Bu hafta ağımıza takılanlar

Mel Gibson’la babası dünyanın karşısına çıkıp özür dilemeli. Naziler insandan çok aşağı varlıklardı. İnsan hayatına değer vermediler. Yahudilere hayvanmış gibi davrandılar. Almanların kendi çektiği binlerce soykırım fotoğrafı ve videosu var. Sayısız kanıt varken Mel ile babasında sorun var demektir. Eğer Hollywood’a geri gelmek istiyorsa sözlerini geri çekmek zorunda. Mel bir hahama gitsin bağışlanma dilesin. Tabii önce gerçek, kalpten gelen bir pişmanlığı olması lazım. Jon Voight

İzak BARON Diğer
27 Ekim 2010 Çarşamba

Güncel

Başbakan bütün platformlarda Hamas’ın seçimle geldiğini, meşru olduğunu savunuyor ama Hamas da silahların gölgesinde geldi

Sanki Hamas’ı tarif etti… Başbakan, BDP’nin oyları şaibeli deyince aklıma Hamas geldi… Neden mi?

Başbakan diyor ki; Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi değiller. Dürüstlerse, samimilerse, silahları bıraksınlar öyle sandığa gitsinler, bakalım ne kadar oy alacaklar. Silahla yakarız, yıkarız demekle oy almak kolay…

Başbakan sanki Gazze’de seçimi kazanan Hamas’ı tarif etti… Niye mi?

Başbakan bütün platformlarda Hamas’ın seçimle geldiğini, meşru olduğunu savunuyor ama Hamas da silahların gölgesinde geldi.

Silah gücüyle geldi... FKÖ’yü silahla kovdu…

Mehmet Tezkan

http://www.milliyet.com.tr/hsyk-da-ileri-demokrasiye-gecti/mehmet-tezkan/yasam/yazardetay/19.10.2010/1303304/default.htm

Çoğunluktan soy, din, dil açısından tamamen farklı olan temel azınlık, çoğunluktan daha hızlı artıyor

Gerçeği inkâr etmek yüzünden, kendisini dünyanın kokarcası ilan ettirmek için çok şey yaptı, yapıyor. Aklıma gelenleri özetleyeyim. Bu inkârlar silsilesi yüzünden:

* Çoğunluktan soy, din, dil açısından tamamen farklı olan temel azınlık, çoğunluktan daha hızlı artıyor. Bu, çoğunluk arasında paniğe yol açıyor, yapılmayacak işler yapılmasına yol açıyor.

* Bir parçalanma psikozu ülkeyi pençesine alıyor. Bu, halk açısından bakarsak, çoğunluk ile azınlığı birbirine düşman ediyor; ikisini de mutsuzluğa gark ediyor.

* Parçalanma psikozuna devlet açısından bakarsak, ondaki parçalanma psikozu, sarkacı sürekli olarak ‘Milli Güvenlik Devleti’ tarafına ittirmesi, her şeyi ‘güvenlik’ açısından görmesi sonucunu doğuruyor. Neticede, bu hem ‘İnsan Hakları Devleti’ni hem de bizzat güvenliği mahvediyor. Dahası, azınlık durmadan yabancılaştırılıyor ve hatta isyana sevk ediliyor.

* Ülkede terör bulunuyor ama devlet terörü de bulunuyor. Devlet, kendi halkını resmen sürüyor veya evini resmen başına yıkarak sürgün gitmek zorunda bırakıyor. Ülkenin ‘yasak bölge’ ilan ettiği kimi yerlerine insanların girişçıkışını yasaklıyor.

* Güçlü bir ordusu var, fakat bu ordu, kendisine saldıramayacak kadar zayıf olan komşulardan çok, ülke içinde kullanılmak üzere programlanıyor.

* Bu ordu, zaman zaman, komşu ülkelerin egemenliğini hiçe sayarak, onların topraklarına da uluslararası hukuka aykırı sınırötesi operasyonlar yapabiliyor ve bunu da ‘devletin yaşama hakkı’ gibi çok bulanık bir siyasal kavrama dayandırıyor.

* Duruma çare olmak üzere Batı’dan yapılan bütün reform önerileri ‘Milli Egemenliğe Müdahale’ ve hatta ‘Parçalama Planları’ olarak algılanıyor.

