Emanete ihanet…

Ester YANNİER Köşe Yazısı
10 Şubat 2010 Çarşamba

Geçen haftalarda Kavram Sayfası editörü Sara Yanarocak yeni doğan torunu Gai’ye bir mektup yazmıştı. Torun sahibi olmama daha çok zaman var, torunlarıma mektup yazamam ancak onlara nasıl bir dünya bırakmak istediğim konusunda size yazabilirim.

Kızılderili atasözü;  “Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı, biz bu dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldık” demek istediğimi özetliyor aslında. Dünyayı onlara, sağlam yaşanılır bir yer olarak bırakmak zorundayız. En azından yaşadığımız gibi bırakmak istiyorum…

Güncel hayatta konuların, hareketlerin, hatta konuşmaların modası var.  Örneğin geçtiğimiz yıllarda küresel ısınma konusu, çevrecilik çok modaydı,  insanları bilinçlendirmek amacıyla birçok çalışma yapılıyordu. Ama bu konu demode oldu, çevreciler hariç kaçımız bunları anımsıyor?

Gelecek için, o tarihlerde çok konuşulan ama şimdi üstleri tozlanan konuları bir kez daha irdeleyelim…  

Hafızamda ilk sıra küresel ısınmaya karşı halkı bilinçlendirmek adına yapılan“karanlık eylemi” nin… Evimizin tam karşısında Manhattan’ı anımsatan binaları aydınlatan ışıklar yatak odama öylesine yansır ki panjurları kapatmazsam uyuyamam…  O süreçte bu binaların ışıkları birkaç dakika için kapatılıyordu. Sonra küresel ısınmaya katkıda bulunmak üzere!  Yeniden açılıyordu.   Modası da geçti artık hiç öyle bir eylem yok. Yani panjurlarım hala kapalı…

Sıralamam şöyle devam ediyor:   Küçük bir buzulun üstünde kalan bir kutup ayısı  fotoğrafıyla buzulların eridiği beynimize kazındı.  O kutup ayısı şimdi nerede? Buzullar erimeye devam ediyor…   Geçen hafta Baltık Denizi’nde bir buzulun üstünde bulunan köpeğin “gözlerinde korku” vardı… Ben de aynı onun gibi korkuyorum…

Çevreye duyarlı olmanın moda olduğu günlerde uzun ömürlü özel ampuller üretilmeye başlanıldı. Değiştirdiniz mi?

 Hatırlayacaksınız barajlarımızda sular azalmıştı.  Kendimize göre yeni taktikler geliştirmiştik.  Dişlerimizi fırçalarken veya erkekler tıraş olurken suyu kapatıyorduk. Duşa girince daha ekonomik kullanıyorduk suyu… Sokaklarda halı,  zırt-pırt arabaları yıkamaz olmuştuk… Bulaşıkları makineye koyarken sudan fazla geçirmeden koymayı akıl etmiştik. Ya dünya kuruyacaktı, ya da biz…

Geçtiğimiz günlerde gazetelerde sevindirici bir haber aldık. Barajlarımız o kadar doldu ki, artık suyun tahliye edilmesi gerekiyor…  Daimi olması dileklerimle ama maalesef pek de öyle olmayacak der bilim adamları…

Kimyasal deterjanlar yerine doğallarını veya en az şekilde kullanmamız gerektiğini öğrendik. Bu bağlamda seyahate gittiğimizde yatağımıza “çarşafı değiştirmeyin” notunu koymayı adet edindik…

Doğayı kirletiyor, yok olmuyor diye daha az naylon torba ve pet şişe kullanmaya başladık. Geçen sene kızım okul ödevi olarak sosyal sorumluluk projesi için bez torbalar yaptırıp, Eminönü’nde camii önünde arkadaşlarıyla 5 naylon torba verene bir bez torba vermişlerdi. Bundan daha güzel bir bilinçlendirme olur mu? Gurur duydum…

Artık meşrubatları cam şişelerde almaya dikkat ediyorum…

Çöpleri geri dönüşümü olacak şekilde ayırmamızı salık verdiler. Bazı belediyeler bu konuya destek vererek kâğıt çöpleri yaptılar. Atık kâğıtları orada biriktiriyoruz… Kullanılmış pilleri ise, eczanelerde bulunan pil kumbaralarına atılıyoruz. Dahası yeniden şarj edilebilir pil alıyoruz…

Televizyonu kumandadan değil, düğmesinden kapatmak; telefonların şarjlarını sürekli prizde bırakmamak gerektiğini öğrenmiştik…  Gerçekçi olmak gerekiyorsa, işte buna hala alışamadım.

Eskiden çöpleri karıştıran birilerini gördüğümde için için üzülürdüm o kişilere, oysa şimdi bizim yapmadığımız çöp bölüştürmesini yaptıklarının bilinciyle kendilerine teşekkür etmek istiyorum…

Kısaca insanın insandan başka ne dostu, ne de düşmanı var… Torunlarımızın geleceği bizim ellerimizde…

 

***

“Bize kâr kalan nedir bu dünyadan…”

Ahhh! şu habersiz geçen yılların acısını kimden çıkartacağız? Zaman geçtikçe farkında olmadan öyle şeyler biriktiriyoruz ki datamızda. Hele benim gibi eski şarkıları kolay kolay unutmayan biri iseniz engin repertuara sahipsiniz demektir.  İşte size hediye gibi bir cd…

80. yılını kutlayan Odeon Grubu Müzik Yapımcılık -Dani Grünberg ‘in çıkarttığı Fecri Ebcioğlu Şarkıları 1 Karma pop albümünü dinlerken, benim gibi siz de geçmişe yolculuğa çıkacaksınız. Acı -tatlı anılarınızı, Teknik Üniversite deneme yayınlarının yapıldığı televizyonun ilk yılları anımsayacaksınız…

18 şarkıdan oluşan albümde Alpay -Hayalimdeki Resim ve Zengin Olsaydım; Fecri Ebcioğlu- Dünya Dönüyor; Dario Moreno -Her Akşam “ Sarhoş”; Gönül Akkor – Böyle Gelmiş, Böyle Geçer” Juanito- Bu Bir Başka Masal; Marc Aryan -Moda Yolunda gibi Türk Pop müziğinin yapıtaşlarını oluşturan ‘aranjmanlara’ yer verilmiş.