Işığın karanlığa karşı zaferi HANUKA

Güçsüzlerin kuvvetlilere, sayıca az olanların çoğunluğa, dürüstlerin kötülere, maneviyatın maddiyata, ışığın karanlığa karşı zaferini simgeleyen Hanuka Bayramı, İbrani takvimine göre 25 Kislev ‘de başlar. Bu yıl 1 Aralık Çarşamba akşamı yakılmaya başlanacak olan Hanuka Işığı, sekiz gece boyunca evleri aydınlatmaya devam edecek.

Nazlı DOENYAS Kavram
24 Kasım 2010 Çarşamba

Hanuka olaylarının başlamasından 200 yıl kadar önce, yüzbinlerce Yahudi, Babil’deki sürgün sonunda, İsrail topraklarına gelip yerleştiler. Zaman içinde Kudüs’te Kutsal Tapınak’ı inşa edip, bağımsız bir Yahudi yönetim sistemi kurdular.

İsrail toprakları, tamamen Yunan dili ve kültürüne sahip olan Suriye ve Mısır’daki Yunan İmparatorlukları’nın tam ortasında yer alıyordu. İskender’in nispeten insancıl sayılabilecek krallığı sırasında bölgede yaşayanlar din ve inançlarını uygulamada serbest bırakılmışlardı. Onun hükümdarlığı sırasında birçok Yahudi, Helen kültürünü, dilini, adetlerini ve kıyafetlerini benimseyip, bir ölçüde asimile olmaya başlamıştı.

M.Ö.323 yılında Büyük İskender’in ölümünden sonra Yunan-Makedonya İmparatorluğu bölünerek Yunanistan, Suriye, Mısır ve Batı Asya’da daha küçük imparatorluklar şeklinde hüküm sürmeye devam etti

Suriye-Yunan Kralı 4.Antiohus Epifanes, Yahudileri bulundukları topraklardan sürgüne göndermese de, onların Yahudi kültürünü kurutup, Yunanlılaştırmaya çalıştı. Bu yolda; Sünnet, Şabat, Roş Hodeş, Tora öğrenimi gibi Yahudi inancının gereklerinin yapılmasını yasakladı ve Kutsal Tapınak’ı Yunan putlarına ve tanrılarına adadı.

Yunanlılar’ın Yahudiliğe karşı uyguladıkları kampanya bir ölçüde başarıya ulaştı, sonuçta birçok Yahudi, Yunanlı olmayı modern, yeni ve bilimsel bir yaşam tarzı olarak görüp yeni Yunanlı kimliklerini benimsemeye başladı (Mityavnim). Bunlar Yunan tanrılarını kabul edip, Yunan festivallerine ve sportif etkinliklerine katılmaya başladı. Çıplak olarak gerçekleşen bu etkinliklerde yarışan birçok Yahudi erkek, sünnetsiz görünmek için ameliyat olmayı bile göze aldı.

İSYAN

Bir kısım Yahudiler ise, kendi din ve kültürlerine daha sıkı sarılıp, tüm risklerine rağmen dinlerinin gereklerini uygulamaya devam etti. Bunlar, Yunanlılarla savaşıp onları İsrail topraklarından atmak istiyor, çünkü Yahudiler’in, din ve geleneklerini gerektiği şekilde uygulayabilmelerinin, ancak bağımsız yaşadıklarında mümkün olacağını biliyorlardı. Bu Yahudiler’in başında, Kohen Gadol Yohanan’ın oğlu Matatyau ve beş oğlu bulunuyordu. ‘Haşmonailer’ olarak tanınan bu ekip, birçok takipçisiyle tüm malvarlığını geride bırakarak dağlara çıktı ve güçlü Yunan ordusuna karşı gerilla savaşına başladı. Çok yaşlı olan Matatyau ölünce orduya küçük oğul Yeuda Makabi önderlik etti ve onun yanındakiler de Makabiler adıyla anılmaya başlandı.

Üç yıl süren savaşlar sonunda, Makabiler sayıca daha az olmalarına ve ilkel silahlarına rağmen, Tanrı’ya olan inanç ve güvenleri ile Suriye-Yunan ordularına karşı benzersiz bir zafer kazandılar.