* Bu reform önerileri geldikçe, bir yandan yabancı düşmanlığı temelinde milliyetçilik yükseliyor, bir yandan da kendi içine kapanarak maziye sarılma hastalığı ürkütücü boyutlara varıyor. “Yahudinin Yahudiden başka dostu yoktur” gibilerden bir atmosfer ülkeyi avucuna alıyor.

* Rejim genellikle demokrat olduğu halde, içte reform yapmak isteyenler “vatan haini” sayılıyor.

* Bunların sonucu, ülkenin itibarı uluslararası kamuoyu gözünde gittikçe düşüyor, düştükçe de paranoya artıyor.

Baskın Oran

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=1024294&Date=19.10.2010&CategoryID=42

Yüzyıllar boyu baskı, zulüm ve bağnazlık ortamından kaçma zorunluluğunda kalan herkese, Yahudilere kucak açan ve sığınma hakkı tanıyan davranışı insanlığa adanmış bir onur anıtı

Biz, bugünkü Doğu ve Batı insanına bin yıllık tarihimizde nasıl davrandığımızı, Kudüs'ten, İspanya'dan, Balkanlardan örnek versek, "Oooo onlar geçmişte kaldı" derler.

Buyurun, 1989’da Türkiye Yahudileri tarafından kurulan ‘500. Yıl Vakfı’nın internet sitesinde "Türk ulusunun yüzyıllar boyu baskı, zulüm ve bağnazlık ortamından kaçma zorunluluğunda kalan herkese, Yahudilere, Polonyalılara, Macarlara, Romenlere, Ukraynalılara, Abazalara, Çerkeslere, Kırım Tatarlarına, Gürcülere, Azerilere, Kazaklara, Kırgızlara, Komünist ihtilalinden kaçan Ruslara, Bangladeş, Afgan ve Kuzey Irak halklarına kucak açan ve sığınma hakkı tanıyan davranışı insanlığa adanmış bir Onur Anıtı'dır," diye yazar.

Avrupa Birliği üyesi İspanya, Yahudilere şirinlik olsun, özür anlamına gelsin diye "İspanya'dan zorla göç ettirilen Yahudilerin hepsine hiçbir şart ileri sürmeden vatandaşlık hakkı vereceğini duyurmasına rağmen Türkiye Yahudilerinden hiç birinin göç etmediğini söyledi bana bir araştırmacımız.

Mahmut Toptaş

http://milligazete.com.tr/makale/sayin-merkel-ve-hosgoru-179736.htm

Bir değiştirilemez gerçek de İsrail’in bugün gerçekten şımarık bir çocuk gibi davranıyor olması

İsrail’i en sert dille eleştirenler, Tel Aviv’in ABD’nin şımarık çocuğu gibi davrandığını söylemekten keyif alıyor. Ben her zaman bu benzetmenin aşırıya kaçtığını düşünmüşümdür. İsrail’in zaman zaman ortaya çıkan inatçılığı hakkında istediğinizi söyleyebilirsiniz ancak İsrail, Birleşmiş Milletler’e (BM) üye olan ülkeler arasında, bir diğer BM üyesinin (İran) hakkında haritadan silinmesini umduğunu açıkça belirttiği tek ülke. Diğer yandan, İsrail yaşanan savaşta ele geçirdiği topraklardan (Lübnan ve Gazze) geri çekildiğini bildiğim ve karşılığında üzerine roketler yollanan tek Ortadoğu ülkesi olma özelliğini taşıyor.

Dahası, eğer şımarık çocuklar hakkında konuşmak isterseniz, İran ve Suriye tarafından şımartılan Hizbullah ile bu konuda boy ölçüşebilecek başka bir grup bulamazsınız. Hizbullah, 2006 yılında İsrail’e karşı binlerce Lübnanlıya ölüm, sakatlık ve yıkım getiren bir savaş başlattı. Ve Hizbullah’ın aldığı ceza, binlerce yeni füze ve yeni bir savaş başlatmak için milyonlarca dolarla ödüllendirilmek oldu.

