I love fashion

Moda sürekli değişiyor. Kimileri uzaktan izlemeyi tercih ederken kimileri ise hayatının her anında modadan etkileniyor. Hayatının merkezi moda olan altı kişi bizimle internet güncelerine nasıl başladıklarını, neler yaptıklarını ve Türk tasarımcıları ile ilgili fikirlerini paylaştılar…

Batya KEBUDİ Yaşam
22 Eylül 2010 Çarşamba

Violet Benhabib & Sedef Temel

www.aldimsatiyorum.blogspot.com

Marmara Üniversitesi’nde halkla ilişkiler eğitimi aldıktan sonra New York’da Fashion Institude of Technology’de İmaj Danışmanlığı ve Moda işletmeciliği Sertifikaları aldım. Eğitim hayatımda boyunca çeşitli medya kuruluşlarında modayla ilgili işler yaptım. Şu an stil danışmanlığı yapıyorum. Kişisel stil danışmanlığı yaptığım gibi çeşitli kuruluşlarda moda ve stil konularında seminerler veriyorum. Violet ise, Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. Sonrasında San Fransisco’da işletme eğitimi aldı. Şu anda televizyon reklamlarına styling yapıyor. Her zaman modaya karşı ilgisi ve merakı vardı. Biz blogumuzdaki  ürünleri yurtdışından ve özel tekstil firmalarından alıp satıyoruz. Akılda kalıcı olduğu için bu ismi seçtik. Şubat ayı itibariyle bu işe başladık. Amerika’dan ürünlerimizi seçtik. Dönüşümüzde blogumuzu oluşturduk. Ortalama ayda iki ya da üç kere yeni ürünler ekliyoruz. Bizim en önemli özelliğimiz sattığımız ürünlerden elimizde bir ya da iki adet olması. Türkiye’de uygun fiyata kimsede görmeyeceğiniz ürünlere size sunuyoruz. Tüm geçiminizi bir blogdan karşılamak mümkün değil. Hem hobi hem de küçük de olsa bir ek gelir olarak bu işi yapabilirsiniz.Türkiye’de moda tasarımcıları son senelerde büyük bir atağa kalktı. Hüseyin Çağlayan, Hakan Yıldırım, Zeynep Tosun ve Etcetura bizim favorilerimiz arasında. Genc tasarımcılara verilen destek sayesinde İstanbul Modası ilerleyen senelerde çok daha iyi yerlerde olacak. Hakan Yıldırım gibi bir tasarımcının Koton için özel bir koleksiyon hazırlaması bizce büyük bir atılım.

