Duman Var, Yangın Nerede?

Köşe Yazısı
2 Şubat 2011 Çarşamba

Jose V.ÇİPRUT


Güneylerden sızanların ruhunu değiştirmekte olduğu Avrupa Birliği’nde yükselen dumanlar yangınların menşe’ini gizlediğinden ahalî yangın olan yere itfaiye göndereceğine kokudan, külden şikâyet ededurur. Örneğin, dahili siyasetin İtalya’da yarattığı huzursuzluğu tıknaz başbakanlarının omuzlarına topyekûn yükleyemediklerinden onu başka sebeple yerinden söküp atmaya uğraşanlar tuhaf değil midir ki (Hüsnü Mübarek’in “paslanmazlığı”, Muhammed VI’nın “görülmezliği”, Albay Muammer Kadafî’nin “sarışın bakıcıları” dedikoduları dışında) komşu Kuzey Afrika devletlerinin iç politikasına pek vakit ayırmazlar. Cezayir’de ve bilhassa Tunus’ta yer alan nümayişlere İtalya çok önem verdi denilemez. Mısır olaylarıysa tüm Avrupayı şaşırttı. Halbuki, örneğin, İtalya’da yaşayan 432.000 Faslı, 104.000 Tunuslu, 82.000 Mısırlı, 25.000’i aşkın Cezayirli ve 2.000’e yaklaşık Libyalı’nın kulağı devamlı toprağa yapışıktır: bunlar memleketlerinde olanı biteni bilirler, ona göre hareket ederler.

Vatandaşın ortalama yaşı, 11 milyon nüfuslu Tunus’da 29; 35 milyon nüfuslu Cezayir’de 27; 32 milyon nüfuslu Fas’ta 26; 6-7 milyon nüfuslu Libya’da ve 80 milyon nüfuslu Mısır’da ise 24’tür. “Kişi başına” düştüğü hesap edilen Gayrisafî Yurdiçi Hasılâ, Amerikan dolarının çok düşük değerli olduğu bugünlerde Tunus’ta USD 9.100; Cezayir’de USD 6.900; Fas’ta USD 4.600; Libya’da USD 13.600; Mısır’da USD 6.100’dır. Buna karşılık, Yıllık Nüfus Artışı (YNA) %0,97 olan Tunus’ta, İşsizlik (İ) %13,3, Fakirlik Sınırı Altındaki Nüfus (FSAN) %4’e yaklaşık; YNA’ı %1,1 olan Cezayir’de İ %10,2 ve FSAN tahminî %23; YNA’ı %1 olan Fas’ta İ % 9,1, FSAN tahminî %15; YNA’ı %2,1 olan Libya’da İ tahminî % 30, FSAN % 7,4 ve YNA’ı %2 olan Mısır’da ise İ %9, FSAN tahminî %20’dir. Yani, ne Libya’nın yeraltı zenginliği ne de Mısır’ın yerüstü pazı gücü genç vatandaşa mutlu bir istikbal vaad edebilir durumdadır. Hükümetleri ise bu açıdan daha da aciz görünmektedirler. Mutsuz bırakılmış nice genç, Tanrı’ya değil de kime dönecektir. Nedir ki masumca Gök’e bakmanın bugünler insan hayatıyla ödenmesi beklenilen lüzumsuzca aşırı bir siyasî maliyet fiatı olmaktadır. Umutsuz gençliğin almağa mecbur bırakıldığı karar çoğu zaman siyah-beyazdır: göçecek yerde sokakta “gebermek” mi, Cihad adına nefret ede ede “yüksek mânâlı bir gaye için” fedakârca can “vermek” mi? Açık konuşalım, siz ve ben öyle durumda, başka şık düşünebilecek halde bulabilir miydik kendimizi. Görünen dumanın çok uzağında kendilerini harcayan zavallıları “Tanrı adına” kurban etmekten üşenmeyen “dinci” kuvvetlerin tutuşdurduğu yangınların kül ve kokularından şikâyet etmektense,  bu yangınların Allah’sız kundakçılarını bulmak, insanlık adına--Tanrı emriyle--cürüm âletlerini ellerinden almak ve ne kendi hayatlarına önem ne başkalarınınkine değer verebilecek bir ruh haleti içine düşürdükleri serdengeçtilerin aslâ kabul edilmez şekilde heba edilmesine kat’î bir son vermek, gençlere yeni ufuklar açmak, taze umutlar verebilmek elzem ve acildir derim. Ama bunu başaracak olanlar yabancılar değil, halk içinden, halk için, halkça yönetilen devletin--mülkü değil-- bedeni olan demokrasisinin vatandaşlık ahlâkıyla düşünecek, aralarında varolması mümkün din ve dinar farklarına rağmen birbirleri için bir dayanışıklık hissi sağlamayı becermek azmini eşitçe gösterebilecek, oyverenleriyle devlet işlerinde dinle siyaseti ayrı tutmanın gerekçemelerini, tecrübelerine binaen, sezip öğrenebilmiş aydın yerli yöneticileridir.

Fırsat bulmuşken, 1923’te kurulmuş, bugün halkının %99,8’i Müslüman olan Türkiye Cumhuriyeti ile 1948’de kurulmuş ve bugün halkının %24,5’i Musevî dininden olmayan İsrail Yahudî demokrasisi için yukarıdaki göstergelere tekabül eden rakamları karşılaştıralım: 2010 yılında--tahminî ortalama yaş, nüfusu 77,8 milyon olan Türkiye’de 28,1; nüfusu 7,3 milyon olan İsrail’de 29,3; nüfusun yıllık ortanca artışı Türkiye’de %1,27; İsrail’de %1,6; kentleşmiş nüfus (yılda %1,9 kentleşme hızıyla) Türkiye’de  %70, (yılda %1,7 kentleşme hızıyla) İsrail’de %92; kişi başına Gayrisafî Yurdiçi Hasılâ, Türkiye’de USD 12.300; İsrail’de USD 29.500; işsizlik, Türkiye’de %12,4; İsrail’de %6,4; fakirlik sınırı altındaki nüfus, Türkiye’de tahminî %17-20; İsrail’de (USD 7.30 günlük asgarî gelirden aşağı) %23,6 idi. Gerek kendi istikballeri için, gerekse Yakın Şark’taki memleketlerin gelişebilmesine örnek olabilecekleri için, Kuzey Afrika’ya kıyasla, Türkiye’nin ve İsrail’in takip ettikleri demokratik prensip ve yönetim rejimlerinde çok daha hayır vardır derim.