RON HAVİV ile haber fotografçılığı

Photo World Fotoğraf Merkezi VIIAjansı'nın kurucu üyelerinden,Amerikalı haber fotağrafçısı Ron Haviv'in karma sergisine ev sahipliği yapıyor. Ron Haviv'in farklı kurum ve kuruluşlar için dünyanın farklı yerlerinde çekmiş olduğu fotoğraflardan oluşan karma sergisi 25 Temmuz tarihine kadar gezilebilecek

Rubi ASA
7 Temmuz 2010 Çarşamba

New York’ta yaşayan ve fotoğraflarıyla uluslararası birçok ödül kazanan ‘haber fotoğrafçısı’ Ron Haviv’in dünyanın birçok yerinden çektiği fotoğrafları, World Press Photo Pictures of the Year, Overseas Press Club ve Leica Camera’dan ödüller alıp Louvre Müzesi başta olmak üzere farklı müzelerde ve galerilerde, Birleşmiş Milletler Dış İlişkiler Konseyi’nde sergilendi.

Kitap haline gelen çalışmalarının başında ‘Blood and Honey: A Balkan War Journal’ ve ‘Afghanistan: On the Road to Kabul’ geliyor. Ron Haviv, The Charlie Rose Show, NPR, Good Morning America, ABC World News Tonight, CNN ve MSNBC gibi kanal ve programlarda bugüne kadar yaşamış olduklarını fotoğrafları ve belgesel çalışmaları eşliğinde sundu. 2001 yılında kurulan VII Fotoğraf Ajansı’nın yedi kurucu üyesinden biri olan Haviv, Alexandra Boulat, Gary Knight, Antonin Kratochvil, Christopher Morris, James Nachtwey ve John Stanmeyer ile birlikte ajans faliyetlerini sürdürüyor.

Henri Cartier Bresson ‘Güzeli Yaratmak’ için şöyle demektedir;

“Güzeli farklı sanat dallarında değişik görünümler altında buluyoruz. Her sanat dalı güzeli kendi olanaklarına, kendi yöntemlerine, kendi teknik olasılıklarına göre belirlemekte ya da biçimlemektedir. Her sanat güzeli oluştururken farklı biçimler ve malzemeler kullanır, kimi tahtayı yontar, kimi boyaları karıştırır, kimi sözlerle, sözcüklerle oynar, kimi de fotoğraf çeker.”

Peki, çekilen her fotoğraf karesi bu anlayışı yansıtmalı ya da yansıtmak zorunda mıdır?

Bence “hayır”dır bunun yanıtı; çünkü fotoğrafın, salt güzeli aramak, onu bulmak ve yansıtmak gibi bir misyonu yoktur. Diğer sanat dalları gibi estetiğin kurallarına biçim, öz ve form arayışına bağlı hareket eder ama fotoğrafın yaşamın belleği olduğu unutulmadan yapılan bir  sanat  olduğu da göz ardı edilmez.

Fotoğraf anı yaşamın bir daha yenilenemeyecek anlarını dondurmak, onu sonsuzlaştırmak ve gelecek nesillere bu yaşanmışlığın salt gerçeğini yansıtmak amacı taşır.

Bunların her biri bir olayı yeniden yaşatan, sisli yanı sıra aydınlık, mutlu bazen de hüzünlü anların, yan yana veya sonsuzluktaki bileşkesini oluştururlar. Tümünün bir arada olması kuşkusuz çok güçtür, oysa yaşamın ve bireysel özgürlüğün vazgeçilmez güzelliğini sağlayan, anlatımıdır.

Fotoğrafın,  yaşamı bu gözle algılayabilecek aydınlık bilinçlere sunduğu armağanı ise  evrensel bir gerçekçilik arayışı ve yaşam sevincidir.

Fotoğraf sanatının anlatım alanını değerlendirdiğimizde olanaklarının çok  geniş olduğunu görürüz. Perspektifle, ışıkla, kompozisyonla, objektifle, açılarla, fotoğrafçının vermek istediği anlamda bunlar başta ilke olarak karşımıza çıkar. Aklın, gözün, yüreğin birleştiği andır fotoğraf. Her iletinin ileten için bir anlamı vardır. Bir film, yönetmenin anlatmak istediklerini, bir resim, ressamın bakış açısının, bir şiir ozanın duygu ve düşüncelerinin anlamını taşır; bir fotoğraf da fotoğrafçının bakış açısının ve düşüncelerinin anlamını taşır.

 Fotoğrafçı yaşamın anlamını kavramak ve belgeledikleriyle dünyayı anlamlı kılmak ister.

Dünyanın her yerinde anlaşılan tek ortak ‘dil’ olan fotoğraf bütün uluslar ve kültürleri bir araya getirerek insanlık ailesini birbirine bağlar. Siyasal etkilerden bağımsız kaldığında insanların özgür olduğu yerlerde yaşamı ve olayları doğrulukla yansıtır. Başkalarının umutlarını ve umutsuzlukların paylaşılmasına izin verir, siyasi ve toplumsal duruma aydınlık getirir. Ezilmişliğin ,sömürünün ya da vahşetin, insanoğlunun, insanlığın ve insanlık dışılığın sessiz görgü tanığı olur ve gerçeği arama çabasıyla ulaştığı anları tekrar insanlara yansıtır.