Rakel Eskinazi

www.stilist2010.blogspot.com

Bilgi Üniversitesi Reklamcılık Bölümünü mezunuyum. Dört sene reklamcı olduktan sonra kendimi moda sektörü içinde buldum… Sanki hep burada olmam gerekiyordu! Firmamızın adı Stil Tekstil. Bloguma isim düşünürken aklımıza bir anda Stilist geldi. Hem firmanın adını içinde barındırıyor içinde hem de ‘stilist’ kavramını… 2009 ortasında bu sektöre başladım. Çalıştıkça ve işi sevdikçe yeni bir şeyler yaratmak, kendinden bir şey katmak istedim. Biz sadece ihracat yapan üretici bir firmaydık. Ben de ürettiğimiz her kıyafeti çok beğeniyordum. Kendi giyebileceğim şekillerde revize ediyordum. Arkadaşlarım beğendikçe de “neden burada olmasın?” deyip kolları sıvadım ve 2010 yılının başında bu blogu açtım. Blogumun özelliği olarak söyleyebilirim ki her gün için yeni bir kıyafet koymayı hedefliyorum, elimden geldikçe de hedefi tutturmaya çalışıyorum! Blogumda sadece satış yapıyorum aslında! Haber yaptığım başka şeyler hakkında yazdığım başka bloglarım da var. Bu blog ‘Butik Mağaza’ tadında… En önemli özelliğim, kendi ürettiğimiz kıyafetleri satıyor olmam… İstenilen adette, istenilen bedene, istenilen ölçülerde her şeyi yapabiliyoruz. Bazen kişiye özel hale de gelebiliyor… Sadece bir adet olan bir ürünü sattığım zaman sizin başka kimsenin giymeyeceği bir elbiseniz olabiliyor! Gerçekten çok makul fiyatlara satıyorum. Adrese teslim gönderiyorum. Kargo bedelini de kendim karşılıyorum. Sattığım ürünlerden bir gelir elde edebiliyorum. Bu kadar çok ilgi görmeye başlaması tabiî ki çok mutluluk verici. Özellikle ‘blogger’lar çok ön plana çıktı, buna daha çok seviniyorum! Moda bloggerları çok ilgi görüyor; moda haftalarında onlara davetiye gönderiliyor. En ön sırada yer alabiliyorlar. Artık bizler de yurtdışında ‘blogger’ların gördükleri ilgiyi görmeye başladık. Moda tasarımcılarının da çok ilgi görmeye başlaması  herkesin ‘tek tip’ kadın olmaktan çıkmak istemesinden kaynaklanıyor. Tasarımcıların ürettikleri kıyafetlere talep arttı, herkes ‘tek’ olmanın ayrıcalığını yaşamak istiyor! İstanbul Moda Haftası’na ben de gittim. İlkine katılmış biri olarak herkes gibi Santral İstanbul’un bu olay için daha uygun bir yer olduğunu düşünüyorum. İlkine göre fazlalaşan oturma düzeni defileleri daha rahat izleme olanağı yarattı. Benim ilk katıldığım defile ‘Genç Tasarımcılar’ oldu! İyi ki katılmışım dedirtti... IFW’nin en sevdiğim defilesi bu oldu... Yeni düşünceler, fikirleri kavramlar verebilen bir defileydi... Zeynep Tosun, Zeynep Erdoğan ve Özgür Masur Türkiye’den de genç ve yetenekli tasarımcıların çıkabileceğini gösterdiler.

Gamze Saraçoğlu’nun kırıştırılmış kağıt görüntüsündeki elbiselerini çok sevdim! IFW’de en çok ilgi gören defilelerden biri de kuşkusuz Hakan Yıldırım for Koton defilesiydi.