Bunlar değiştirilemez gerçekler. Benzer bir değiştirilemez gerçek de İsrail'in bugün gerçekten şımarık bir çocuk gibi davranıyor olması. Lütfen bana ABD Başkanı Barack Obama’nın İsrail karşıtı olduğu saçmalığından bahsetmeyin. Obama, nükleer silah üretmesini engellemek için İran’a karşı küresel bir koalisyon oluşturma çabası içinde olduğu dönemde, Ortadoğu barış sürecinde başarılı olması halinde Tahran’a uygulamak istediği ekonomik yaptırımlarda Avrupa ve BM’den destek alabileceği mantığıyla hareket etti.

Thomas Friedman

http://www.hurriyet.com.tr/planet/16089410.asp?mnID=16089410

Kalkan ne Türkiye, ne Avrupa ne de ABD’yle alakalıdır, mesele İsrail’in ‘savunulması’

Kalkan ne Türkiye, ne Avrupa ne de ABD’yle alakalıdır, mesele İsrail’in ‘savunulması’. Tersinden bakarsak, İsrail’in ‘Size kalkan gerdik’ denilerek ‘dizginlenmesiyle’ de. ‘İsrail başka türlü korunamaz mı’ derseniz, mesele bir taşla birkaç kuş vurmaya gelir: Yani Ortadoğu’daki kimi rejimleri ‘yıpratmaya’, ‘bağımsız karakter sergilemeye kalkışan’ kimilerini de ‘yola getirmeye’...

Allah muhafaza, İsrail İran’ın nükleer tesislerini vursa ne olur? İran’a misilleme hakkı doğmaz mı? O vakit ABD, NATO’dan ‘kalkanı çalıştırma’ kararı çıkartmaz mı? Peki, Türkiye ‘kimi kimden koruyacak’?

İş dönüp ‘Türkiye’nin başına’ patlıyor. ‘Komşulardan tehdit algısı yokken niye kalkan kuşanalım’ dese, ‘Doğulusunuz, Müslümansınız’ söylemiyle ‘eksen tartışmasına’ çekilecek. Olur da, İran’ı teskin edip NATO’ya ‘Evet’ dese en mühim psikolojik kavramı olan ‘sıfır sorun’ politikasının içini kendisi boşaltacak. En hayırlısı, rezervlerini samimiyetle koyup ittifakla sıkı pazarlık etmek. Kalkan oyununu nasıl ve ne kadar etkileyebileceği, Türkiye’nin ‘gücünün’ sınırlarını çizecek ehemmiyette...

Ceyda Karan

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1024715&Yazar=CEYDA

İsrail'in güvenlik konusunda Amerika dahil hiçbir ülkeye güvenmediği de bilinen ve açıklanmış bir gerçek

Kısacası, İsrail, bugün dünyada balistik füzelere karşı sistemler tasarlamada, geliştirmede ve gerçekleştirmede dünyanın önde gelen ülkesi. Bu yüzden Amerikan ya da NATO kalkanına halen ihtiyacı yok. Çünkü kendi kalkanları zaten var; üstelik İsrail'in güvenlik konusunda Amerika dahil hiçbir ülkeye güvenmediği de bilinen ve açıklanmış bir gerçek. Kendi kalkanlarını Amerikan yardımı da olsa kendi başına yapması zaten bunu açıkça gösteriyor. Bu bilgilerin ışığında Türkiye, NATO kalkanı projesinde kendi ihtiyaçları, çıkarları ve hem bugün ve hem de gelecekte ortaya çıkacak tehditlere göre hareket etmelidir. Bu konuyu bugün İsrail ile bulandırmanın da pek bir anlamı bulunmamaktadır.

Fikret Ertan

http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1043407&title=israilin-kendi-kalkani-zaten-var

Ama dünyaya bilim yoluyla yön verenlere baktığınızda, Yahudiler, hem Müslümanlardan, hem de dünya üzerindeki nüfusları 2,2 milyarı bulan Hıristiyanlardan açık ara öndeler 

Benim Türkiye’ye ve dünyaya kafayı yormaya başladığım yıllarda bir takıntımız vardı.

Ne zaman ülkem bir musibetle karşılaşsa, sebebi belliydi.

Siyonistler!

Bu sadece benim kuşağımın, benim dünya görüşümün yarattığı bir 'fail' değildi. Benden öncekilerde de aynıydı, bugün geniş bir kesimde de bu fail değişmedi.

