Yüzyılın piyanisti: VLADİMİR HOROWİTZ

Rubi ASA
3 Şubat 2010 Çarşamba

Vladimir Horowitz 5 Kasım 1989 tarihinde New York’ta öldüğünde 86 yaşındaydı ve ardında çeşitli spekülasyonlarla dolu yüzlerce anı kalmıştı. Yüzyılın yetiştirdiği en önemli piyano yorumcularından biriydi. Vasiyeti üzerine Milano’da Toskanini aile mezarlığına gömülmesi bile sorun olmuş, ailesi ile Yahudi cemaati ve sanat çevreleri arasında geniş tartışmalara yol açmıştı.

Plak kayıtlarını ilk kez dinlediğimde birçok dönem yorumcusundan çok daha farklı ve tarifsiz derecede derinlemesine etki yaratan bir tarzı olduğunu fark ettim. O günden bu yana da onu diskoteğimin kriter yorumcularından biri olarak kabul ettim. Dinlediğim birçok yorumcuyu istemeden onunla kıyaslıyor, çoğunu sıradan ve yeni bir şey söylememiş buluyordum.1933 yılında seslendirdiği Haydn sonatları onun, ABD’de Toskanini’nin kızı Wanda ile evliliğiyle anılan ve yaşamının önemli dönemeçlerinden biri olmuştur.

Vladimir, 1903 yılında Samuel ve Sophia Horowitz’in dört çocuklu ailesinin ikinci çocuğu olarak Yahudi bir ailede doğdu.

Samuel Horowitz, Rusya’da Alman üreticiler için elektrik mühendisi olarak çalışırken, babası Joachaim’in geniş sanat çevresinden etkilenerek oğlunu çok küçük yaşta piyanist olarak yetiştirmek üzere hazırladı. Annesi onun ilk eğitmeni oldu. 1912 yılında Kiev Konservatuarına burslu talebe olarak girdi ve burada Vladimir Puchalsky ile dönemin en iyi piyanist ve pedagoglarından sayılan Sergey Tarnowsky ve Felix Blumenfeld tarafından yetiştirildi. 1919 yılında Kiev Konservatuardan mezun olup ilk resitalini Harkovda Sergey Rahmaninovun 3 no.lu D minör Piyano Konçertosunu seslendirdiğinde müzik dünyası onun bu olağanüstü yeteneğine hayran oldu. Çalınması son derece zor ve piyanistlerin korkulu düşü olan bu konçerto henüz 16 yaşında olan Wladimir Horowitz’e dünya çapında ün sağladı.

Çocuk yıllarını Horowitz şöyle anlatır.

”12-13 yaşlarındayken piyanodan çok bestecilikle ilgilenmekten hoşlanıyordum. Kendimce yapıtlar üretmek ve başkalarının bunları çalabilme çabası göstermesi bana haz veriyordu. Ancak 1917 Devrimi’nden sonra, her şey öylesine karmaşıklaşmıştı ki, eninde sonunda piyanist olarak hayatımı kazanabileceğimi anladım ve piyano üzerine yoğunlaştım. Devrimle birlikte her şeyimizi yitirmiştik. 24 saat içinde tüm mal varlığımız yok olmuştu. Her şey gitmişti. Annem babam ve kardeşlerim o günkü Yahudi cemaatinin asimile ortamında bile gerçekten zor günler yaşadık.”

O yıllar gerçekten Rusyanın en karışık, devrimlerin kargaşaların ve askeri müdahalelerin yıllarıydı. Ekonomik sıkıntı had safhadaydı, buna rağmen 1922-23 yıllarında başta Leningrad olmak üzere ülkenin birçok kentinde 50ye yakın konser gerçekleştirerek yaşamını, geçimini ve ailesinin bakımını sürdürdü.

1928 yılında Amerikaya giderek New York Filarmoni eşliğinde Toskanini ile başarılı konserler verdi ve dört yıl sonra da ABD yurttaşlığına geçti.

Horowitz’in hayatı trajediler spekülasyonlar ve bunun yanı sıra klasik müziğin piyano yapıtları arasında eşsiz kabul edilecek başarıların yansımalarıyla doludur.1936 yılından sonra geçirdiği sinir hastalıkları sonrası müziğe ara verdiği konserlere çıkmadığı ve kayıt yapmadığı bilinir. 1940’da New York’a yerleşerek tekrar müziğe dönen Horowitz artık yıldızı parlamış kayıtları binlerce satmış bir müzisyendi. Piyano tarihinin en önemli müzisyeni sayılan Horowitz özellikle R.Schumann, F. Liszt, A.Skriyabin, S.Rahmaninof gibi bestecilerin en iyi yorumcusu olarak tanındı. Rahmaninof ile ilgili anılarını şöyle anlatır Horowitz;

“Eserlerinin yorumunda en hızlı, en gürültülü oktavları çalardım, bunları biraz da dinleyiciyi etkilemek için yapardım. Ama bunun müzikle hiçbir ilgisi olmadığını, ayrıca gerekmediğini de söylemek zorundayım. Bir gün kendisine bütün bunları neden yaptığımı anlattım. Güldü, güldü, güldü... Ne var ki, Rahmaninof her konserde mutlaka eleştirecek bir şey bulurdu. Kimi zaman da hiç kimsenin beğenmediği aşırılıklar onun hoşuna gider , ‘keşke böyle besteleseydim’ diye takılırdı.