Yahudiler vakit kaybetmeden Kutsal Tapınak Bet Amigdaş’ı derinlemesine temizleyip bütün Yunan simge ve putlardan arındırdı. Tapınağı tekrar Tanrı’ya adamak için Menora’yı yakmak istediklerinde, tapınakta kutsiyeti bozulmamış, Kohen Gadol’un mührünü taşıyan tek bir kap saf yağ bulabildiler. Yeni kutsal yağın hazırlanabilmesi için ise sekiz güne ihtiyaç vardı. Mevcut olan yağla Menora yakıldı ve bir mucize gerçekleşerek bu bir günlük yağ, tam sekiz gün boyunca yanmaya devam etti.

Yağ mucizesi, Yunanlılar’a karşı kazanılan zaferin, Tanrı’nın müdahalesi sonucu gerçekleştiğinin ve Makabiler’in Tanrı’nın isteğine göre hareket ettiklerinin bir işareti olarak kabul edildi. Yahudiler varolmaya, dimdik ayakta durmaya ve Tora’nın ışığını dünyaya yaymaya devam edeceklerdi.

Ertesi yıl Yahudi idari, hukuki ve idari meselelerinden sorumlu Sanhedrin Kurul’u, Yahudiler’in spiritüel olarak kurtuluşunu simgeleyen bu mucizenin onuruna sekiz günlük bayram ilan etti.

NEDEN ‘SEKİZ’ GÜN

Kutsal Tapınak’ta bulunan yağ, Menora’nın bir gün yanmasına yetecek kadardı ve sekiz gün boyunca yanmıştı. Zaten bir gün yanacaktı, o zaman fazladan yandığı yedi gün mucize sayılmalı. Neden ‘sekiz’ günlük bir mucizeden söz ediliyor? Çok sık olarak akla takılan bu sorunun cevabı, farklı yorumların içindedir:

1) Suriye-Yunanlılara karşı kazanılan emsalsiz askeri zaferin anısına, kutlamalara bir gün daha eklendi.

2) Suriye-Yunanlılar gerek putlar koyarak, gerek kendi tanrılarına domuz kurban ederek, gerekse yağların kutsiyetini bozarak Bet Amigdaş’ın saflığına o kadar zarar vermişlerdi ki, aslında ‘bir’ gün yanacak kadar saf yağ bulunabilmesi bile başlı başına bir mucizeydi. Dolayısıyla, ilk gece yakacak yağ bulunması da bir mucizeydi. Ve o bir günlük yağ, o çıkış noktası olmasaydı, mucize de gerçekleşmeyecekti.

3)Yağın, doğası gereği yanması aslında bir mucizedir. Yani bir günlük yağın, ‘bir günlük’ olması da ilk bakışta göze çarpmayan, ama doğa kurallarının içinde varolan bir mucizedir.

4) Menora’yı yakmak için hazırlayanlar, yeni saf bir yağ hazırlamanın sekiz gün süreceğini biliyorlardı. Bu yüzden ellerinde varolan bir kap saf yağı sekiz eşit parçaya böldüler. Böylece Menora gün sonuna kadar dayanmasa da, sekiz günün her günü, bir süreliğine de olsa yanabilecekti. Ama bir mucize gerçekleşti ve 1/8’lik yağlar ile Menora sekiz günün her günü ve tüm gün boyunca yanmaya devam etti. Dolayısıyla birinci günde bile bir mucize vardı.

5) İlk akşam, tek saf yağ şişesinin tamamı Menora’ya boşaltılmıştı, böylece Menora bütün bir gün boyunca yanacaktı. Yağın tamamı Menora’ya döküldükten sonra, mucizevî bir şekilde yağ şişesinin hâlâ tamamen dolu olduğu fark edildi. Aynı mucize sekiz gün boyunca devam etti.

