Düştüm ve kalktım

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
15 Eylül 2010 Çarşamba

‘Evet’ mi , ‘hayır’ mı konusu uzun süre tartışıla geldi. Oturumlar dinlendi, köşe yazıları dikkatle okundu, bayram tatiline çıkanlara vakitli dönmeleri için manevi baskılar yapıldı, oranlar hakkında bahisler bile tutuldu ama tabii kimse Konda’nın araştırma sonuçlarını yakalayamadı.

Vatandaşlık görevini yerine getirmeyi bir borç bilen ancak uzayan kuyruklardan pek haz almayan eşim, oy kullanmak için şehre bir gün önceden inmek istedi. Pazar günü ailenin her bir ferdi bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında ayrı ayrı saatlerde oyumuzu kullanmaya gittik. Seçim günlerinin en güzel yanlarından biri uzun süre görüşemediğiniz tanıdıklara rastlamak ve onlarla ayak üstü sohbet etmektir. Ardından ‘inşallah’, ‘maşallah’ dilekleriyle herkes evinin yolunu tuttu. Akşam yedi sularında bir telefon trafiği başladı. Seçim sonuçları üç aşağı, beş yukarı belli olmuştu. Gece yağan yağmurun sesiyle uyuyakaldık.

***

Referandumun ertesi günü, güne ufak tefek sakarlıklarla başladım. Akacak kan damarda durmaz. Akşamüzeri, iş çıkışı dalgın dalgın yürürken, ayağım takılmış olacak ki kendimi Atiye Sokak’ın ortasında yüzüm asfalta yapışmış vaziyette buldum. Düştüğümün farkındaydım, ama kalkmak ne mümkün. Sızlayan bir diz ağrısıyla şaşırmış kalmışken, birisinin iki koluma girerek ayağa kaldırdığını fark ettim. Birkaç saniyelik film şeridi gibiydi. Yardımcı olan beye teşekkür ettim. Zor da olsa yürüyebildiğimi anlayınca rahatladım. Yoldaki ilk eczaneye girdim. Eczacı gereken temizliği yaptı, antiseptik v.s. derken birkaç tane de plaster yapıştırdı. ‘Eviniz uzak mı, yürüyebilecek misiniz?’ dedi. Borcumu sordum. ‘Hiçbir borcunuz yok.’ Diye yanıtladı. Ne kadar ısrar ettiysem de, para almamakta ısrar etti. Tekrar teşekkür ederek çıktım. Küçük adımlarla eve yaklaşırken, tam karşımızda bulunan, her tür sağlık sorununda danışmanımız olan Haluk Bey’in eczanesine de uğramayı uygun gördüm. Hemen tezgahın arkasındaki iskemleye oturttular. bir kez de orada dezenfekte ettiler. Ve eve gönderdiler.

Hala canım yanıyordu ama şunları düşünmeden de edemedim. Gerek yolda kalkmama yardım eden bey, gerekse beni hiç tanımayan bir eczacının ilk yardımı bedelsiz yapması ne kadar insancıl davranışlardı. Yaşanan birçok olumsuzluğa karşın, bireysel açıdan da olsa yardımseverlik olgusunu başka hiçbir ülkede kolay kolay bulamayacağımıza inanıyorum.