Majestelerinin izinden…

Köşe Yazısı
20 Ekim 2010 Çarşamba

ALP ALKAŞ


Sezonun en merakla beklenen basketbol oyunu sonunda piyasaya sürüldü. Satışa çıktığı gün aldığım NBA 2K11’in büyük bir çoğunluğu en çok heyecanlandıran özelliği bu sene ilk defa oyuna eklenmiş olan MJ Challenge bölümüydü. Özetle, oyun bizlere tarihin en büyük oyuncularından birinin kariyerini oynama şansı sunuyor.  Saçını kazımadan önce altın kolye ile başladığı kariyerini Delta Center’da soktuğu şampiyonluk şutundan sonra havada tuttuğu koluna kadar oynama şansımız var. (İkinci geri dönüşünü bu müthiş kariyere dahil etmek istemedim.)

Tabi bu müthiş kariyeri oynama şansı elde edebilmek için oyunda MJ Challenge denilen bir bölüm eklenmiş. On maçtan oluşan bir kariyer özeti olarak da bakabiliriz. Jordan’ın kariyerindeki çok özel performanslardan kesitleri oynayarak, Majesteleri’nin performanslarına ulaşmak suretiyle başarınızın ölçüldüğü bir oyun tipi oluşturulmuş. Bu performansları tekrarlarken yaşanılan zorluk bile aslında bu performansların ne kadar özel olduğunu anlamamıza yetebilir.

MJ Challenge’a dahil edilen maçların da çok iyi seçilmiş olduğunu belirtmem gerekir. Bu on hedef arasında şu maçlar var:

1)      The Arrival: Ligdeki ikinci sezonu olan 1986 yılında, playoff serisinin ikinci maçında, Boston Garden’da 63 sayı ile playoff rekoru kıran MJ için Larry Bird bu maçtan sonra ‘O Tanrı’nın Mıchael Jordan kılığına girmiş hali’ dediği maçtı.

2)      69 Points: 1989-90 sezonda Jordan Cleveland’a karşı oynan maçlarda 44 sayı ortalama ile oynuyordu. Bir evvelki sezon Cavs’ı playoff dışına iten Chicago’nun sezon açılışında da 54 sayılık bir performans sergilemişti. Fakat Jordan 69 sayılık performansının en iyi kişisel performansı olduğunu belirtir. Takım arkadaşı Stacey King ise bu maçı ‘Jordan ile beraber 70 sayı attıkları maç’ olarak özetlemişti.

3)  Shooutout: Dönemin en önemli iki skoreri olan Jordan ve Domınique Wilkins arasındaki çekişmeyi yeniden yaşatmak için hazırlanmış bir senaryo. 1990 yılından bir normal sezon mücadelesi fakat oyundaki hedeflere denk gelen gerçek bir mücadele yok maalesef.

4)  Bad Boys: 1989 yılında seriyi 2-1 geriden getirip Jorden Rules savunma düzeniyle kazanan ve Michael Jordan’ın kariyerinin ilk yıllarındaki ‘nemesis’i Pistons’a karşı Jordan’ın 47 sayılık bir performans ile meydan okuduğu maç. O sezon seride Chicago’nun kazandığı tek maç olmasına karşın sonraki sezon Jordan’ın neler yapabileceğini gösterdiği maçtı.

5) 1991 NBA Finals: Jordan’ın kariyerindeki ilk NBA Final maçındaki kötü performansı ve Lakers’ın deplasman galibiyeti, Jordan’ın sonraki maçlar için kendisini motive etmesi için yeterli olacaktı. Bu seri Jordan’ın havada ‘uçarak’ el değiştirip tamamladığı turnike ile hatırlanmakla birlikte Jordan seride 31 sayı ortalama ve %55 şut ortalaması ile oynamıştı.

6) The Shrug: Jordan’ın 1992 Finallerinde ilk yarısında altı tane üç sayılık ile 35 sayı attığı maç. Jordan’ın altıncı üçlükten sonra maçın televizyon yayınında görev alan NBC spikeri Marv Albert’a bakıp “Ben ne yapabilirim. Atıyorum giriyor!” hareketi yapması ise en hatırlanan kare olmuştu.

7) Double Nickel: Babasını bir cinayet dolayısıyla kaybeden Jordan, 1993 yılında çocukluk hayalinden vazgeçtiğini ve artık içinde basketbol oynama isteği kalmadığını belirterek basketbola veda eder. Yaklaşık bir buçuk sene süren ayrılığın sonunda geri döndüğünde sadece “I’m back” demişti.  Geri dönüşünün altıncı maçında en sevdiği sahne olan Madison Square Garden’da Knicks’e 55 sayı atarak pek bir şey kaybetmediğini herkese kanıtlamıştı.

8) Father’s Day Victory: Basketbola verdiği aradan sonra ilk tam sezonunda Jordan takımını tarihin en iyi sezon derecesi olan 72 galibiyete taşımıştı. Doğu Konferansı playoff’larında zorlanmayan Bulls finalde ise Seattle ile karşılaşana kadar sadece bir maç kaybetmişti. 3-0 öne geçtikleri seride sonraki iki maçı kaybeden Bulls, altı maçı Jordan’ın kötü performansına rağmen kazanarak şampiyonluğa ulaştı. Jordan’ın o maçtaki performansı pek hatırlanmayacaktır ama sanırım kimse üç sene önce babasını kaybeden Jordan’ın şampiyonluğu kazandıkları Babalar Günü’nde sahanın ortasına kapanıp ağladığı sahneyi unutmayacaktır.

9) The Flu Game: 1997 Final serisinin beşinci maçında, Chicago ilk iki maçı kazandıktan sonra deplasmanda oynanılan iki maçı kaybetmiş ve momentum’u kaybetmiş bir şekilde Delta Center’a çıkıyordu. Daha kötüsü, bir mide virüsü dolayısıyla Jordan oldukça zor durumdaydı. Pippen bile MJ’in oynayamayacağını düşünürken, kötü bir başlangıca karşın Jordan ikinci çeyrekte on yedi son çeyrekte on beş sayı atarak 38 sayı ile maçın kazanılmasında çok önemli rol oynarken maçın son anlarında kaçırdığı faulün devamında soktuğu üçlükle de skoru belirlemişti.

10) Michael’s Last Dance: İlk paragrafta bahsi geçen şut ile kazanılan maç. Delta Center’da kazanılan altıncı şampiyonluğun kazanıldığı maç. Jordan’ın son 40 saniye içinde önce Karl Malone’un elinden topu çalıp, hücumda ise aslında kariyerinin son şutu olması gereken şutu sokarak son şampiyonluğunu kazandığı maçtı.

Jordan’ın büyüklüğü ve kariyeri sadece bu anlarla bile değerini belli ediyor. NBA 2K11 ise bize bu anları yeniden yaşama şansı veriyor. Bütün bu maçları tamamladığımız zaman ise Jordan ile bütün bir kariyer oynama ve kendi anlarınızı yaratma hakkımız oluyor.  Oyunu alan kimsenin zaten tek başınayken başka bir oyun modu deneyeceğini bile sanmıyorum. İyi eğlenceler…