Aptal aptal sorular

Taşıdığı Milka adının uyduruk olduğunu sanan takı tasarımcısı genç hanıma, isminin Tevrat’ta yer alan (biblik) bir isim olduğunu ve Milka çikolatasının marka değerinden daha büyük bir değer taşıdığını söylemek gerekir mi acaba?

Estreya Seval VALİ Köşe Yazısı
20 Mayıs 2010 Perşembe

Notre Dame de Sion’da rahibeler “Saçınızı değil, kafanızın içini süsleyin” lâfını o kadar sık tekrarlardı, ben de bunu o kadar ciddiye alarak birbiri ile o kadar alâkasız kitap ve dergiler okudum (ve ayrıca da belleğimde depoladım) ki, kafamın içini, yeniden moda olan tabirle ‘kitch’ etmiş olmama şaşmamak gerekir. O bakımdan, aklıma takılan şu soruları aptal bulduğunuz takdirde, peşin özürlerimi kabul ediniz lütfen.

Sorularım ne kronolojik, ne de önem sırası izliyor; bunu da belirtmiş olayım.

• Solcu olmak, dindar olmaya engel midir? Haftalık işe ara verme kavramını oluşturan; işverenin, çalışanın parasını o gece cebinde tutmamasını; tarlanın bir köşesinin hasat edilmeyip yoksullara ayrılmasını; yere düşen tahıl saplarının toplanmayıp yine yoksullara bırakılmasını; her yedi yılda bir kölelerin azat edilmesini; tarlaların dinlendirilmesini; borçların silinmesini emreden; kişinin kardeşinden faiz almasını yasaklayan Tora, sosyalist bir sistemin kurucusu değil midir? Azat edilmek istemeyen bir kölenin, sorumluluk almak istemeyen kişi olarak damgalanmak üzere kulak memesinin delinmesini de emretmesi, komünizmin getireceği ‘sallabaşını al maaşını’ zihniyetini reddettiğini göstermez mi? 

• Solcu geçinen kaç kişi el kapısında çalışır? İşkembeden konuşmadığımı kanıtlamam gerekiyorsa, şunu açıklayabilirim: Tazecik on dokuz yaşımdan taa kırk bir yaşıma kadar hiç aralıksız, kimyasal madde kokuları ve tekstil dumanları içinde, çoğu zaman genzim ve gözlerim yanarak, aynı fabrikada çalıştım. Emeğin ne olduğunu ve emeğin karşılığını alamamanın ne olduğunu iyi bildiğimi söyleme hakkım var sanırım.

• Aynı işyerinde çalıştığım yirmi iki yılın, İbrani alfabesinin yirmi iki harfi ile bir bağlantısı olabilir mi?

• Taşıdığı Milka adının uyduruk olduğunu sanan takı tasarımcısı genç hanıma, isminin Tevrat’ta yer alan (biblik) bir isim olduğunu ve Milka çikolatasının marka değerinden daha büyük bir değer taşıdığını söylemek gerekir mi acaba? (15 Mayıs tarihli Hürriyet Gazetesi’nden yayımlanan Ayşe Arman röportajının yalancısıyım.)

• Söz Ayşe Arman’dan açılmışken... “Hepimiz İnsanız” sözleri ile aynı familyadan “Para her şey değildir” veya “Paranın ne önemi var, mühim olan insanlık” klişeleri, yirmi birinci yüzyıldan çok, “çiçek çocuklara” yakışmıyor mu? Bu sözler altmışlı yılların pembe kaplı, kilitli hatıra defterlerinde kalmadı mı? Hem George Orwell’den etkilenen biri çıkıp da “Hepimiz insanız ama bazılarımız daha insanız” derse ne yaparız? Ayrıca Neandertal’ler de insan değil miydi? Daha geçen gün yayımlanan bir araştırma, Neandertal’lerin aramızda yaşamaya devam ettiğini belirtmiyor muydu?

• Bu sefer söz Neandertal’lerden açılmışken, Neandertal’den Homo Sapiens’e geçiş, evrim değil de nedir? Peki, evrim teorisinin gerçek olması, ilk insan Adam’ın hiç varolmadığı anlamına gelir mi?

• Öğretmen, yani ‘rav’ unvanı taşıyan bir din görevlisinin “Hayırsever iki ailenin evlâtlarının evlilik törenini gerçekleştirmek üzere burada bulunuyoruz” demesi, elitizm sayılır mı? Hayırsever diye yaftalanmak özendirici midir, yoksa bazılarına (hayırsever olsalar bile) itici gelebilir mi?

• Yine ‘öğretmen’ unvanı taşıyan bir din görevlisinin verdiği sözleri tutmama ya da kendisine yöneltilen soruları yanıtlamama gibi bir lüksü olabilir mi acaba?

• ‘Bir, Tek ve Yalnız’ Yaratan fikrine inanmak, her şeyi uzaylıların yaptığına inanmaktan neden daha zordur? “Bak bu dağın tepesindeki şekilleri uzaylılar çizdi” dendiğinde peşinen inananlar, “Bu harika evreni Tanrı yarattı” dendiğinde neden “Yok, her şey tesadüfen ortaya çıktı” diye tutturur?

• Her konuda bilimsel kanıt arayan kuşkucular, insanoğlunun beyninin sadece yüzde onunu kullanabileceğini, bu yüzden bilimsel bir kanıtı, pek çoğunun anlama şansının pek az olduğunu bilir mi? Ayrıca gökten vahiy şeklinde kanıt indiği takdirde, o küçücük yüzde onu da ‘kaçırma’ riski ile karşılaşacağının farkında mıdır?

• Sayfalar dolusu gazete ilanı ile sonsuzluğa uğurlananlar ‘öteki tarafta’ daha iyi mi karşılanır?

Soracaklarım daha bitmedi ama ‘aptal’ sorularımla kafanızı şimdilik daha fazla karıştırmak istemiyorum. Bir başka Dar Açı’da buluşmak üzere... Bencil dar bakış açım, artık neye takılırsa...