Rakel Bensusan

www.rachelbensusan.com

Küçüklüğümden beri sanatın farklı alanlarına ve sonrasında modaya duyduğum ilgi, yakın bir zamanda Rachel Bensusan markasını yaratmamı sağladı. Şu sıralar tüylerden ve az bulunur vintage materyallerden oluşan saç aksesuarları tasarlıyorum. Çok yakın zamanda koleksiyonuma, çizimlerimi bastığım sınırlı sayıdaki tshirtleri, farklı kumaşları bir araya getirerek oluşturduğum kolye, küpe ve çantaları eklemeyi planlıyorum. Alman Lisesi’nden mezun olup Boğaziçi Üniversitesi’nde Psikoloji eğitimi alırken, aynı zamanda grafik tasarımı, Tim Burton’ın filmlerinden bildiğimiz Stop Motion tekniği ve moda tasarımı eğitimleri de alıyordum. Her biri tasarıma olan ilgimi daha da arttırırdı. Böylece, mezun olduktan sonra İngiltere Central Saint Martens’ta moda tasarımı ve PR’ı eğitimi aldım. İşte bu son adım, beni kendi markamı yaratıp insanlara en kolay ulaşabileceğim blogumu oluşturmaya yöneltti. Rachel Bensusan Hollanda ve İngiltere’de eğitimlerimi sürdürürken yabancı eğitmen ve arkadaşlarımdan bu ismin kendi markam olarak kullanmam için uygun ve global olduğu fikrini duyardım. Markamın logosunu da kendi el yazımdan yarattım. Blogumu oluşturmaya markamı yarattıktan bir süre sonra başladım. Tasarımlarımın önemli bir internet sitesinde satılmaya başlamasına karar verildikten hemen sonra blogumu oluşturdum. Blogum, tasarımlarımı en içimden geldiği şekilde beni takip edenlerle paylaşabildiğim bir yer, bir nevi karşılıklı özel paylaşım alanımız. İsteyen fotoğraflara bakıyor, yorumlar yazıyor, isteyen Facebook FanPage’ime buradan ulaşabiliyor, isteyen de tasarımlarımı satın alabilecekleri sayfaya blogum üzerinden ulaşabiliyor. Her yeni tasarımım çıktığında fotoğraf çekimleri yapıyoruz. En yakın zamanda da kendi sitem üzerinden alışverişi hedefliyorum. Bir sanatçıyı sevdiğimde onun sadece öne çıktığı eserlerinin yanısıra geri planda ürettiklerini de görmeyi seven biriyim. Bir karikatüristin yarattığı tshirtleri, sadece kendisi için bile yapmış olsa yaptığı objeleri incelemekten çok keyif alıyorum. Bu fikirden yola çıkarak kendi blogumu da kendi yarattıklarımı paylaştığım bir alan haline getirdim. Sadece yaratıp satışa sunduklarım değil, aynı zamanda grafik ve fotoğraf altyapımı da kullanarak ürettiğim her şeyi blogumda paylaşıyorum. Bu sayede insanlarla daha samimi bir iletişim kurduğumu düşünüyorum. Moda Türkiye’de özellikle son birkaç yıldır Galata Moda, İstanbul Fashion Week gibi etkinliklerle beraber inanılmaz bir ilgi odağı haline geldi. Dizilerdeki başrol oyuncularının hangi tasarımcılardan giyindiği neredeyse herkes tarafından biliniyor ve bu tasarımcıların isimleri bazı zamanlarda o dizi oyuncularının önüne bile geçebiliyor. Bu sayede daha önce isimleri bu kadar çok duyulmamış olan bazı tasarımcıların adını herkes bilir oldu. Bunun gibi gelişmeler Türkiye’de moda tasarımındaki hem rekabeti arttırdı hem de bence daha önemlisi farklılığı teşvik etti. Genç tasarımcıların ürünlerinin bir arada sergilendiği tasarım butiklerini başarılı buluyorum.

Viket Penso

www.trendtastic-ny.com

Blogumu ilk yazmaya başladığımda New York’da yaşıyordum. Şehrin hareketliliği, enerjisi ve modaya hakimliği nedeniyle bu ismi koydum. Blogumun içeriği moda trendleri ve kaynağı genelde Amerika olduğu için içerikle oldukça uyumlu olduğunu düşünüyorum. Üç sene önce sonbahar- kış koleksiyonlarının tanıtıldığı New York Moda Haftası dönemiydi. Benim de zevkle takip ettiğim birçok moda blogu vardı. O sıralarda Amerika’da herkes bloglardan bahsediyordu. Bende Türkiye’de olan bir eksiğin farkına vardım. Dünya modasını anında Türkiye ile paylaşmak istediğim için Trendtastic-NY’u kurdum. Hemen hergün yazmaya çalışıyorum. Moda haftaları olduğunda ya da sezon başlarında günde birden fazla haber yazdığım zamanlar da oluyor. İlk başladığım zamana göre teknoloji oldukça ilerledi. Blogger olmanın da kuralları değişti. Şimdi çok rahatlıkla birçok blogu takip edip TrendasticNY’u da bir o kadar update ediyorum. Bu aralar genelde haber yapıyorum ama bu durum her an değişebilir, satış yapmaya da tekrar dönebilirim. Modaya herkesin kendine has bir yorumu ve bakış açısı var. Blogların da bu farklılığı yansıttığına inanıyorum. Bu bakış açısının yanısıra ben Trendtastic-NY’da sadece trendler ve podyumlar hakkında değil, moda dergileri, reklamlar, editoriallar, fotoğrafçılar ve yeni işbirlikleri hakkında da yazmaya özen gösteriyorum. Oldukça geniş kapsamlı olduğu için daha farklı tarz okuyucuya hitap ettiğini düşünüyorum. Şu an Türkiye açısından konuşursak ek bir gelir getirebilir ama henüz  bloglar kişiyi geçindirmez. Türkiye’de moda sektörü de bloglar önem kazandıkça ileride bu durum değişebilir. Moda dünyasında çok güzel şeyler oluyor bence. Moda dünyası hızlı bir değişim içerisinde. Moda haftaları düzenlenmesi, büyük markaların mağazalarında, Galata’daki butiklerde ve Midnight Express mağazalarında genç tasarımcıların ürünlerinin satılması da çok önemli bir adım. İstanbul moda haftası bence çok başarılıydı. Defilelerin tam zamanında başlamış olması çok iyiydi. En çok Hakan Yıldırım Londra’da yaptığı şovun koleksiyonunu merak ediyordum.

