Avram Leyon’u saygıyla andık

Gazetemiz Şalom`un kurucusu, gazeteci-yazar Avram Leyon’u, ölümünün 25. yılında, 23 Temmuz Cuma günü gazetemiz bünyesinde gerçekleştirdiğimiz bir törenle andık.

Ester YANNİER Toplum
28 Temmuz 2010 Çarşamba

Anma töreninde bir konuşma yapan Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas, “Avram Leyon’un özveriyle yarattığı ŞALOM’u hep ileriye götürmek boynumuzun borcu olacak. Onun eserini yaşatmak en büyük tutlumuz olsun. Avram Leyon’u, o özel insanı bir kez daha sevgi ve saygıyla anıyoruz” dedi.

Herkesin anlatacak bir öyküsü vardır/ 

Viktor Apalaçi, Avram Leyon’u anlattı...

Şalom’un Şişhane’deki Şair Ziya Paşa Yokuşu Bereket Han’ın birinci katındaki küçük bürosunda, gazete metinleri, kurşun karakterlerle, cımbızla seçilerek dizilirdi. Fotoğraf varsa (tabi siyah-beyaz) klişeleri, mizanpaja uygun kalıptaki yerine yerleştirilirdi. Hazırlanan 4 sayfanın kalıpları klişeciye ve gazetenin basıldığı Karaköy’deki Doğu Matbaası’na giderdi.

Şalom, o yıllarda, şimdi olduğu gibi, abonelere gönderilmezdi. Yahudilerin yoğun olarak oturduğu semtlerdeki gazete bayilerinde satılırdı. 1980 başında 200 kuruş olan fiyatı yılsonunda 500 kuruşa çıkarıldı.

Kurucusu Avram Leyon’un özverili çabasıyla, “Şalom” Gazetesi Türk Yahudi Cemaati’nin en uzun soluklu yayın organı oldu.

Ölümüne kadar geçen 37 yıllık sürede, Avram Leyon, adeta tek başına çıkardığı bu gazeteyi yaşatmak için hayatının en anlamlı mücadelesini verdi. Mesleği matbaacılık idi. Ekonomik açıdan zorlandığı koşullarda, işten çıkarmak zorunda kaldığı elemanlarının kıdem tazminatlarını karşılayabilmek için, matbaa makinesini satmak zorunda kalışına tanık oldum.

Avram Leyon Musevi Lisesi’nin son sınıfında okurken, ekonomik sebeplerle, okulu terk etmek zorunda kaldı. Yunus Nadi’nin oğlu Doğan ile olan yakınlığından, Cumhuriyet Gazetesi’ne personel olarak girdi. Sonraları Cumhuriyet’in Fransızcası olan “La République”te muhabirlik yaptı. Gazeteciliğe başladığı yıl 1928 idi.

Avram Leyon, gazetesine slogan olarak seçtiği “A lo tuerto tuerto – A lo dereço dereço” (Eğriye eğri, doğruya doğru) ilkesinden hiç şaşmadı.

Prensip sahibi bir yazar olarak, inançları doğrultusunda hareket eder, fikirlerini cesaretle savunur, eleştirmekten de geri kalmazdı. Eleştiri dozunu arttırdığı için bazı cemaat yöneticileri tarafından sevilmezdi. Sivri kalemiyle cemaat yönetimindeki aksaklıkları cesaretle dile getirirdi.

29 Ekim tarihlerinde, Şalom’un yıldönümünü muhakkak kutlamayı adet edinmişti. Şalom yazarlarının davet edildiği bu kokteyllerde, cemaat yöneticilerine rastladığını pek hatırlamıyorum.

Atatürk’e, Cumhuriyet’e olan sevgisini her fırsatta dile getirir,  Türkiye’ye olan sevgi ve bağlılığını başyazılarında, birinci sayfa manşetlerinde sık sık belirtirdi. “Türkiye, Atatürk’ün çizdiği yolda yürümeye kararlı” olarak özetlenebilecek sayısız başyazı kaleme aldı.

