Azınlık cemaatleriyle ilgili tarihi genelge

Başbakanlık’tan yayınlanan gayrimüslim azınlıklarla ilgili genelge 13 Mayıs 2010 Perşembe tarihli Resmi Gazete’de yer aldı. Genelgede azınlıkların Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı  ve ulusal kültürün ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulandı.

Ester YANNİER Toplum
20 Mayıs 2010 Perşembe

Aynı topraklarda ikamet eden azınlık cemaatlere yönelik genelgenin ve Türkiye Hahambaşılığı ile Türk Musevi Cemaati’nin basın bildirisinin tam metnini yayınlıyoruz.  Konuyla ilgili olarak da, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Sami Kohen ve Soli Özel’in görüşlerini aldık   

Resmî Gazete Sayı : 27580

GENELGE Başbakanlıktan: GENELGE 2010/13

Anayasamızın eşitlik ilkesi çerçevesinde; ülkemizde yaşayan gayrimüslim azınlıklara mensup Türk vatandaşları, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi, ayrılmaz parçası oldukları ulusal kültür ve kimlik yanında, kendi kimlik ve kültürlerini yaşama ve yaşatma imkânına sahip bulunmaktadırlar. Bu vatandaşlarımızın Devlet önündeki iş ve işlemlerinde kendilerine güçlük çıkarılmaması, haklarına halel getirilmemesi, ilgili mevzuat gereği olduğu gibi, Devletimizin ve Türk ulusunun bir parçası olduklarının kendilerine hissettirilmesi açısından da büyük önem taşımaktadır. Son yıllarda sürdürülen demokratikleşme çalışmaları çerçevesinde ülkemizdeki gayrimüslim azınlıkları ilgilendiren konularda yapılan düzenlemelere rağmen, uygulamadan kaynaklanan bazı sebeplerle bu konudaki sorunların tam anlamıyla giderilemediği görülmektedir. Bu itibarla, kontrolü belediyelere geçmiş olan gayrimüslim mezarlıklarının korunma ve bakımı konularında gereken özenin gösterilmesi, gayrimüslim cemaat vakıfları lehine sonuçlanan mahkeme kararlarının tapu dairelerince hassasiyetle uygulanması, taviz bedeli ile ilgili uygulamalarda mağduriyetlere sebep olunmaması, T.C. vatandaşı gayrimüslim cemaat liderlerinin protokol uygulamalarında statülerine uygun bir şekilde konumlandırılmaları, gayrimüslim cemaatler aleyhine yapılan kin ve düşmanlığı teşvik edici yayınlara karşı gerekli yasal işlemlerin derhal başlatılması gibi uygulamalar örnek olmak üzere, gayrimüslim azınlıklarla ilgili tüm uygulamalarda yukarıda bahsedilen bilinçle hareket edilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, ilgili kurum ve kuruluşların bu konuda uygulamadan kaynaklanabilecek sorunların tam anlamıyla giderilmesi için gereken hassasiyeti göstermeleri hususunda bilgilerini ve gereğini önemle rica ederim.

Recep Tayyip ERDOĞAN Başbakan 

Türk Musevi Cemaati Açıklaması

Türk Musevi Cemaati olarak Başbakan’ın Genelgesini sevinçle karşıladık.

Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 Mayıs 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan ve ülkemizde yasayan gayrimüslim Türk vatandaşlarının hak ve hukukları konulu genelgesini büyük bir memnuniyet ve sevinçle okumuş bulunmaktayız.

Söz konusu genelgede bizim de her zaman gururla taşıdığımız Türk vatandaşı kimliğimiz tartışılmaz bir biçimde vurgulanmış ve son yıllarda sürdürülen demokratikleşme çalışmaları çerçevesinde ülkemizdeki gayrimüslim azınlıkları ilgilendiren konularda yapılan düzenlemelere rağmen, uygulamalarda halen bazı eksikliklerin giderilemediğinin altı çizilmiş ve bunların da mutlaka çözümlenmesi için azami hassasiyetin gösterilmesi istenmiştir.

Ayrıca Türk Musevileri olarak özellikle baskısını derinden hissettiğimiz kin ve düşmanlığı teşvik edici yayın ve söylemlere karşı yasal işlemlerin derhal başlatılması gerekliliği belirtilmiştir.

Bu genelgenin Türkiye’nin ve Türk milletinin refahına, demokrasinin gelişmesine katkıda bulunacağına, ayrıca Türk Musevileri’nde uyandırdığı duygularla toplumumuza manevi güç sağlayacağına inanıyoruz.

Bu genelgenin yayımlanması nedeni ile basta Sayın Başbakanımız Recep Tayip Erdoğan olmak üzere bu konuda emeği geçen tüm Hükümet ve Devlet yetkililerine teşekkürlerimizi arz etmeyi borç biliyoruz.

