Ortadoğu’nun yeni yılı

Alber NASİ Köşe Yazısı
6 Ocak 2010 Çarşamba

Tüm temenni ve iyi niyetlere karşın 2010 yılının Ortadoğu’ya barışı getirecek bir sene olacağı ne yazık ki söylenemez. Diğer yandan Ortadoğu’daki dengelerin değişmesi ve barışa yaklaşılması pek de uzak bir ihtimal değil.

Tahminimizden uzun bir süredir İsrail ile Filistinliler arasında barışı engelleyen en önemli unsur hiç şüphesiz İran’ın düşmanca tavrıdır.

Şaibeli bir seçimin ardından tekrar Cumhurbaşkanı seçilen Ahmedinecad’ın politikaları sadece İsrail’i değil artık tüm bölgeyi rahatsız etmektedir.

İran’ın dünyadan yarattığı nükleer tehdit ve İsrail’e karşı terörist eylemlerden vazgeçmeyen Hamas ve Hizbullah’a açıkça destek veren İran’ın Ortadoğu barış sürecini tıkayan ve engelleyen en önemli unsur olduğu söylenebilir.

Öte yandan İran’ın da çok rahat ve sıkıntısız günler geçirdiği söylenemez. Kapalı ekonomi sayesinde global krizden pek etkilenmese de İran’da halktan gelen değişim isteğinin göz ardı edilmesi, muhalefetin her geçen gün sesini daha da fazla yükseltmesi, adaletsiz gelir dağılımının halkta yarattığı sıkıntı, nükleer tesislere ve Ortadoğu’daki teröre haddinden fazla kaynak ayırması İran yönetimini istese de istemese de zora sokmaktadır.

Ahmedinecad yönetiminin bu sene vereceği kararlar ve atacağı adımlar Ortadoğu’nun kaderini doğrudan etkileyecektir.

Cumhuriyet olmasına karşın totaliter bir rejim olmanın ötesine geçemeyen İran’ın muhalefetle nasıl anlaşacağı merak konusu. Devrim muhafızları devreye girerek büyük kıyımlarla da olsa halk sindirilebilir.

Ya da 30 sene önce yaşadığı gibi İran halkı bu sefer kendilerine gerçek demokrasiyi getirecek yeni bir devrim yapmayı deneyebilir.

Mevcut yapıyla yeni devrim aslında pek de olası görünmemektedir.  Ancak devrim yapmış bir halkın yeni bir devrimden kaçınmayacağı göz ardı edilmemelidir. Özellikle dış güçlerin İran yönetimini değiştirmek için birçok şeyi göze alacağı dikkate alınırsa çok da uzak bir ihtimal değildir. Söz gelimi ABD için İran yönetimi devrimle yıkmak savaşla yıkmaktan daha ucuz ve daha sürdürülebilir bir çözümdür.

Filistinlilerin kendi içlerinde barışması ve haziran ayında yapılması beklenen FÖY Başkanlığı ve parlamento seçimleri barışın kaderini etkileyecek olaylardır. Hamas ile El-Fetih’in barışması, Filistinlileri İsrail’e karşı daha güçlü kılacak ve olası barışın kalıcı olmasını sağlayacaktır.

Diğer yandan ABD Başkanı Barak Obama’nın İsrail’i barış için zorlaması hem boşuna hem de gereksiz bir uğraştır. Özellikle Filistinliler yeni seçim yapmadan ve yeni yönetim oluşturmadan yapılacak görüşmelerin sürekliliği şüphelidir. Bu durumun benzeri daha önce de yaşanmış ve Hamas yönetime girer girmez İsrail ile yapılan tüm protokol ve görüşmeleri reddetmişti.