Doğu açılımı: Tunuslu udi Anouar Brahem - “The Astounding Eyes of Rita”

“Brahem klasik müzik, Arap müziği ve anlık doğaçlamanın referanslarını hatırlatan, uzayda yüzen bir müzik yaratıyor.” Don Hackman, Los Angeles Times

Dani ALTARAS
10 Şubat 2010 Çarşamba

Turistik bir gezide yabancısı olduğunuz bir şehri gezmenin en garanti yolu çok bilinen caddeleri, çok tanınan yerleri gezip görmekse, en zevkli ve heyecan veren tarafı da ara sokaklara dalıp oralarda kaybolmaktır. İçinden mis gibi kokuların yayıldığı küçük bir fırına, bir pazar yerine, yerlilerin gittiği bir cafeye rastlamak ne büyük keyiftir. Örneğin İstanbul’a gelen bir turistin Mısır Çarşısı’nı gezip de köşesinde Kurukahveci Mehmet Efendi, biraz ilerisinde şarküterici Namlı, seyyar elbise satıcıları ve tahta eşyaların sergilendiği dükkânların bulunduğu dar ve her zaman kalabalık Hasırcılar sokağını görmemesi ne kayıptır. Ya da Beyoğlu’nu gezip de Balıkpazarı’ndaki çarşıyı, Asmalı Mescit’teki cafeleri görmemesi.

Caz dinlemek de biraz böyle ara sokaklarda kaybolmaya benzer. İnsan hiç umulmadık sürprizlerle karşılaşabilir. John McLaughlin dinlerken Hintli tablacı Zakir Hussain’e, Al Di Meola dinlerken Arjantinli bandaneouncu Astor Piazzola’ya, Ry Cooder dinlerken Malili gitarcı Ali Farka Touré’ye, hatta Stephane Grapelli dinlerken Yehudi Menuhin’e veya Oscar Peterson dinlerken İtzhak Perlman’a (birlikte çıkardıkları 1994 yapımı Side by Side albümünde Georgia on My Mind ve Misty muhteşemdir) rastlamak işten bile değildir.

Tunuslu ud ustası Anouar Brahem ve 2009 yapımı albümü The Astounding Eyes of Rita da böylesi hoş sürprizlerden biri.

Anouar Brahem 1957’de Tunus’un Halfouine kentinde doğdu. Müziğe ve uda on yaşındayken, müzik sevdalısı da olan babasının teşvikiyle başladı. On beş yaşına geldiğinde yerel orkestralarda çalıyordu bile. Kısa süre sonra, bir şarkıcının arkasında çalan koca ‘saz heyeti’ndeki önemsiz bir udi olarak kalmak istemediğini fark etti ve başka yönlere meyletti. Akdeniz, İran, Hint, caz müziklerini inceledi ‘ve sonra tüm bu müzikler arasında mevcut olan yakın bağları keşfetti’. Müzikal anlayışı değişti ve gelişti. Yurt dışında, özellikle Fransa, ABD ve Kanada’da icracı ve besteci olarak çalışmalar yaptı, buralarda birçok müzisyenle tanışmak ve birlikte müzik yapmak fırsatı buldu.

Bu yurt dışı faaliyetlerinden birinde, ECM’in efsane yapımcısı Manfred Eicher’le tanıştı ve böylece kendisini uluslararası üne sahip bir müzisyen yapacak olan serüveni başlamış oldu. Birlikte on albüm yaptılar. Le Monde tarafından 1992’nin en albümlerinden biri olarak gösterilen Conte de l’incroyable Amour’da bizden iki müzisyen, Barbaros Erköse klarneti, Kudsi Ergüner de neyi ile yer aldı.  1994’de Madar’da, ülkemizde verdiği konserlerin biletleri günler öncesinden tükenen Norveçli saksafoncu Jan Garbarek ile, 1995’te Khomsa’da, Keith Jarrett’in European Quartet’inden basçı Palle Danielsson ve davulcu Jon Christensen ile iş birliği yaptı. The Guardian gazetesi, “Khomsa yılın en iyi albümlerinden biri. Brahem cazın ön cephesinde çünkü cazdan çok daha ileride” diye yazdı. 1998’de ünlü saksafoncu John Surman ve basçı Dave Holland’la Thimar’ı, 2000’de yine Barbaros Erköse’yle Astrakan Cafe’yi çıkardı.

Le Pas du Chat Noir (2002) ve Voyage de Sahar  (2006)’dan sonra The Astounding Eyes of Rita, Brahem’in son çalışması. Albümde yer alan müzisyenler; bas klarnette, hem caz, hem klasik müzik eğitimi almış, 2008’de yayınladığı Distances albümü çok beğenilen Alman Klaus Gesing;  basta, kariyerinin ilk yıllarında Hollywood yıldızı Milla Jovovich’in müzik topluluğuyla turnelere katılmış, şimdilerde caz ve rock grubu Nik Bärtsch’s Ronin’de çalan İsveçli Björn Meyer ve darbuka ve benderde Khaled Yassine. Ud, klarnet, bas ve darbuka. Bu alışagelmedik enstrüman konfigürasyonu bile insanda merak ve heyacan uyandırmaya yeter.

Albüm sekiz parçadan oluşuyor. Parçaların bir ikisi hüzünlü denecek kadar yavaş tempolu (The Lover of Beirut, Walking State), diğerleri ise neşeli ve hareketli melodiler (Dance with Waves, Al Birwa, Galile Monamour, For No Apparent Reason). Bütün parçalarda Brahem’in harika udunu, onunla kesintisiz bütünleşen klarneti ve müziğe derinlik ve kıvraklık katan bas ve darbukayı dinlemek müthiş keyif. Albüme adını veren The Astounding Eyes of Rita ve Walking State’de bunların üstüne Brahem’in sözsüz vokali ekleniyor. Hepsinin en güzeli sorulacak olursa, dinleyeni alıp uçuran üçüncü sıradaki Stopover at Djibouti. Bütün müzisyenler resmen döktürüyor.

Albümün tamamı hem Arap ve doğu, hem caz ve hem de oda müziği soundu içeren bir karakter taşıyor. Gündelik yaşamın hayhuyundan veya pop müziğin her alana sızmış sert temposundan yaklaşık bir saatliğine kaçmak için muhteşem bir sığınak.

Turistik gezi denince bir zamanlar Paris, Londra, New York gibi yerler akla gelirdi ama epeydir Doğu Avrupa, Uzakdoğu, Mısır, Tunus, Fas gibi ülkeler de cazip destinasyonlar olarak öne çıkıyor. Benzer şekilde caz müziği de, Manfred Eicher gibi gizli kahramanlar ve Anouar Brahem gibi sınırlara ve geleneklere meydan okuyan cesur ve maceracı müzisyenler sayesinde cazibe ve etki alanını genişletiyor. Bu türün meraklılarına çeşitli kültür ve zevkleri harmanlayan farklı, yeni ve çok hoş müzikler dinlemek fırsatı sunuyor.

YENİ ÇIKANLAR

 Melody Gardot: My One And Only Thrill

Tord Gustavsen Trio: Restored, Returned

Dee Dee Bridgewater: This Is New

Hiromi: Place to Be

Preservation Hall Jazz Band: Preservation

David Sanborn: Only Everything

Abdullah İbrahim: Bombella

Eberhard Weber: Colours

Pat Metheny: Orchestrion