Bu kadar gücü nereden buluyorlardı bu Yahudiler? Kaç kişiydiler? Ne ile uğraşıyorlar da ülkemin, dünyanın düzenine nizam verebiliyorlar?

Günlerce, aylarca hatta yıllarca araştırabilirsiniz.

Bu sorunun bir tek cevabı var: Eğitim. Ama illa kaliteli eğitim.

Tabii ki ardından bilim. Dünya nüfusu nerede ise yedi milyara yaklaşırken, dünyada yalnızca 14 milyon Yahudi var. Bunun 11 milyonu Amerika ve İsrail’de, diğerleri başta Rusya olmak üzere Avrupa ve diğer ülkelerde. 

Dünya üzerinde 1,5 milyar Müslüman yaşadığını düşünürseniz. Neredeyse her 100 Müslüman’a karşılık, sadece bir tane Yahudi var.

Ama dünyaya bilim yoluyla yön verenlere baktığınızda, Yahudiler, hem Müslümanlardan, hem de dünya üzerindeki nüfusları 2,2 milyarı bulan Hıristiyanlardan açık ara öndeler. 

Lütfü Türkkan

http://www.internethaber.com/-bu-yahudiler-var-ya--10756y.htm#ixzz136uUpDj1

İsrail-Türkiye ilişkilerine kıymet veren İsraillilerin bir an önce devreye girip bu süreçte daha yapıcı roller oynaması gerekiyor

İsrail’de çok parçalı bir hükümet olduğu için Türkiye konusunda yapıcı olmayanlar ilişkileri düzeltmek isteyenleri ve süreci rahatlıkla baltalayabiliyor. İyi bir şeyler yapılmak istendiğinde hep İsrail’deki o aşırı sağdaki bazı gruplar bunu engelliyor. Dahası, Türkiye karşıtı Amerika’daki bazı siyasiler ile İsrail lobisi ittifak kuruyorlar ve Türkiye aleyhine kampanyalar düzenliyorlar. Bu kampanyalarda çok ciddi iftiralar da söz konusudur. İsrail aşırı sağı Türkiye’yi Batı nezdinde karalayarak zor duruma düşürerek İsrail ile ilişkileri yeniden kurabileceğini ve eski günlere döndürebileceğini sanıyor. Bu büyük bir yanılgıdır. Türkiye aleyhine kampanyalar yaparak Türkiye ile ilişkileri düzeltmek mümkün değildir. O anlamda İsrail-Türkiye ilişkilerine kıymet veren İsraillilerin bir an önce devreye girip bu süreçte daha yapıcı roller oynaması gerekiyor. Çünkü İsrail’in de Türkiye’nin de birbirlerine ihtiyacı vardır.

Sedat Laçiner

http://www.usakgundem.com/haber/58502/sedat-la%C3%A7iner-%E2%80%9C%C4%B0srail%E2%80%99in-de-t%C3%BCrkiye%E2%80%99nin-de-birbirlerine-%C4%B0htiyac%C4%B1-vard%C4%B1r%E2%80%9D-.html

"Biz Yahudiler hep uslu çocuk olduk..."

Biliyorsunuz Mehmet Bekaroğlu, muhafazakâr kesimi lüks ciplere biniyor, şatafatlı hayatlar yaşıyor, çok para harcıyorlar diye eleştirince kıyamet kopmuştu. Ondan sonra "İslami burjuvazi" tartışmaları geldi... Türkiye'de bırakın İslami'sini, burjuvazi var mı yok mu o da tartışılır ya, neyse...

Cici Müslüman tanımlamasını ilk duyduğumda gülümsedim önce...

Sonra hüzünlendim.

Yahudi cemaatinin önde gelen isimlerinden Bensiyon Pinto'nun "Anlatmasam Olmazdı" adlı kitabında kullandığı, "Biz Yahudiler hep uslu çocuk olduk..." cümlesi geldi aklıma.

Benzer bir tanımlamayı Rıfat Bali de kullanmıştı... Kitabının ismini de öyle koymuştu... "Devletin Örnek Yurttaşları."

