Geri dönüşüm yeniden kullanım yepyeni kazanım

<p class="MsoNormal"><span>Günlük hayatta sürekli kullandığınız ürünleri işleri bittikten sonra çöpe atmadan önce bir saniye durun ve o ürünü çöp yerine geri dönüşüm kutusuna atmak için yapacağınız seçimle, dünyaya ne kadar büyük bir hediye vereceğinizi düşünün.</span></font></p>

Çevre
10 Kasım 2010 Çarşamba

Talya ENRIQUES ROMANO

 

Çocukken hepimiz kağıtları su ve tutkalla karıştırıp hamur haline getirmiş ve papier mache tekniğjiyle maske yapmışızdır ya da annelerimiz evde kullanılmayan giysi ve eşyalardan yaratıcı Purim kostümleri hazırlamışlardır. Bu örneklerin ikisi de belki farkında bile olmadan günlük hayatın içinde geri dönüşümden ne kadar yararlandığımızı gösteriyor bize.

Geri dönüşüm dendiğinde aklımıza ilk gelen görüntü birbirini takip eden üç yeşil okun oluşturduğu yuvarlak hatlı üçgendir. Son 20-30 yıldır, artan sıklıklarla karşımıza çıkan o yeşil üçgen, çevre koruma bilincinin yaygınlaşmasını sağlayan en önemli simgelerden biri. Her ne kadar 20. yüzyılda dünya savaşları sonrasında popüler hale geldiyse de, geri dönüşüm kavramının tarihçesi Roma İmparatorluğu’na kadar uzanıyor. İmparatorluk tarafından yeni fethedilen bölgelerdeki eski uygarlıklardan kalma heykeller, oldukları meydanlardan sökülüp imparatorluk başkenti Roma’ya yollanırdı. Metal işçileri tarafından hurda haline getirilen heykellerdeki bronz, gümüş gibi metaller eritilip yeni silah, ayna veya Roma İmparatorluğu’nun ileri gelen liderlerinin heykellerinin yapımında kullanılırdı.

Yahudi geleneklerinde de bayramlar arası geri dönüşüm örneklerine sıkça rastlanıyor. Eski zamanlarda Sukot Bayramı’nda kutsal topraklardan gelen yedi ürünü temsil etmek üzere sukaya asılan zeytinyağı, Hanuka’da mumları yakmak üzere saklanırdı. Benzer bir şekilde, Sukot’ta kullanılan dört bitki türünden biri olan hurma ağacından yapılan lulav, bayram bitiminde saklanır; Pesah öncesinde evdeki hametzlerin içine atılacağı ateşi yakmak için kullanılırdı. Bazı aileler ise düğün töreninde içilen şarabın bir kısmını, daha sonra doğacakları oğullarının sünnet töreni için saklarlardı.

Günümüzde evlerde tüketilen ürünlerin bir çoğunun geri dönüştürülmesi mümkün. Bir evin odaları içinde kısa bir geri dönüşüm yolculuğu yaparak, ayrıştırılabilecek ürünlere göz atalım: İlk olarak salondan başlarsak; bir köşede okunmuş duran tarihi geçmiş gazete ve dergileri toplayarak geri dönüştürdüğümüz her 1 ton kağıt için 17 ağacı kurtarabiliriz. Uzaktan kumanda ve diğer elektronik eşyalarımızdaki kullanılmış pilleri bir kutuda toplayıp en yakın Teknosa, Kipa veya Koçtaş’a götürerek çevremizdeki zehirli atıkları azaltabiliriz. Salondan yatak odalarına geçtiğimizde ise bir tarafta her yıl yepyeni modellerini alarak biriktirdiğimiz eski cep telefonları, printer ve bilgisayarları, diğer yanda da laptoplar çıktığından beri modası geçen mouse ve klavyeleri görüyoruz. Elektronik atıklar olarak adlandırılan bu eşyalar, yetkili kurumlar tarafından toplanarak %20’si yeniden kullanılmak, geri kalanı ise işlenmek veya bertaraf edilmek üzere parçalarına ayrıştırılabiliyor. Üçüncü durak olan banyoya girildiğinde ise kozmetik ürünler, plastik şampuan ve deterjan şişeleri gözümüze çarpıyor. Her gün kullandığımız bu ürünlerin geri dönüşümüyle ne kadar çok yeni madde elde edilebileceğinin farkında değiliz bir çoğumuz. Şampuan şişeleri ve çamaşır suyu şişelerinin hammaddesi yeniden işlenerek köpek kulubesi veya piknik masası haline getirilebilirken; bazı sıvı deterjan kutularının ve kozmetik ürün ambalajlarının içindeki PVC maddesinin geri dönüşümünden su boruları, zemin kaplama ve inşaat dolgu malzemeleri üretiliyor.

