Siz kaç kişi çağırdınız?

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
9 Eylül 2009 Çarşamba

Yahudi Kültürü Avrupa Günü’nün ön çalışmalarını uzaktan da olsa zaman zaman takip ettim. Profesyonel gibi çalışan, gönüllü kadro gerçekten takdire şayandı. Düşünülecek ve hayata geçirilecek onca ayrıntıyı yerine getirdiler. Kulak misafiri olduğum, küçük bir örnek vermek gerekirse, son anda piyanoyu uygun bulmayan bir sanatçı için, yeni bir piyano kiralanması gerekti. Doğru piyano bulunduktan sonra, nakliyatçı ile akortçunun mekâna belli saatlerde gelmeleri, ikisi nin saatinin birbirine uyması; cumartesi günü çalışılamayacağının göz önünde bulundurulması ve Pazar sabahı ziyaretçilerden önce her işin hazır olması gerekiyordu. İstediğiniz kadar doğru zamanlama için çalışın, aynı zamanda tersliklere de çözüm üretmek zorundasınız.

Fest-Travel’ın düzenlediği Balat ve Haydarpaşa Kültür Turları,  etkinlikler çerçevesinde en çok rağbet görenlerdendi. İdareciler programı ilan ettikten 48 saat sonra kontenjanları dolmuştu. Bu hem sevindirici hem de düşündürücü. Sevindirici çünkü ilgi çok; düşündürücü çünkü bu ilgiye gereken yanıtı veremiyoruz. Diğer bir deyişle, bu kültür turları yıl içinde daha sık yapılmalı kanısındayım. Dilerim, son iki yılki ilgi cemaat yöneticilerini de düşündürür.

* * *

Doğrusunu söylemek gerekirse, bu yıl Galata’daki kutlamalara gitmedim. Adadaydım. Yolda karşılaştığım, birçok insan, “senin burada ne işin var?” diye serzenişte bulundular. Kimilerine açıklama yaptım, kimilerine yapmadım, ama gene de kızardım. Hafifletici sebepler aramıyorum, fakat yaptığım en iyi iş, üç arkadaşımı Galata’ya göndermek oldu. Aslında az daha çaba sarf etseydim, daha fazlasını da yapabilirdim. Gerçekte, her birimizin birincil görevi bu olmalı. Zira bundan daha etkili bir halkla ilişkiler çalışması olmaz. Nitekim bu sene görevli olarak giden kimi arkadaşlar, geniş toplumdan arzulanan oranda bir kalabalık bulunmadığını vurguladılar.  Buna karşılık yabancı turist sayısının çokluğu sevindiriciydi.

* * *

Şalom, 6 Eylül Pazar günü gerçekleşen sekizinci Yahudi Kültürü Avrupa Günü etkinliklerini sayfalarında geniş yer veriyor. Günün akışı içinde yaşanan programın yanı sıra ziyaretçilerin görüşleri de hayli ilginç. Duyduklarımı iletecek değilim. Ancak her mekanda lokumlu boreka, ıspanaklı bulema vs gibi ikramlar olduğunu söylemeliyim. Günün sonundaki iftar yemeğinin ayrıntılarını bilmiyorum. Umarım sofraya güne katılan Müslüman kardeşlerimiz oturmuştur.

Geçmiş yıllarda YKAG’nü düzenleyen ekipte çalışan biri olarak, bu işin ne denli emek gerektirdiğinin bilincinde olarak güne emeği geçen herkesi bir kez daha kutluyorum.