Su

Sağlık
21 Temmuz 2010 Çarşamba

Nuia Mana

Masaru Emoto’nun “Sudaki Mucize” kitabını herhalde ‘spiritüel camia’ içinde en son ben okudum. Su ile ilgili bin bir kitap okumama rağmen bunu hep erteledim. Taa ki kitapevlerinde artık okuyacak bir şey bulamayana kadar. Sonunda aldım ve okudum.

Okumayanlar için kısaca anlatayım. Emoto, bildiğiniz çeşme suyunu alıyor. Bir kap suya sürekli “sen çirkinsin” diyor, ötekine ise “sen güzelsin.” Aptallıktan, iblisliğe, harikalıktan sevgiye bir sürü sıfatı değişik su örneklerine soyluyor. Sonra bu suları dondurup buz haline getiriyor ve oluşan su kristallerinin resimlerini çekiyor. Güzel konuşulan suların kristalleri muhteşem görünüyor. Elmas gibi, sanat eseri gibi parlıyor. Kötü konuşulan sular ise ya parçalanmış kristaller oluşturuyor, ya da hiç oluşturamıyor. Hatta ‘cinayet’ kelimesinin kullanıldığı suyun kristali renk değiştirmiş, çok kötü bir hal almış.

Emoto diyor ki, bedenimizin yüzde yetmişi su ve sizler her gün bir sürü kelime sarf ediyorsunuz. Kendinizi ve etrafınızdakileri nasıl etkilediğinizin farkında mısınız? Bildiğim kadarıyla ses evrende kaybolmuyor ve sonsuza dek yankılanıyor. Düşünsenize, söylemiş olduğunuz her sözcük hâlâ ve ebediyen evrende yankılanacak. Siz olduktan sonra bile sesiniz evrende kalacak. Hem kendi bedeninizi etkileyen hem de evrende kaybolmayan sözcüklerinizin farkında mısınız? Ne kadar pozitifsiniz? Kelimelerinizi yargılamak için mi yoksa güzellikleri ifade etmek için mi kullanıyorsunuz?

Kitapta çok ilginç başka örnekler de var. “Ben bu işi yapamam” denilen su kristali yarım yamalak ve bulanıkken, “Ben bu işi yaparım” denilen su kristali olduksa belirgin ve parlak bir kristal oluşturmuş. Niyetlerimiz, yaptığımız işi ve kendi hücrelerimizi etkiliyor. En güzel kristaller ise ‘sevgi’ ve ‘minnettarlık’ kelimelerinin oluşturduğu kristaller. (Resimdeki kristal sevgi kristali).

Suya hep özenmişimdir. Akarsu gibi coşmak, onlar gibi yolumu bulmak, hayatla beraber akmak istemişimdir. Berrak ve parlak olmak, göklerin ihtişamını dünyaya yansıtmak istemişimdir. Su gibi şekil değiştirebilmek, gerektiğinde buharlaşıp kaybolmak, gerektiğinde buz olup kalıcılaşmak istemişimdir. Başka hiç bir element bu kadar ilgimi çekmemiştir. Bu yüzden su elementine ezoterik öğretilerde, simyada ve majide nasıl yaklaşıldığını incelemişimdir.

Su elementi kadınlıkla ilişkilendirilir. Toprak ve su dişi, hava ve ateş erkildir. Belki de su bir kadın olduğu için ona söylenen şeylerden bu kadar etkileniyordur! Erkeği ona “sen güzelsin” dediğinde kristalleri harikulade oluyordur. Ve erkeği ona hakaret ettiğinde o da çirkin şekillere bürünüyordur.  Su bir kadınsa eğer, erkek bedeninin de yüzde yetmişi kadındır. Kromozomları XY olan erkeğin ve XX olan kadının sabit X’leri belki de su elementidir! İkisinde de vardır!

Siz siz olun hem içinizdeki kadına, hem de diğer insanların içindeki kadınlara iyi davranın, iyi konuşun. Kristalleriniz güzel olsun!

Sevgide kalalım.