New York’a geldiğimin ikinci günü Rahmaninof’un apartmanında bulmuştum kendimi. Avrupa’dayken, genç bir Rus piyanistinin 3. Piyano Konçertosu’nu büyük bir kolaylıkla çaldığını kemancı Fritz Kreisler’den duymuş ve Amerika’da Çaykovsky’i çalacağımı da öğrenmiş, benimle hemen tanışmak  istemiş. Steinway Firması’na gidip, kendisini hemen gelir gelmez ziyaret etmem için haber bırakmış. Böylelikle beş dakikada arkadaş olmuştuk. 10 dakika sonra da piyanonun başına geçip bana bir şeyler çalmıştı. Medther’in ‘Peri Masalı’nı. Bu yeni yayınlanmış bir yapıttı, o zamanlar ve kendisi Medther’i çok seviyordu. Sonra da Rahmaninof’la birlikte Steinway Firması’nın ünlü bodrumuna indik ve kendisine 3. Konçerto’yu çaldım, o da diğer piyanoda orkestra eşliğinde sundu.”

Gerçekten böylesi avangard bestecilerin eserlerine getirdiği derin anlam ve tekniğinin mükemmeliyeti Horowitz’i, başka hiçbir klasik müzik yorumcusu ile kıyaslanmayacak düzeye getirdi. Ta ki, bir konseri sonrası, Chicago’da, gençliğinin de verdiği özgüvenle kendisini dinleyen kalabalığa “daha iyi çalan varsa” gelsin diyerek meydan okuduğu zamana kadar!

Orada konsere gelmiş ve üstü başı perişan bir zenci sahneye çıkarak az önce ilk kez duyduğu Horowitz’in çaldığı parçayı, sondan başa, baştan sona, ellerini değiştirerek çaldı. Bu piyanist o günden sonra tüm Jazz müzikseverlerinin gönlüne taht kuracak olan ve Jazz tarihinde belki de milat kabul edilecek ‘Art Tatum’dur.

Bunun üzerine Horowitz’in on yıl boyunca konserlerine ara vererek tekniğini geliştirmek için çalıştığı söylenir. 1933 yılında evlendiği Wanda’dan olan kızı Sonia Toskanini’nin (1934-75 ) aşırı dozda uyuşturucudan ölmesi ile onun için müzik hayatının sonu olduğu söylenir.

Fakat yıllar sonra, 1985 yılında Başkan Ronald Reagan’dan “Başkanlık Ulusal Müzik Özgürlük Madalyası” alır.

Ona yaşadığımız çağın ‘Son Romantiği’ denir. Bunca yıla rağmen, olağanüstü kayda değer bir teknik ustalık yeteneği ve inceliği onu renkli kişiliğiyle sanat dünyasında hep gündemde tutar. Performanslarının çoğunda, eski virtyözite gösterisi yerine, farklı bir olgun çizgide (Schonberg ve Richard Dyer dahil) birçok eleştirmen onun post-1985 performansları ve kayıtlarının en iyi yorumlar olduğunda birleşirler.

1986 yılında, ilk kez Horowitz Sovyetler Birliği’ne Moskova ve Leningrad’da resital vermek için geri döndü. SSCB ve ABD arasındaki kültürel ve sanatsal yeni adımların aranışı bu yeni ortamda, siyasi yansımaları da olan önemli bir etki yarattı. Uluslararası birçok televizyon Moskova konserini ilk kez video ve CD olarak yayınladı ve bu disk klasik müzik listelerine Billboard’un üzerinden ‘Horowitz in Moscow’ olarak girdi. Sonrası Japonya konseriyle sürdü ve onun bilinen son resitali olan 1987 baharında kaydedilen ‘Last Concert’ kaydı son Avrupa turnesi sayesinde gerçekleşti. Bu konser 21 Haziran 1987 tarihinde Almanya Hamburg kentinde gerçekleşti.

Müziğin kıyaslanamaz bu özel kişiliği, halen raflarının başköşesini süslemekte ve halen yeni çıkan kayıt ve yorumcuların etkileri onunla kıyaslanmaktadır.