Özgürlük dediğin

Sağlık
24 Kasım 2010 Çarşamba

Nuia MANA


Geçenlerde entel bir sohbet sırasında, “Eh, kaderde varsa olur,” gibi bir şey söyledim. Bu sözümün üzerine koyu bir tartışma çıktı! Çünkü insanoğlu özgürmüş ve kendi kaderini seçermiş. İnsan kaderden üstünmüş. Peki, bir düşünelim.

Asya’da anadilinde ‘namus’ kelimesi olmayan bir ülkede doğsaydık, cinselliği farklı yaşamaz mıydık? Anaerkil olsaydık, seçimlerimiz yine aynı mı olacaktı?

Anadilimiz Türkçe değil de, kelime dağarcığı daha kısıtlı olan bir dil olsaydı? Örneğin, zihnimiz hiç ‘aşk’ kelimesiyle tanışmamış olsaydı, aynı mı olacaktık? Yahut ‘kader’ kelimesini hiç bilmeseydik? Düşünce kalıplarımız aynı mı olacaktı?

Afrika’da bebeğini tek başına ağacın altına giderek, hiç korkmadan pıt diye doğuran kadınların bulunduğu bir kabilede doğsaydık, ormanda doğurmak konusuna yaklaşımımız ve seçimimiz aynı mı olacaktı? O zaman doğaya güvenimiz tam olmayacak mıydı?

Oldukça gerici bir ülkede eğitim adına cehaletimizi pekiştiren öğretilere maruz bırakılsaydık, yine ‘özgür zihnimizle’ kendi yolumuzu bulabilir miydik? Kendi özgür seçimlerimizle mi yaratacaktık yine kaderimizi? On üç yaşında evlendirilip, on dokuzuna vardığımızda beş çocuğumuz olduysa, yine ‘seçici’ olacak mıydık?

Şimdiki kafamızla düşman olarak gördüğümüz bir grubun içinde doğmuş olsaydık, o zaman kendimize “evet biz kötüyüz” diyebilecek miydik, yoksa durum o taraftan farklı mı gözükecekti?

Şimdiki ailemiz yerine problemli yan komşunun oğlu ya da kızı olarak doğsaydık, aynı seçimleri yapmış mı olacaktık? Annelik, babalık, evlilik konularına bakışımız aynı mı olacaktı? Ya eğitimimiz? İlk oyuncağımız? Oyuncağımızın bilinçaltımız üzerindeki etkisi?

Bir kere kazık yediğimiz için hep aynı korkuyu barındırıyorsak, bilinçaltı boyunduruğunda değil miyiz? Bilinçaltını tanıyor ve ona hükmediyor musun ki kadere hükmedeceksin?

Çok fakir yahut çok zengin büyüseydik, paraya bakışımız yine de aynı mı olacaktı? Aynı ‘özgür’ seçimleri yapabilecek miydik?

Peki ya örümcek yiyerek büyüseydik? Yahut hiç et yemeden büyüseydik? Abur cuburdu hiç tanımamış olsaydık? Damak tadımız aynı mı olacaktı? Baksanıza, çocukken ağzımıza girene bile kader karar vermiş!

Demem o ki, neremiz özgür canım?

Bu dünyada çok az insan bütün şartlanmalarından arınmıştır. Onlar, kaderi küçümseyerek değil, kaderin gücünü tanıyıp, onun önünde eğilerek arınmışlardır. Zihnini ve onun alt katmanlarını bilen ve aşan, sonrasında ise ruhunun arzularını yerine getiren kişi kaderle akar. Sonu başının kesilmesi de olsa, dünyaca ünlü ressam olmak da olsa, kaderle aktığında özgürsündür.

Kadere hükmedemezsin. Ya onunla beraber akarsın, ya da minicik boyunla akıntıya karşı yüzmeye çalışırsın.

Sevgiyle.