Batya Kebudi

http://alabatya.blogspot.com/

Hem modaya, hem tasarıma hem de yazarlığa ilgim olunca bir blog kurmak kaçınılmaz oldu. Moda hayatımda çok önemli bir yere sahip. Benim için moda sezonun trendlerini takip etmenin yanısıra kendi stilini koruyan bir tarza her sezon sahip çıkabilmekten geçiyor. Her zaman stil sahibi olmanın ve doğru seçimler yapmanın önemini vurguluyorum. Asıl olan kendinizi ve vücudunuzu iyi tanıyabilmek… İçinde kendinizi iyi hissedeceğiniz tasarımlar sayesinde başkaları tarafından fark edileceksiniz. Yıllarca moda dergisinde çalıştım. Her ay kendi alışveriş listemi yapıyordum. Bu liste bana özel bir liste olduğundan oldukça kişisel bir isim koyduk. Batya’nın tarzı gibi olsun istedik. Fonetik olması nedeniyle A la Batya bize çok samimi geldi. Böylece iki yıldan uzunca bir süre bu köşede okuyuculara kişisel önerilerimde bulundum. Blogumu kurarken de aklıma ilk olarak bu isim geldi. Artık benimle özdeşleşmiş bir isim olduğuna karar verdim. Şimdi de kendi blogumda okuyucularımla yeni trendleri, genç tasarımcıları ve tasarımlarını paylaşıyorum. Ayrıca bir süre önce kendi tasarım markamı kurdum. Mücevher tasarımları yapıyorum. Bu koleksiyonlarıma ait olan tasarımları okuyucularımla paylaşıyorum. Hepsinin bir hikayesi var, bunu okuyucularla paylaşabilmek çok güzel. Aslında dergide çalıştığım zaman yaptığım gibi okuyucuları yeniliklerden haberdar etmek beni çok mutlu ediyor. Üstelik sadece tasarımcılarla ilgili olduğu için bende yenilikleri çok yakından takip ediyorum. Türkiye’de son yıllarda moda tasarımcıları çok ilgi görmeye başladı. Bu gerçekten çok sevindirici… Moda dünyasında çok güzel gelişmeler oluyor. Festivaller, şenlikler ve moda haftaları düzenleniyor. Artık tasarımcılar tüketicilerle buluşuyorlar. Türk modacılar her sezon yaptıkları koleksiyonlarla uluslar arası platformda da çok ilgi görüyorlar. Genç tasarımcıları çok beğeniyor ve destekliyorum. Yaptıkları işlere çok inanıyorum. Benim koleksiyonumu, modayı, genç tasarımcıları ve yenilikleri merak ediyorsanız mutlaka blogumu takip edin!