“Sahnede bir olabiliyorsak, bunu bu toprağın üzerinde de başarabiliriz”

Ünlü müzisyen Demir Demirkan’ın dinlerarası kardeşlik, hoşgörü ve barış mesajları vermek amacıyla gerçekleştirdiği ‘BİRİZ’ projesi, Kasım ayında dinleyicilerle buluştu

Aylin YENGİN Yaşam
22 Aralık 2010 Çarşamba

Çok şaşırmıştım Demir Demirkan’ın ‘BİRİZ’ adını verdiği projesini ilk duyduğumda. Rock’çı kimliğiyle tanıdığımız bu değerli (ve de çok yakışıklı) kompozitör, prodüktör ve yorumcunun tamamen çizgisi dışında bir projeye imza atması bana ilginç gelmişti. ‘BİRİZ’ projesi din, ırk ve mezhep savaşlarının süregeldiği günümüzde, dinlerarası kardeşliği ve hoşgörüyü dünyaya yansıtmak ve tüm dünyaya barış mesajı vermek üzere hazırlandı. 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında ilk kez 6 Kasım Cumartesi akşamı sahnelenen bu özel projeyle ilgili olarak, Demir Demirkan ile görüşme fırsatı buldum.

“Sahnede bir olabiliyorsak, bunu bu toprağın üzerinde de başarabiliriz” felsefesiyle başlattığınız ‘BİRİZ’ projenizden söz etmek istiyorum. Böyle bir proje nereden aklınıza geldi?

Proje, zaman içinde şekillendi. İlkbaharda tasarlamaya başladığımda, Antakya Medeniyetler Korosu, Türkiye’den birkaç solist ve yabancı solistler olacaktı. Daha sonra yorumcuların birlikteliğinin toplamda bir şey ifade etmediğine karar verdim ve proje son haline kavuştu. Aynur Doğan ve Ayşenur Kolivar’ın varlığı bütünleşme fikrini daha iyi yansıttı. Projenin taban fikri olan ‘bütünleşme’ oldukça uzun süredir üzerinde çalıştığım bir konu.

Bu süreçte ne tür bir araştırma yaptınız? Kimlerden destek aldınız?

Antakya Medeniyetler Korosu’nun repertuarı üzerinden bir araştırma yaptım. Antakya’ya daha önce birkaç kez gitmiştim zaten. Bu anlatmaya çalıştığım ‘bütünleşme’ bu şehrin doğal yaşantısı. Ardından da Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık ile repertuar ve yorumcular üzerine konuştuk. Onun aracılıyla Aynur ve Ayşenur’a ulaştım. Daha sonra solistler ile repertuar arayışına girdik. Sahne tasarımı da ayrı bir konuydu, bunun için de konser öncesinde iki aylık bir çalışma yaptık. FYM’den Yavuz Özdel bu konuda bize yardımcı oldu. Sahne üzerinde 59 kişi var; sürekli olarak sahneye giriş çıkış oluyor, bunu bir sisteme oturtmak ve görsellikle tamamlamak gerekiyordu. Bu da ayrı bir çalışmaydı!

Medeniyetler Korosu hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?

Medeniyetler Korosu dinleri, üç kadın da etnik bütünleşmeyi temsil ediyor. Antakya Medeniyetler Korosu üç semavi dinde ve lisanda ilahiler ve türküler söylüyor; bunu da din ve lisan gözetmeden bütün koro yapıyor. Yani, bir Katolik ilahisini Museviler de, Sünniler de söylüyor. Zaten bu, dünyaya başlı başına bir mesaj. Koroda profesyonel din adamları ve kadınları, ayrıca Antakya halkından şarkıcılar var. Üstelik çoğu profesyonel müzisyen değil. Bu koronun varlığı ve işlevi insanlık için ciddi anlamda önemli.

Kendileriyle daha önceden bir yakınlaşmanız olmuş muydu?

Daha önce üç kez konserlerine gitmiştim ve şef ve koro müdürü ile tanışmıştım.

Şarkılar hangi dillerde söyleniyor? Proje için bestelediğiniz özel parçalar var mı?

Türkiye’deki etnik çok sesliliği ise Anadolu’da yaşayan ülkemizin halkını oluşturan üç büyük nüfusu temsilen üç kadın var sahnede. Sertab Erener, Aynur Doğan ve Ayşenur Kolivar. Sahnede Türkçe, Kürtçe, Lazca ve Hemşince şarkılar seslendirdiler.