Bu misyon özellikle ‘photo journalism’ de yani ‘haber fotografçılığı’nda çok önemli bir yer tutar.

Haberin temel özelliği tarihe tanıklık etmesidir.

Haber fotoğrafları aslında insanlık tarihini belgelemektedir. Howard Chapnick haber fotoğraflarının en üstün antropolojik ve tarihi belgeler olduğuna dikkat çekerek, “Fotoğraf haberciliğine (photo journalism) önem vermemek, tarihe önem vermemektir” demiştir. Haber fotoğrafları tarihin görsel parçalarıdır. Çünkü gerçekleşen her önemli olayda, öncesinde, olay sırasında ya da sonrasında mutlaka fotoğraflar çekilmektedir. Bu fotoğrafların arşivlenerek bir araya getirilmesi, tarihin görsel olarak yazılması anlamına gelmektedir. Nitekim, Time-Life gibi fotoğrafa önem veren basın kuruluşlarının, arşivlerinden derleyerek yayınladıkları Eyewitness-150 Years of Photojournalism (Görgü Tanığı- Fotoğraf Haberciliğinin 150 Yılı) gibi kitaplara bakıldığında, ele alınan süreç içinde insanlığın yaşadığı bütün önemli olaylar fotoğraflar aracılığıyla gözler önüne serilmektedir.

Sanat fotoğrafı ile haber fotoğrafı birçok yönde farklılıklar göstermektedir. Sanat fotoğrafının temelinde, fotoğrafçının kendi iç dünyasını fotoğrafına yansıtması beklenmektedir. Oysa haber fotoğrafında, yaşanılan gerçeklik fotoğrafa yansımaktadır, ya da yansımalıdır.

Fakat salt gerçeği yansıtmak için fotoğrafçının tamamıyla objektif kalması gerekmez mi? Kendi dogma ve sınırlarından kurtulmak, ön yargılarının yönlendirmesini yok saymak etik ütopyaya bağlı kalmak başarılabilir mi?

Tamamıyla tarafsız olmak, insan öğesinin karar verme sürecinde yer aldığı bir anlatımda mümkün değildir. Çünkü, her fotoğrafta karar verilmesi gereken, bakış açısı, kadraj, görsel düzenleme ve çekim anı gibi seçimler söz konusudur. Verilen her karar, tarafsızlıktan bir adım uzaklaşmak anlamındadır. Fotoğrafçı bu kararları kendi düşünce ve birikimi doğrultusunda vermektedir. Bu anlamda tarafsızlığı ve dürüstlüğü sağlayan tek öğe, fotoğrafçı, editör ve yayın organının bu etiğe olan yaklaşımlarıdır. Gerçek, fotoğrafta saptırılabilir de, doğru da aktarılabilir.

Ancak unutulmaması gereken alınan her kararın fotoğrafın inanılırlığının zedelenmesine de ön ayak olabileceğidir. Basit bir öge, saptırılan gerçeğin sorumluluğunu nesillere taşıyabilir.

Ron Haviv gerçeğin sorumluluğunu, aklının aydınlığı ve yüreğindeki cesaretle yüklenebilen bir haber fotoğrafçısıdır.

Bosna’dan Darfur’a, Afganistan’dan Gazze’ye, Kongo’ya, birçok iç savaşlara, bombalamalara, çatışmalara, bunların dışında çevre felaketlerine, Haiti depremine, tsunamilere, Meksika Körfezi petrol kirliliğine… Birçok yerde onu ve objektifini görür güvenirsiniz.

Kendi sözleriyle mesleğini şöyle anlatır Ron:

“Her fotoğraf kendi öyküsünü saklar. Ama bir tek fotoğraftan yüzlerce öykü yaratabiliriz. Bu da fotoğrafçının elindedir. Bunu yapmak hem kolay hem çok zordur. Fotoğraf ile nesnel bir ilişki kurulabilir ve bir nesne olarak fotoğraf ve karşısında onu görüp değerlendiren bir özne olabilirsiniz. Bu yüzden bireysel iç dünyanızdan başlayan evrensel bir sorumluluğu fotoğrafınıza yüklersiniz.”

İnternetin ve sosyal paylaşım ağlarının bu kadar yoğun kullanıldığı bir dünyada bir haberi bir tek kare ile anlamak; örneğin, 11 Eylül’de kulelere çarpmak üzere olan uçağın fotografı, olayların ve dünya konjonktürünün ne şekilde değişebileceğinin simgesel bir anlatımıdır.

Henri Cartier-Bresson’un dediği gibi: “Fotoğraf çekmek birisinin beynini, yüreğini ve gözünü objektifin eksenine dizmesidir.”

* Bahariye Caddesi Kuzu Kestane Sok. No: 16 Kadıköy

Tel: 0216 418 19 76 

www.photoworldfotografmerkezi.com