Herkesin anlatacak bir öyküsü vardır/ Sanatla geçen 60 yıl… HABİB GEREZ -2

Ester YANNİER Toplum
16 Haziran 2010 Çarşamba

Bu vesileyle geçtiğimiz hafta sonu düzenlediği davet ile yeni yaşını kutlayan Habib Gerez’e sanatla dolu yıllar dilerim…

  Anılarımdan..

1972 yılında, yurtdışında ilk sergimi açmak üzere İtalya’ya gitmiştim. İtalya’da, ressam olan bir dostun evinde kalmaktaydım. Asiago, kentindeki Galerria Stella’da açacağım sergi davetiyelerimin bir bölümü, sanatseverlere postalanmıştı. Bir bölümünü de, ressam dostumla birlikte elden dağıtıyorduk.

Arkadaşımın dostlarına dağıttığım davetiyelerin yanı sıra çarşı pazardaki esnafa da veriyordum.

Bu arada şunu söyleyeyim ki, 1972 yılında İstanbul’da bulunan galeri sayısı bir elin parmakları kadar azdı; İtalya’da ise o tarihteki galeri sayısı beş binin üzerindeydi.

Galeri Stella’daki sergi kokteyline gelmiş olan davetlilerin hemen hemen tümü giyimlerine çok önem vermişlerdi. Bayanlar şık kostümleri, uzun elbiseleri ile dikkati üzerlerine çekmekte idiler. Erkekler de günün modasına uyarak renkli kocaman papyon kravatları, koyu renk elbiseleri ile eşlerine refakat etmekteydiler. Bir ara beylerden biri koluma girerek, sanatımla ilgil iltifatlarda bulundu. Uzun boylu saçı dökülmüş olan kırmızı papyonlu gömlek yakası kolalı olan bu kişinin bir devlet büyüğü veya oranın belediye başkanı olabileceğini düşünmüştüm.

Tablolarımı ve sanatımı çok beğendiğini bildiren ve koluma girmiş olan çok samimi davranan bu kişi kimdi? Bu konuda bir karara varmam pek zordu.

Kendisinden ayrıldıktan sonra orada bulunan ve evlerinde misafir olarak kaldığım ressam dostumla eşinin yanına gittim ve durumu kendilerine bildirdim. Onlar bana bu kişinin birkaç gün önce dükkânına giderek davetiye vermiş olduğumuz balıkçı olduğunu söylediler. Dükkânda gördüğüm mor önlüklü tahta ayakkabılı elinde bıçağı ile balık doğrayan bu kişinin kokteylde bulunan kişi olabileceğini doğrusu hiç düşünmemiştim. Sonraları da bu kişinin tanınmış bir tablo koleksiyoncusu olduğunu da öğrendiğimde büsbütün hayretler içinde kalmıştım.

  Yurt dışı müzelerde eserler…

Yıllar önce Rusya’dan kaçan bir ressam İstanbul’a gelmişti. Bir tanıdığım bizi tanıştırmak üzere davet etti. Tanıştık… Resimlerimi gördü çok beğendi. Bir tanesini hediye edeyim dedim. Ancak yaşadığı Paris’te müzeye hediye etmek üzere kabul etti. Müzelere girişim böyle oldu. 

Fransa’da Arsonval Müzesi ile Troyes Güzel Sanatlar müzesinde, Belçika’da Herstal Müzesi’nde, ABD’de Judah Manges, İsrail’de Jewish Art ile Ben Ari Müzelerinde, Türkiye’de ise Selçuk Yaşar ve Edirne Sanat Müzelerinde eserim var.

  Yabancı dillere merak…

Birkaç yabancı dil biliyorum. Birkaç yıl önce de Rusça öğrenmeye başladım.

1 0 yıldır takvim çıkartıyor ve sevdiklerime hediye ediyorum.

  Arşivim

Çok ciddi bir arşivim var…

1999’da olduğum mekânı satın aldım. Restore ettim. 2000 yılında 50. Sanat yılımı burada dostlarımla kutladım. Konuklara yarım saatlik bir konuşma yapmamı isterseniz onu hemen yapabilirim ancak, hepsini 5 dakikada söylememi isterseniz onu beş gün düşünmem gerekir dedim. 

Sanatla para kazanmak

Genelde piyasa için çalışan ressamların yanı sıra sanat için çalışan ressamlar da var. Hemen satmak isteniyorsa, İstanbul manzaraları veya değişik konularda yaparsın ve bunları çoğaltırsın piyasada uygun fiyata hemen alıcı bulur. Bunlar da güzel çalışmalardır.

Kimileri ise sadece para kazanmak için yapmıyor, gerçek sanat yoluna gidiyor. Bu kişiler de ailesini geçindirmek zorundalar. Piyasaya çalışan ressamlar içinde çok kaliteli tablolar yapanlar da var. Fakat para kazanabilmek için bu tarz yapmak sorunda kalıyorlar.

Gerçek sanatla ilgilenenlerin sırf resimle geçinmeleri mümkün değil. Ya akademide ya okulda hocadır, yani yan işleri vardır ya da ailesinden bir mal varlığı vardır. Yalnız Türkiye’de değil tüm dünyada bu böyle… Fikret Mualla gibi ünlü Türk ressamlarına arka çıkanlar vardı.

Kısaca sanat için resim yapanlar para kazanamaz. Ancak 50-60 sene sanatını yaptıktan sonra isim olacak… Esas para kazanması da öldükten sonra oluyor. O da öldükten hemen sonra eserlerin fiyatları iki katına çıkıyor. Aradan yirmi – otuz sene geçinde – neye bağlı olduğunu bilinmiyor- raici 50 katına yükselebiliyor.  

Benim de birçok sanatçı gibi yan gelirlerim de var…

Yazının ilk bölümü için tıklayınız:

https://www.salom.com.tr/news/detail/15578-Herkesin-anlatacak-bir-oykusu-vardir--Sanatla-gecen-60-yil.aspx