Balçiçek İlter

http://www.haberturk.com/yazarlar/562084-yoksa-siz-cici-musluman-misiniz

İtilme duygusu insana öyle bir motivasyon veriyor ki onu filmde hissettim

“Ben İzmir’de Kahramanlar’dan gelen bir çocuktum. Yahudi, Laventen kızlarının arasındaydım. Onların arasına giremezdik. Belki kompleksten yanaşamazdım, utangaçlık vardı. O itilme duygusu insana öyle bir motivasyon veriyor ki onu filmde hissettim. Kendime benzettim o çocuğu. İlk kez bu kadar güçlü bir şekilde üniversite öğrencisi olmak istedim. 62 yaşında olduğuma üzüldüm. Bugün öğrenci olsam ihtiraslarım daha büyük olurdu...”

Ertuğrul Özkök

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=1024976&Date=22.10.2010&CategoryID=82

Yahudi meselelerinin had safhada içinde bulunan bir arkadaşım, bir nevi ‘sindirme’nin söz konusu olabileceğini ileri sürdü

İstanbul'daki Musevi cemaatinin birkaç üyesiyle görüşmek isterdim ama mümkün olmadı. Ancak Kapadokya'da bir grup turiste rehberlik yapan bir Yahudi arkeoloğa rastladım ve onunla uzun uzadıya konuşma fırsatım oldu. Ona açıkça bir soru yönelttim: "Yahudi olarak ayrımcılığa uğruyor musun?" Verdiği cevap açık ve netti: "Kesinlikle hayır, ben Türk'üm ve ülke içinde istediğim yere gidebiliyorum, çalışıyorum." Yahudi meselelerinin had safhada içinde bulunan bir arkadaşım, bir nevi "sindirme"nin söz konusu olabileceğini ileri sürdü. Dürüst konuşmam gerekirse o arkeolog için bunun söylenip söylenemeyeceğini bilemiyorum.

Emilio Rigatti

http://www.haberx.com/limes_annecigim_turkler_geliyor_gerceklerin_sinavindaki_kliseler(17,n,10473955,141).aspx

Özgürlük selektif mi?

Kürtler istediklerini elde etmek için kan dökmeye devam ediyor. Aleviler, çaresizlik içinde, mahkeme mahkeme dolaşıyorlar ama çocuklarına, okullarda, ait olmadıkları bir mezhebin zorla öğretilmesini bile engelleyemediler.

Bu da bizi son zamanlarda gene gündeme gelen türban yasağına getiriyor.

Soru şu: Kürtlerin, Alevilerin ve Rum, Ermeni ve Yahudi kökenli insanlarımızın hür olmadığı bir ülkede neden türban hür olsun?

Özgürlük selektif mi? Diğerleri ‘dışlanıyorsa’ ve ‘mahrum bırakılıyorsa’ türbanlılar neden bırakılmasın? Türbanlılarınki bir özgürlük sorunu ise diğerlerininki nedir?

Metin Münir

http://www.milliyet.com.tr/ozgurluk-ve-ikiyuzluluk/metin-munir/ekonomi/yazardetay/20.10.2010/1303757/default.htm

 “Bizim çocuklarımız ya bu korkunç ülkeyi terk edecekler ya cezaevine girecek ya da sokaklarda savaşacaklar.”

İsrail’de malum, hükümet, Yahudi olmayanların vatandaşlığa kabulü için, “İsrail devletinin Yahudi ve demokratik kimliğine bağlılık yemini” etme şartı getiren bir yasa taslağı hazırladı. Yoğun tepkiler üzerine, Başbakan Binyamin Netanyahu dün Yahudilere de bu yemini etme zorunluluğu getirilmesi teklifinde bulundu.

Her halükârda, yasa tasarısı İsrail’in bakanlar kurulunu bölüyor; Başbakan Yardımcısı ve istihbarat örgütlerinden sorumlu bakan Dan Meridor bile tasarıya karşı. İşçi Partisi’nin önde gelenleri, muhalefetteki Kadima ve Knesset’teki Arap vekiller de tepki gösteriyorlar.

Asıl isyan eden ise, İsrail’in “onuru”... Ülkenin yazarları, sanatçıları, akademisyenleri bir haftadır çeşitli protesto eylemleri düzenliyorlar.

Günümüzün en önemli demokrasi teorisyenlerinden, Hebrew Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Yaron Ezrachi, isyanın çıkış noktasını şöyle özetlemiş: “İsrail hızla demokratik bir devlet vizyonunu yitiriyor ve faşist bir devlete dönüşüyor. Bizim çocuklarımız ya bu korkunç ülkeyi terk edecekler ya cezaevine girecek ya da sokaklarda savaşacaklar.”

