e-okuyucu

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
12 Mayıs 2010 Çarşamba

Elektronik ortamda bilgi erişimi başladığından beri evlerimizin kütüphanelerini süsleyen yığınla ansiklopedi tarih öncesi bir görüntü halini aldı. İnternet,  kaynak kitap satışlarını minimalize etti. Kaynak kitapların basılı ciltler halinde satın alınma devri büyük ölçüde kapandı. Buna “çok şükür, bu devirde öğrenci olmak varmış” desem de aynı şeyin bütün kitapların başına geleceğini hiç ummuyordum

Geçenlerde Kindle’ı elime aldım.  Amazon şirketinin piyasaya sürdüğü elektronik kitap okuma aracı Kindle. Epey sevimli bir alet. Sayfa olarak kullanılan yüzey tamamen mat ve kitap etkisi yaratacak bir e-mürekkep kullanılmış. Kindle’ın normal bir kitabı alt edecek pek çok üstünlüğü var. Örneğin okuma gözlükleriniz yanınızda değil, anında fontu büyütüp büyük harf baskısına dönüştürebiliyorsunuz. Ayrıca eliniz büyüklüğündeki bu cihaz kütüphanedeki 3-4 rafı dolduracak kadar çok kitabı hafızasında barındırabiliyor. Ayrıca minik hafıza çipleri sayesinde Amazon’da satışa sunulan bütün kitapları yanınızda taşıyabiliyorsunuz.

Çılgınca kitap okuyan bir toplum olmadığımızı az çok biliyorum. Ama fotoğraf çekme zevkini de cep telefonuna indirgeyen bir toplum olarak e-kitap yaygınlaşınca deli gibi kitap okur muyuz sizce? Evet, e-book yani e-kitap’tan bahsediyoruz. Artık kitapçılarda saatlerce dolaşıp, ilginç bulduğumuz kitapların biraz başından biraz ortasından cümleler okuyarak kendimizi kaybedemeyecek miyiz? Sayfası katlanmış kitaplarla değil de Kindle’larla mı uykulara dalacağız?  

Tabi ki e-kitap bazıları için muhteşem bir rahatlık gibi görünse de elinde kalemle kitap okumayı seven başkaları için epey bir hayal kırıklığı... Kitabın kenarlarına notlar düşüyor, satırların altını çiziyorsanız, kitap düşünce ve ruh dünyanızda bir yer ediniyorsa, onu gözünüzün önünde, elinizin altında bulundurmak istiyorsanız, e-kitap okuyamazsınız... Kitabın eskimişliğine bir değer atfedenler, kitabını yeni baskılarıyla değiştirmek istemeyenler Kindle sahibi olmak istemeyeceklerdir bana kalırsa.

Teknolojik gelişmelere kapalı değilim. İnternetin gazete satışlarını engellemediği gibi e-kitabın da kitabı ortadan kaldırmayacağını umuyorum. İnternet gazeteciliği, geleneksel gazetecilikten pek çok yönden üstün görünüyor. Örneğin okuyucunun habere yorum yapabilmesi, videolara ve ses kayıtlarına yer verebilme ve defalarca güncellenebilme imkânı. Yine de matbu gazetecilik devam edebiliyor, zira internetteki tele-vole kültürü ile haber yapma lüksü olmayan geleneksel gazeteler, güvenilirlik açısından hâlâ daha çok tercih ediliyor. Bu duruma seviniyorum, çünkü güncellemelerin faydalı olduğuna inansam da gazeteyi çevirerek okuma zevkimi sürdürebiliyorum.

Yine kitaplarla uyuyacak, kitapla vapur bekleyeceğiz, sayfalarını çevirirken elimiz kayacak ve kahve dökülecek sayfalarına. Bazen de yemek kırıntıları veya bir saç teli kalacak içinde... Ama ya bizden sonraki nesiller? Onların; e-kitapları olacak. Onlar kitapları da sanal dünyanın bir uzantısı olarak görecekler. Alıntılarını kitabın içinden değil, muhtemelen ‘Sparknotes’ sitesinin uygun gördüğü seçkiden yapacaklar...  Çocukları ile Aziz Nesin okumaya kalktıklarında kahkaha ile kitabı yere fırlatamayacaklar, çünkü kırılabilir! Veya gururla kendi okul yıllarından sakladıkları bir ‘Orhan Pamuk’u çıkarıp hediye edemeyecekler, çünkü elle tutulur bir kopyası olmayacak. Bazı şeyler değişmese keşke…