PROF. İLBER ORTAYLI

Topkapı Sarayı  Müdürü

Gazetede okuduğum kadarıyla bütün gayrimüslim vatandaşlar için dile getirilen eşitlik konuları zaten Allah’ın emri. Bundan memnuniyet duydum. Kanunlarımız ve dinimiz bunu emrediyor.  Anayasal bir hukuk devleti olarak zaten başka bir formülü olamaz. Pasaportlardaki numara kategorisi değişir, varsa başka şeyler onlar da değişir. Bunun bir gerekçeleri olacak.  İtiraz edilip değiştirilmesi lazım. Ben öyle görüyorum… Vakıfların satılması- kiralanması ve tamiri  gibi konuları kapsıyor. Şimdiye kadar tanışıklıklarla yapılıyordu. Bunun yasal olarak yapılması gerekiyordu. Kanunun ve demokratik hukuk devletinin anayasamızın gereği budur. Bunu yerine getirmek gerekir. Vicdan olarak da Müslümanların böyle davranması gerekir. Diğer dinden olan hemşerilerine söylenmesi gereken de bu. Dolayısıyla bundan memnuniyet duyarız.

SOLİ ÖZEL / Gazeteci -

 Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi

Genelgeye baktığımda, bir bakıma kaç yıl gecikmiş demek gerekiyor; 80 yıl gecikmiş. Ama hiç yoktan da iyidir. Son derece önemli bir genelge olduğunu düşünüyorum. Azınlıkların sayıca çok azalmış olmasından sonra yapılmış olması biraz üzücü ama… Yine de önemli bir hamle…

Zamanlama olarak Yunanistan gezisi öncesine denk geldi. Dolayısıyla aralarında bir bağlantı var. Fakat bunu da Türkiye’deki açılımların çizgisi üzerinden görmek lazım. Burada asıl tartıştığımız, vatandaşlık. İnsanların Türkiye’de etnik kökenlerine, mezheplerine ve dinlerine bakmadan eşit vatandaş olup olamayacaklarına genel çerçeve içinde bakacak olursanız, bunu diğer açılımları tamamlayıcı bir unsur olarak görüyorum.

SAMİ KOHEN / Gazeteci

Bu genelge, başbakanın ilk kez azınlıklar ile ilgili bir tavır koymasına vesile olmuştur. Önceden beri cemaatlerin sıkıntıları ve şikâyetleri olmuştur. Bunlara bazen tek tek cevaplar alınmıştır, fakat bu genelge ile gerçekten ortaya net bir tavır konulmuştur. Bu tavrı çok önemsiyorum. Şimdiye kadar pek yapılmamıştır. Genelge ile bir tavır koymanın anlamı şudur; başbakan, başbakanlık ve hükümet bir anlaşmaya giriyor, bir taahhütte bulunmuş oluyor. Kendisini de bağlayan bir husustur. Burada gayrimüslim cemaatleri ilgilendiren sorunlardan bahsediliyor. Bunların içinde tamamen cemaatle ilgili konular vardır. Vakıflar ve mezarlıklar gibi… Bu konularda her cemaatin kendine göre bazı dertleri vardır. Genelgede ilgili makamlara ‘bu meselelerin çözümleriyle ilgilenin’ diye bir talimat veriliyor… Ayrıca  büyük önem verdiğim diğer bir husus ise, nefret ve düşmanlık yaratan yayınlara, kampanyalara biran önce son verilmesi için bir çağrı var.

Bu çağrı savcılara, adli makamlara yapılan bir çağrıdır. Yani dolayısı ile sadece belediye ve  bakanlara değil ayrıca yargı organlarına da yapılan bir çağrı vardır. Bunun anlamı şudur; Türkiye’de  demokratikleşme süreci içinde bazı açılımlar yapılıyor. Artık ülkedeki bütün kurumların, bütün organların buna ayak uydurması lazım. Burada o şekilde bir uyarı vardır. Bütün bu faktörlerden dolayı bu genelgeyi Türkiye’de ayrımcılığın son bulması için ciddi bir adım olarak görüyorum. Demokratikleşme ve açılımlar demokratik amaçlarla yapılıyor denebilir, belki AB’yi tatmin etmek için onlara ‘uyum yasalarını çıkarttık, şimdi uygulama aşamasında gerekeni yapacağız’ mesajını vermek amacıyla yapılmış olabilir. Bazıları ise başbakanın Yunanistan ziyaretinin tam arifesinde açıklamış olmasının anlamlı olduğunu belirtiyorlar. Sonuca baktığımızda nedeni ne olursa olsun, bu genelge başbakanı ve hükümeti bağlayan bir taahhüttür. Ve başbakanın böyle bir taahhütte bulunması, çok isabetli ve çok önemlidir.