Antisemit yazarların boy hedefiydi. Sayısız tehdit almıştı. Cesaretle karşı koyardı. “Musevileri çekemeyenlere cevap” başlıklı başyazısıyla, kendisini sürekli tehdit eden bir günlük gazetenin antisemit kampanyasına cevap vermişti. 1981’de Atatürk’ün 100. Doğum Yıldönümü vesilesiyle, yıl boyunca Atatürk”ün devrimlerini hatırlatan yazılara gazetesinde yer verdi.

Avram Leyon son günlerinde, Or-Ahayim Hastanesi’nin zemin katında, Avraham Galante’nin hayatının son yıllarını geçirmiş olduğu odada yattı. Her ne kadar Or-Ahayim hastalığı boyunca A. Leyon’dan bir ücret talep etmediyse de, Leyon uzun süren hastalığı boyunca temizliğini sağlayan personele çok cömert davrandı. Bu arada eşi Sofi düşüp ayağını kırınca, o da Or-Ahayim’e yatırıldı. A. Leyon hastalığını unutup karısına bakmaya başladı. Çok ağır seyreden hastalığı esnasında şuuru pek yerinde değildi.

Yahudi Cemaati’nin basın Şeref Kart’lı bu uzun soluklu gazetecinin, sonu acıklı oldu. Ölümünden sonra dört yıl yaşayan eşi Sofi’ye, günlük ihtiyaçlarını karşılayacak bir olanak sağlayamadı.

26 EKİM 1955 Avram Leyon’un Başyazısı

Gazetemiz dokuz yaşında

Evet sevgili okuyucularımız, gazetemiz bu nüsha ile 8 inci yılını geride bırakarak 9 uncu çalışma yılına girmiş bulunmaktadır. Bu münasebetle sevincimiz büyüktür çünkü biz iki bayram birden kutluyoruz, birincisi ve en mühimi Aziz Cumhuriyetimizin 32inci yıl dönümü diğeri ise gazetemizin 9uncu çalışma yılına girmesidir.

Sekiz sene evvel yani 29 Ekim 1947 de bu gazeteyi çıkardığımız zaman kendimize bir çalışma programı çizdik, aradan 8 sene geçmiş olmasına, rağmen bu programdan hiç ayrılmadık, gayemiz şuydu: Gazetemiz ufak da olsa basın yoluyla memlekete faydalı olmak, cemaatimize ve Sayın okuyucularımıza her türlü hadiseleri doğru olarak haber vermekti ve zannedersek bundan az çok muvaffak da olduk, eğer böyle hareket etmeseydik zaten gazetemiz sekiz sene yaşayamazda.

Zaman oldu ki, gazetemiz arzu ettiğimiz şekilde çıkmadı, bazı okuyucularımızdan aldığımız mektuplardan gazetemizin temiz çıkmadığını öğrendiğimiz zaman, yazıları yenilettik ve bugünkü haline getirdik, bunu söylemekle gazetemizin fevkalade çıktığını iddia etmiyoruz, daha bir çok şeyleri değiştirmek mecburiyetinde olduğumuzu biliyoruz, inşallah bu eksiklerimiz de yavaş yavaş tamamlağa çalışacağız, bunda ancak siz sevgili okuyucularımızın bize göstereceği müzaheretle kabil olacaktır, çünkü yegâne gelirimiz gazetenin satışıdır.

Daima doğru söyledik, doğru bulmadığımız meseleleri de edebi bir lisanla tenkit etmekten de geri durmadık, bu yüzden birçok dostlarımızı darıltık, fakat biz müsterihiz, çünkü vazifemizden başka bir şey yapmadık, bizim onlara karşı hiçbir husumetimiz yoktur. Biz yalnız icraatlarını tenkit ettik.

Sevgili okuyucularımız sizden aldığımız cesaretle yolumuza azimle devam edeceğiz. İnşallah sayenizde daha birçok yıllar gazetemizin yıldönümünü hep beraber kutlayacağız, hepinize çok çok teşekkürler ederiz.

Aziz Cumhuriyetimizin 32inci yıl dönümü hepimize kutlu olsun.