzülmem” demiş.

Kimi, “Bırakın tatlı su Müslümanlığını artık. Kâfire karşı izzetli, mümine karşı merhametliyiz” demiş.

Kimi “Bu Allah’ın İsrailoğullarına verdiği bir afettir. Sonun başlangıcıdır. Tarihte tüm azgın kavimler bir biçimde helak olmuştur” demiş.

* * *

Bunlar apaçık ırkçı yorumlar.

Yeni 6-7 Eylül olaylarını tetikleyecek potansiyele işaret eden tehlikeli yorumlar.

AK Parti hükümetinin İsrail politikasının, taraftarlarından bir kısmında böylesi ırkçı sapmalara yol açtığı görülüyor.

O zaman AK Parti hükümetine bu sapmalarla mücadele etme görevi düşmektedir.

“İsrail’e çakarak puan kazanma”nın tadı, bu tür sapmalarla mücadele etmeye engel olmamalıdır.

Ahmet Hakan

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16445299.asp

Netten okuyun

Türkiye’nin İsrail’deki yangın için yardım etmesi

http://www.uludagsozluk.com/k/t%C3%BCrkiye-nin-israil-deki-yang%C4%B1n-i%C3%A7in-yard%C4%B1m-etmesi/

Kaybettiklerimizin şeklini alan boşluktur hayat – YASEMİN ÇONGAR

http://www.taraf.com.tr/yasemin-congar/makale-kaybettiklerimizin-seklini-alan-bosluktur-hayat.htm

TÜRKİYE’DE İSRAİL WIKILEAKS’İN ŞAMAR OĞLANI OLDU

http://www.haberx.com/turkiyede_israil_wikileaksin_samar_oglani_oldu(17,n,10519071,337).aspx

MOSSAD'ın yeni başkanı Pardo – Fikret Ertan

http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1061468&title=mossadin-yeni-baskani-pardo