Yok Böyle Dans

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
16 Şubat 2011 Çarşamba

Son zamanlarda Nişantaşı ve çevresinde belli noktalarda konuşlanmış akordeon çalan göçmenlere rastlar oldum. Aralarında yanı başında pusetin içinde duran bebeğiyle müzik yapan genç bir kadın vardı. Şeffaf plastik bir kılıfla korumaya alınmış çocuğa baktım. Üstündekiler eskiceydi belki ama tertemizdi. Anne, kaldırıma bir karton bardak bırakmış, gelen geçen içine bozukluklar bırakıyordu. Bildik melodiler caddeye yayılıyordu. Kendimi bildim bileli dilenciye para vermem. Ama bu insanlar farklı bir kategorideydi. Bana göre bir sanat icra ediyorlardı; havadan kazanmıyorlardı. Daha ilerde başka akordeonculara rastlayacağımı biliyordum. Ama kadın dayanışması örneği genç anneye destek vermeyi yeğledim. Ve önünde duran kağıt bardağa biraz da ben katkıda bulundum.

Aynı aileden miydiler, bilemiyorum. Ofisimizin bulunduğu Atiye Sokak’ta güneşli havadan umut bulan bir akordeoncu daha vardı. Nağmeleri üst katlara kadar ulaşıyordu. Nedense akordeon bende her zaman mutluluk duygusu yaratmıştır. Biz bu müzik sesine alışmışken, birden bire sokakta hummalı bir faaliyet başladı. Ne olduğumuzu anlamadan kaldırımlar yıkıldı, parke taşları kazıldı. Yoldan müzik yerine bizi pencerelerimizi kapatmaya mecbur eden kazma kürek ve grayderin gürültüsü yankılandı. Atiye Sokak kendine özgü mekanları ve yaşayanları olan bir yerleşim yeridir. Şimdilerde sokağın Nişantaşı’nı yapılandırma çalışmaları kapsamında trafiğe kapatılacağı söyleniyor. Bunun kime ne yarar sağlayacağını anlamış değilim. Tek bildiğim bu aralar sokakta parmak ucunda çok dikkatli yürümek zorunda olduğumuzdur. Popüler lisanda Atiye Sokak ‘yıkılıyooo’ demek isterdim, ancak Atiye Sokak şimdilik ‘yıkılıyor’.

***

Bir zamanlar televizyonda yayınlanan ‘Kim 500 Milyar İster’ adlı programın sıkı bir izleyicisiydim. Başka da yarışma programı izlemedim doğrusu. Ta ki, geçen Pazar evde spor programları arasında zapping yaparken, Show TV’de Acun Ilıcalı’yı ekranda görene dek. ‘Aman ,durun izleyelim’ dedim. ‘Yok Böyle Dans’ adlı programın yarışmacılardan Defne Joy Foster’ın genç yaşta ölümü nedeniyle yazılı ve görsel basından öğrenmiştim. Pazar akşamı yarışmanın final gecesiydi. Önce Defne’nin klibi gösterildi. İnsanın inanası gelmiyor. Bu denli yaşam dolu, enerjik, içten gülmesini bilen bir genç kadının artık var olmadığına inanmak gerçekten zor. O gece bütün danslar Defne Joy’un anısına yapıldı. Birinciliği kazanan Azra Akın-Nikolay Manalov çifti, daha önce anlaştıkları üzere aldıkları ödülü Defne’nin küçük oğluna verdiler.

Ölümü sorgulamıyorum. Yine de kim olursa olsun gençlerin gidişine üzülüyorum.