Fransa Yahudilerinin en büyük sorunu: Asimilasyon

600.000 kişilik Fransa Yahudi Cemaati’nin yaklaşık yarısının Yahudiliğinin bilincinde olmaksızın yaşadığı, dünyanın üçüncü en yoğun Yahudi toplumunu bekleyen en büyük tehlikenin de asimilasyon olduğu belirtildi

Nelly BAROKAS Kültür
4 Ağustos 2010 Çarşamba

Hükümet tarafından toplumun dini konuları ile ilgilenmek üzere görevlendirilmiş Consistoire Central’in Başkanı Joel Mergui ve tüm Yahudi kurum ve kuruluşlarının çatı organizasyonu CRİF’in Başkanı Richard Prasquier ayrı zamanlarda The Jerusalem Post Gazetesi’ne söyleşiler verdiler. Bu söyleşilerde Fransa Yahudileri liderleri toplumla ilgili görüşlerini dile getirdiler.

Joel Mergui, Fransız Yahudiliğinin en büyük sorununun asimilasyon olduğunu düşünüyor ve “600.000 kişilik toplumun yaklaşık yarısının Yahudilikle ilgileri yok” diyor.

Joel Margui, “Yahudilikle ilgiden söz ettiğim zaman, dinini her gün yaşayan, vecibelerini kusursuz yerine getirenlerden söz etmiyorum. Yahudilikle ilgili dediğimde Yom Kipur’da sinagoga giden, Pesah’ta büyükleriyle Seder masasına oturan, Holokost konusunda duyarlı olan, arada bir tatilini Eilat’da değerlendiren kişiler de benim için Yahudiliklerini yaşayan kişilerdir. 200.000 ile 300.000 Yahudi Fransa’da bu saydıklarımın hiçbiri ile yakından uzaktan ilgili değil. Onları yeniden Yahudiliğe kazandırmamız gerekir” sözleri ile endişelerini dile getirmekte.

Bu hedef doğrultusunda Joel Mergui İbranice anlamı ‘güçlü’ olan ‘Hazak’ adlı bir program oluşturdu. Bu program, Yahudi toplumlarının giderek küçüldüğü taşra kasabaları veya kentlerinde, cemaat içi etkinliklerle birlikteliği sağlamak esasına dayanıyor.

CRİF Başkanı Richard Prasquier de Fransız Yahudilerinin laik temsilcisi olarak asimilasyonun önemli bir konu olduğu görüşünü paylaşıyor. Ancak Yahudiler için en büyük sorunun aşırı sol aydınlar ile sağcılar ve köktendinci Müslümanların antisemitizmle, anti-Siyonizmi aynı kefeye koymaları olduğunu söylüyor ve “Benden önceki CRİF başkanı bu durumu Kızıl ile Yeşil’in birlikteliği olarak tanımlıyor. İsrail bu durumu ortadan kaldırmak istiyorsa daha etkin bir tanıtım kampanyası yürütmesi medyada daha güçlü bir savunma geliştirmesi gerekir” diyor.

Fransa Yahudilerinin bir kısmı hiç dindar değilken, bir kısmı da Ortodoks. Çok küçük bir kesim de ‘Liberal Yahudilik’ olarak da adlandırılan Reformist.

Joel Margui ile Richard Prasquier, İsrail ile Diaspora arasında Yahudiliğe kabul konusundaki anlaşmazlığın diyalog yoluyla çözülmesini salık veriyorlar.

Son zamanlarda Fransa’da ilginç bir gelişme oldu. Eski Yahudi isimlerine dönmek isteyen Fransa Yahudilerinden bir grup ‘La Force du Nom’ (İsmin Gücü) adı altında birleşti. Bu konuda kendisine sorulan soruya Richard Prasquier beklenmeyen bir açıklama ile yanıt verdi. “Babam da Praszker olan soyadımızı çok fazla Polonyalı soyadına benzediği için Prasquier olarak değiştirmişti. Çünkü Polonyalı Yahudi soyadımın tıp eğitimi aldığım dönemde benim için bir dezavantaj olduğunu düşünmüştü.”

Prasquier, eski soyadlarına dönmek isteyen ancak halen yürürlükte olan eski bir yasa yüzünden bunu gerçekleştiremeyen kişilere yardımcı olmanın yollarını Adalet Bakanlığı’ndaki dostlarına danışarak arayacak.

Kendisinin eski soyadına dönme gibi bir niyeti olmadığını söyleyen Prasquier, bu konuda ilginç bir yorum yaptı, “Onlarca yıl alçak profili koruduktan sonra ‘La Force du Nom’ oluşumu ile Fransız Yahudileri nihayet Yahudiliklerini gurur vesilesi olarak teşhir edecekleri anlamına mı geliyor? Tarihte maruz kaldıkları zulme rağmen, en ünlü yönetmenin Spielberg, en ünlü alimin Einstein ve diğer bazı Yahudilerin farklı alanlarda çok başarılı oldukları bu dünyada Fransız Yahudileri eski isimlerine neden geri dönmek istesin? Yoksa amaç Fransa’da Yahudi olmayı ‘in’ bir duruma mı getirmek? Fransızcada bir deyiş vardır: ‘Le vaut mieux faire envie que pitie’ (Acındırmaktansa özendirmek yeğdir).”