6) İlk akşam, var olan saf yağın tamamı Menora’yı yakmak için kullanılmıştı. Sabah, Menora yanmaya devam etmesine rağmen, yağın hiç eksilmediği fark edildi. Sekiz gün boyunca Menora yandı, ama yağı hiç eksilmedi. Dolayısıyla, yağın hiç eksilmediği birinci gün de bir mucize yaşanmıştı.

7) Antiohus zamanında Yahudilerin dini gerekleri yerine getirmeleri yasaklanmıştı. Bunların arasında, ‘sekiz günlük’ erkek çocuğa yapılan Brit Mila (Sünnet Anlaşması) da vardı. Yunanlılar’a karşı kazanılan zafer sonrası, Brit Mila da artık korkusuzca yapılmaya başlanmıştı. Bunun anısına Hanuka’nın, sekiz gün boyunca kutlanmasına karar verildi.

8) Altı yüzü olan her şey dünyaya aittir. Yedi ise, dokunabildiğimiz, duyularımızla hissedebildiğimiz fiziksel dünyayı temsil eder: haftanın yedi günü, yedi müzik notası, dünyanın yaradılışı, yedi kollu Menora gibi. Sekiz ise, tabiatüstü, doğaüstü, her şeyin üstünü simgeler. Hanuka mucizesi de doğaüstü bir olay olduğu için sekiz gün boyunca kutlanır.

HANUKA’da mum  yakılması ve duaları

Sekiz gece boyunca Hanuka mumları, tüm aile bir araya gelerek, coşku ve neşe içinde yakılır. Mumlar Hanukiya’ya, (yakana göre) sağdan sola, her gün bir tane artırarak dizilir, yakarken soldan sağa doğru yakılır.

Mumları yakmadan önce:

1. Vii Noam Ad. Eloenu,

2. Leadlik Ner Hanuka

3. Şeasa Nisim Laavotenu

duaları okunur. Sadece ilk gece bunlara ek olarak Şeeheyanu berahası söylenir.

Her gece, birinci mum yakıldıktan sonra Anerot Alalu söylenir.

Önce o geceye ait olan mum, ‘yeni mucizeyi kutlamak için’ yakılır, daha sonra önceki gecelerin mumları yakılır.

EN BÜYÜK MUCİZE

Gerek İskender döneminde tatlılıkla, gerek Antiohus döneminde zorla, sonuçta Tanrı yolundan çıkanlar, zaman içinde yok olmaya mahkûm oldular. Kim olduklarını, köklerini unutup Tora’nın ışığından uzaklaşıp, farkında olmadan sonsuz bir karanlığa düştüler.

Hanuka’da yağ mucizesinin yanında, Yunanlılara karşı kazanılan zafer mucizesi de anılır.

Burada asıl savaş, Yunanlılar’a karşı değil, kendi içimizdeki kötü eğilim “Yetser Ara”ya karşı olan savaştır. Bu savaş, hiçbir zaman bitmez, her gün yeni bir savaşla karşı karşıya geliriz. Ortama ayak uydurmak, modernleşmek, yabancı kültürleri içselleştirmek, hepsi Yetser Ara’nın maskelenmiş bahaneleridir. Yapmamız gereken, bu oyunlara karşı her gün hazırlıklı olmak,  iyiyi ve doğruyu seçmektir.

Melekler, hiçbir insanın sahip olamayacağı içgörü ve yeteneklere sahiptir. Ama insanoğlunun sahip olduğu bir şey vardır ki, buna melekler bile sahip değildir: o da özgür iradedir. İnsanoğlunun, iyi ile kötü, doğru ile yanlış arasında seçme özgürlüğü vardır. Ve dünyada hiçbir mucize, insan kalbinin iyiye doğru değişmesi, insan ruhunun yüceliğini yansıtacak seçimlerde bulunması kadar büyük değildir.

Hanuka’da küçücük bir kap saf yağın mucizesini anarız. Bu küçük kap yağ, hepimizin içinde var olan, yanlış bir karar veya kötü bir alışkanlıktan dönüp, bunu iyiye çevirebilme; en büyük mucize olan, karanlığı ışığa döndürebilme gücünü simgeler.

Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amaçlıdır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabilerine başvurması gerekir.