İsrail’in tanınmış edebiyatçılarından Yoram Kaniuk, kısaca “Başkaldırmak zorundayız” diyor. Haaretz’in köşe yazarı Sefi Rachelevsky, “Biz burada eşit haklar için ve İsrail olduğunu iddia eden devletle özdeşleşmeyi kesinkes reddettiğimiz için mücadele veriyoruz” diye açıklıyor amaçlarını.

Bu isimler ve daha binlercesi, pazar günü Tel Aviv’de, çarşamba gecesi ise Kudüs’te yapılan protesto gösterilerine katıldılar. Göstericilerin büyük bölümü, “Faşizmden Bağımsızlık Bildirgesi” başlığını taşıyan metnin de imzacısı. Daha ilk cümlesinde, “Yurttaşlarının bireysel vicdanının kutsal alanını zorla işgal eden, fikirleri ve inançları, yetkililerin fikirleri ve devletin varsayılan ‘karakter’i ile uyuşmayanları cezalandıran bir devlet, demokrasi olmaktan çıkmıştır artık, faşist bir devlet olmaya başlamıştır” diye ilan eden bir metin bu; imzacılarının “eşitlik ilkesini, yurttaş özgürlüklerini ve barış çabasını ihlal eden bir İsrail’in vatandaşı olmayı reddedecekleri” beyanıyla da bitiyor.

Yasemin Çongar

http://taraf.com.tr/yasemin-congar/makale-israil-in-onuru.htm

Mel bir hahama gitsin bağışlanma dilesin. Tabii önce gerçek, kalpten gelen bir pişmanlığı olması lazım.

Mel Gibson’la babası dünyanın karşısına çıkıp özür dilemeli. Naziler insandan çok aşağı varlıklardı. İnsan hayatına azıcık değer vermediler. Yahudilere hayvanmış gibi davrandılar. Almanların kendi elleriyle çektiği binlerce soykırım fotoğrafı ve videosu var. Sayısız kanıt varken Mel Gibson ile babasında bir sorun var demektir. Eğer Hollywood’a geri gelmek istiyorsa sözlerini geri çekmek zorunda. Hatta yere diz çöküp bağışlanmak için yalvarmalı. Baba-oğul Gibsonlar bir Auschwitz’e gidip baksınlar. Eminim ki gitmezler. Mel bir hahama gitsin bağışlanma dilesin. Tabii önce gerçek, kalpten gelen bir pişmanlığı olması lazım. Mel Gibson Hollywood’un ona bir şans vermesini istiyorsa, gitsin kazandığı milyonlarca dolardan Washington’daki Yahudi Soykırımı Müzesi’ne ya da İsrail’deki Yad Vashem’e bağış yapsın.

Jon Voight

http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/564428-turkiyedeki-gelismeler-beni-endiselendiriyor

Netten okuyun

Batyam sahillerindeki hayalden gerçeğe – Yuda Siliki

http://www.hasturktv.com/hakkimizda/534.htm

Şişhane Yokuşu'ndan vurdum yukarı – Nazlı Eray

http://www.mimarizm.com/KentinTozu/Makale.aspx?id=993&sid=992

Düşmanın da insan olduğunu hatırlamak

http://tr.qantara.de/webcom/show_article.php/_c-674/_nr-491/i.html

Levi: Daha doğru bir ülkeye hepimizin hakkı yok muydu? – Mario Levi

http://www.t24.com.tr/haberdetay/106668.aspx

Peygamber'in Yahudi'deki zırhı! – Abdülhamit Bilici

http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1043883&title=peygamberin-yahudideki-zirhi

Füze Kalkanı bulmacası – Tülin Daloğlu

http://www.hasturktv.com/homepage_articles/74.htm

EYÜP CAN BU YAZIYA ÇOK GÜLECEK

http://www.medyarazzi.com/haber_detay.asp?id=27119

İsrail ve Kongre'deki Demokratlar – Daniel Pipes

http://tr.danielpipes.org/9001/israil-kongredeki-demokratlar

KÜRT YAHUDİLERİ VE BARZANİLER – Salim Meriç

http://odatv.com/n.php?n=d02dc857-2410101200