Güvenlik konusunda herhangi bir endişeniz oldu mu?

Normal seviyenin üzerinde olmadı. Yani her organizasyonda olması gerektiği kadar güvenlik sağlandı. Konserin siyası bir mesajı yok. Siyaset bilinçli olarak ilgilenmek istemediğim, hatta sevmediğim bir alan. Müzik aracılığıyla verilen siyasi mesajların da müziği araç olarak kullandıklarını düşünüyorum. ‘BİRİZ’ tüm insanlığa bir armağandır. ‘Bütünleşme’ tarafsızdır. Projemiz bir taraf adına yapılmadı veya bir taraf fikrini/hissini taşımıyor. Aksine tarafsız ve bütün olduğunuzda hissettiğiniz duyguyu yaşatıyor size konser boyunca. Farklı köklerimiz olsa da aynı gökyüzüne ulaşıyoruz. Anlatabilmişimdir umarım...

6 Kasım’da, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın da katıldığı ilk gösteriminiz yapıldı, nasıl tepkiler aldınız?

Tek konserle kalmaması gerektiğini ve projenin Türkiye’yi ve dünyayı dolaşması gerektiğini düşünüyor birçok kişi. Gelemeyenler tekrarlanmasını istiyorlar. Eminim gelenlerden de tekrar izlemek isteyenler olacak.

Projeyi yurtdışına da taşımayı düşünüyor musunuz?

Evet, böyle bir düşüncemiz var. ‘BİRİZ’ ve bütünleşme sadece Türkiye’ye ait bir süreç değil. Bu dünya üzerinde daha uzun yüzyıllar yaşamak istiyorsak, bunu ancak bu duyguyu yaşatarak yapabiliriz. Dikkat edin bu “fikri yaşatarak” demiyorum, “bu duyguyu yaşatarak” diyorum. Fikirler ve idealler dünyayı böler ve geçtiğimiz yüzyıllarda gördüğümüz gibi çatışmaya sebep olur. ‘Duygu’ ise birleştiricidir. Bütün olma duygusu, farklılıklarımızı gözetip zihnimizde oluşturduğumuz ideallerimizin öncesinde ve sonrasında zaten mevcuttur.

Türkiye’nin azınlıklara karşı genel politikası hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Politika ve politik konular hakkında bir şey söylemek istemiyorum.

Sizce dünyada var olan bu din, ırk, mezhep savaşlarını ne şekilde son bulacak?

Karar vereceğiz. Yaşmaya, hissetmeye karar vereceğiz. Tamamen sorumluluğu alacağız ve bunu tek tek, birey birey yapacağız; halklar, bayraklar, semboller olarak değil. Her birey takipçisi olduğunun veya doğuştan mecburen ait olduğunun sadece kendisine ait olduğunu kendi gözleriyle görecek. Çatışma kafamızın içindedir. Zihinde sulh olmadan toprak üzerindeki çatışma bitmez. Her birey bu huzuru önce kendi içinde bütünleyecek daha sonra da çevresinde. Farklılıklarımız yaşamın tadı olacak acısı değil... Ve bu olacak. Ya da bu dünya üzerinde biz olmayacağız.

Çok teşekkürler…

“Kör gözlerimle tanıdığım,

Sen dediğim, o dediğim…

Kendimi bölüp, öteki ettiğim

Bizdensin gel, onlar başka… Gel bizdensin sen, onlar ayrı, sen ayrı… diye fısıldayan.

Biziz aslolan, aslolan biziz, gerisi ziyan.

Aslolan biziz….

Işık, gerçeği göster bebek gözlerime

Aslolan biziz, yalan…

BİRİZ, asıl olan…

Sahnede bir olabiliyorsak, bunu bu toprağın üzerinde de başarabiliriz.”

Demir Demirkan kimdir?

1992’den beri tanınmış rock ve heavy metal gruplarında müzik yapan Demir Demirkan Los Angeles’te Scott Henderson, Frank Gambale, Paul Hanson gibi isimler ile de çalıştı. Yaptığı çalışmalar arasında reklam/TV jingle’ları, dizi ve film müzikleri bulunmakta, solo albümlerinin yanı sıra Şebnem Ferah, Sertap Erener ve daha birçok ünlü ismin prodüktörlüğünü de yapmakta. Demirkan’ın bestelediği ‘Every Way That I Can’ parçası 2003 yılında Türkiye’ye Eurovision Yarışmasında birincilik kazandırdı ve dünya marketlerinde 400.000 adet single satışı yaptı.