Yolcuğuluğun son durağı olan mutfak ise bir evin geri dönüşüm hazine odasını simgeliyor. Süt kartonlarından kızartma yağlarına, içecek kutularından cam şişelere, yoğurt kaplarından ketçap şişelerine, mutfaktaki çöplerin neredeyse yarısını geri dönüşüme kazandırabiliriz. Mesela, mutfak musluklarından dökülen bir litre atık yağın bir milyon litre içme suyunu kirlettiğini ve bu yağları 5 litrelik plastik şişelerde biriktirerek 444ATIK hattını arayıp bunları teslim edebileceğimizi ve atık yağlardan dizel araçlar için biyodizel yapıldığını kaçımız biliyoruz? Peki ya, metal kutuların dönüşümünde %95 enerji tasarufu sağlanabildiğinin ne kadarımız farkındayız? Sadece bir alüminyum içecek kutusunun geri dönüşümünden elde edilen enerjiyle 100 wattlık bir ampulun 20 saat çalıştırılabileceğini bildiğimizde, metal kola ve bira kutularını çöpe atmanın ne kadar büyük bir enerji kaybına sebep olduğunu anlıyoruz. Buzdolabımızın içine bir göz attığımızda karşımıza çıkan ketçap şişeleri ve yoğurt kapları gibi plastik kapların geri kazanılmasıyla defrost bile olsa buzlanmaktan vazgeçmeyen buzluklarımızın can dostu buzluk kazıyıcının üretilmesi ise başka bir yaratıcı geri kazanım örneği. Plastiğin geri dönüştürülmesinden elde edilen ürünler bu örneklerle sınırlı kalmıyor. Ünlü İngiliz giyim devi Marks & Spencer, 2007 yılında on bir plastik şişenin işlenmesiyle ürettiği polar ceketlerini piyasaya sunarak tekstil sektöründe geri dönüşüm konusunda yeni bir sayfa açtı. 2008 Şubat’ta Nike’in imalat atıklarından ürettiği çevre dostu ayakkabı “Trash Talk”, giyim ve aksesuar alanında çevre dostu ürünlerin kalıcı bir moda haline geleceğinin habercisi.

Hep söylenen bir deyiş vardır, “Herkes evinin önünü süpürse sokak tertemiz olur”. Aynı felsefeyi geri dönüşüme uygulayacak olursak, ailedeki her birey sadece bir ürünü biriktirip geri dönüşüm kutularına atsa, ülkemizde hayal edemeyeceğimiz boyutta bir enerji tasarrufu sağlanır. Haydi, çevre koruma konusunda ‘ileri’ye doğru bir adım atmak için işe ‘geri’ dönüşümden başlayın! Günlük hayatta sürekli kullandığınız ürünleri işleri bittikten sonra çöpe atmadan önce bir saniye durun ve o ürünü çöp yerine geri dönüşüm kutusuna atmak için yapacağınız seçimle, dünyaya ne kadar büyük bir hediye vereceğinizi düşünün.