Bir gece Erzurum

Köşe Yazısı
3 Kasım 2010 Çarşamba

David Ojalvo


Bir ilkbahar zamanı gitmeyi istiyordum Erzurum’a; ama şartlar ancak Ekim ayında uygun oldu. Yaşamda kurulan farklı dostlukların sıcaklığı ile, havanın kısmen bulutlu ve ılık sayılabileceği bir Cumartesi sabahı erkenden yollardayız. Trabzon üzerinden Gümüşhane’yi, Bayburt’u görerek, Zigana Geçidi ve Kop Dağı’nı aşarak gidiyoruz Erzurum’a. Karadeniz’in yeşilinden, yükseklerin bozkırlarına uzanırken, sonbaharın kızıldan altın sarısına uzanan renklerini çocuksu bir coşkuyla izliyorum yol boyunca.

Her şehrin ayrı bir incisi olduğu fark ediyorum bu özel yolculukta. Örneğin Gümüşhane yolu üzerinde Torul ilçesinden sonra uğradığımız Karaca Mağaraları… Sanat, sanat eserleri insanoğlunun ürettiği kavramlar. Karaca Mağaraları ise bir doğa harikası ve doğanın kendi sanat eseri adeta. Mağarada yüzyıllar içinde oluşmuş sarkıtlar, dikitler, sütunlar ruhunuzda tanımlaması ve anlatması güç bir heyecan uyandırıyor. En basit ifadeyle, çok güzel ve etkileyiciler. Bir kez daha sözün, fotoğrafların bittiği ve her bireyin ayrı tecrübe etmesi gereken yerlerden birindeyim. Mağaradaki oluşumları uzun uzun seyretmek ve esinlenmek istiyor insan ve kısa bir zaman dilinde ruhuna faklı bir tat kayıp yola koyuluyor ancak.

Gümüşhane pestil ve köme tatlılarıyla da ünlü. Aldığım bu ceviz ağırlıklı tatlılar ve böğürtlen reçeli bu şehirden bir anı daha oluyor.

***

Öğleden sonra saatlerinde Erzurum’dayız. Soğuk ve sert kışlarına dair birçok öykü anlatılan Erzurum tarihi bir şehir… Kurtuluş Savaşı’nın, bağımsızlığın ve cumhuriyetin temellerinin atıldığı çok önemli bir şehir… Bu nedenle öncelikle Erzurum Kongresi’nin düzenlenmiş olduğu binayı gezmek istiyorum. Ne var ki, büyük bir üzüntüyle kongre binasının hafta sonları kapalı olduğunu fark ediyoruz. Binanın önündeki büfe işletmecesine durumu soruyoruz ve işletmeci adeta kongre binasından habersiz, ilgisiz. Şehirdeki turizm ofisi de kapalı. Daha sonra dolaştığımız çeşitli turistik mekânlardaki görevliler de sabırsız ve isteksiz. Genel itibariyle de Erzurum, bu kısa ziyarette, bir cumhuriyet şehri olma duygusunu uyandırmakta hayal kırıklığı yaratıyor.

***

Altmış bin öğrenci sayısıyla Atatürk Üniversitesi, Erzurum’a ciddi bir genç nüfus kazandırıyor. 2011 Üniversiteler Arası Kış Olimpiyatları Erzurum’da yapılacak ve bu süreçte üniversite kapalı olacağından ötürü ders programı yoğun. Kış olimpiyatları ile ilgili üzücü tek nokta ise, misafir öğrencilere verilmek üzere, öğrencilerin yurtlarından çıkartılacak olması. Gönül ister ki, en başta üniversitenin kendi öğrencileri olimpiyatları izlesin.

Erzurum’da hayat, merkezdeki Cumhuriyet Caddesi’nde… Yüzyıllarda beri Oltu ilçesinden çıkan oltutaşından (karakehribar) üretilen tespih ve ziynet eşyalarının satıldığı Taşhan, hazin bir hikâyesi olan Çifte Minareli Medrese, Erzurum Kalesi, Üç Kümbetler gezilecek başlıca noktalar. Arnavut kaldırımı döşeli eski sokaklarından geçerken şehrin, kuru ve serin sonbahar havasında, öğleden sonra solan gün ışığında eski evlere bakıyorum. Çok farklı bir zamana davet ediliyor ruhum; orada saklı olabilecek öyküleri tasavvur etmeye çalışıyorum.

***

Pazar sabahı hava açık… Şehrin sakinlerinin paylaştığı üzere kışın turistler havaalanından alınıp, servislerle Palandöken’e götürülüyor ve aynı şekilde servisle şehirden ayrılıyorlar. Dolayısıyla Erzurum’u keşfedemiyorlar. Palandöken’in henüz kar yağmamış yükseklerinden şehri izlerken, arada esen rüzgâr soğuk. Teleferik hattı çıplak toprak ve taşlar üzerinde uzanırken, kışın Palandöken’de kar tatilinin ne kadar keyifli olabileceğini görebiliyorum. Şehri biraz olsun keşfedebildiğim için şanslıyım. Bu doğrultuda bir gün bu coğrafyaya yolu düşecek olanlara Erzurum Evleri’ni öneriyorum. Çalışanlarının geleneksel kıyafetlerle sizi karşıladığı, birçok eski eşya, kilim, kap-kacak, alet, eski radyo, semaver, gaz lambası ile döşenmiş bu geniş konak son derece huzur verici bir yer. Dilerseniz kanepede, isterseniz minderlerde oturun, kömür ateşiyle demlenen semaverle gelen çayın tadı fazlasıyla damağınızda kalacak. Klasik Rus Edebiyatı’nda sıkça okuduğum semaverin güzelliği bir kez yakaladıktan sonra, Erzurum’dan işlemeli bir bakır semaveri kendime hediye aldım.

***

Dönüş yoluna koyulmadan gazetemi Erzurum’un eski, mütevazı tren garından alıyorum. Haydarpaşa’dan kalkan Doğu Ekspresi’yle bir gün Kars’a gitmek hayallerimden biri… O hayali gerçekleştirebildiğimde, Erzurum’la yeniden karşılaştığımızda, 2010 sonbaharının anısı içimde olacak.