18 trilyon dolar nerede!

Köşe Yazısı
9 Eylül 2009 Çarşamba

Yakup ALMELEK


Onlar geçmişte yıllarca Amerika ve Avrupa’ya hevesle baktılar. Bir gün aynı kulvarda koşabilmenin hayalini hala yaşıyorlar.

Liberal ekonomi son yıllarını mı idrak ediyor. Bırakınız geçsinler bırakınız  yapsınlar artık iktisat kitaplarının modası geçmiş ilkelerinden mi?

Şunu gözden ırak tutmamalı. Liberalizmim yara almışsa bu sistemin yetersizliğinden değil tatbikatın sakatlığındandır. Hiçbir hürriyet sınırsız olmaz. Mutlaka çizgi koyulmalıdır. Yapılsın, geçilsin ama nereye kadar.? 

Kar etmek serbest ancak kimin öz kaynağını kullanarak. Bu çok önemli. Bir söz vardır. Başkasının parasını harcamak kolaydır denir. Bazı finans kuruluşları halkın tasarrufunu değerlendireceğiz böbürlenmesiyle ortaya çıktılar, ciddi meblağlar topladılar ve örneğin gayrı menkullere yatırdılar. Herkesi ev sahibi yapacakları vaadi gazete sayfalarına boy boy geçti. Projeyi bitirdiler ancak iyi hesap etmediklerinden yaptıkları ellerinde kaldı. Borçlananlar taksitlerini ödemekte büyük güçlüklerle karşılaştılar. Sıkıntı halka halka bütün ekonomiye yayıldı. Elli bine yakın şirket değer kaybetti. Amerika’da dokuz ayda on sekiz trilyon dolar bilânçolarda zarar gösterildi.

Olanların suçu ekonomik sisteme yüklendi. Serbest ekonomi batıyor denildi.

Liberal ekonomilerde bu zararların şirketlerin bünyesinde kalmaları gerekirken devlet müdahale etti. Açıkları kapattı. Ve böylece bütün vergi mükellefleri ve emekliler ve kısaca bütün yurttaşlar hiç günahları yokken gerilemeden pay aldılar.

Serbest ekonominin ilkelerinden biri de şudur: Önce talep yaratılır sonra arza geçilir. Daha başka bir deyişle önce müşteri bulunur sonra mal hazırlanır. Arzın amacı talebi karşılamaktır. Önce malı hazırlayıp sonra müşteri aramak risk almaktır. Ne yazık ki Amerika birleşik devletlerinde pek çok büyük şirketçe (örneğin General Motors)  buna gidildi.

 Savaşmak talebi arttıran unsurlardan biri sayılıyor.. Harp etmek felakettir ancak bazı yönetimlerce  “ Denize düşen yılana sarılır”  çaresizliği şeklinde algılanmakta. Burada bir noktaya dikkatinizi çekeyim. Silah üreten devletler zenginleştikçe tüketenler fakirleşmekten veya oldukları yerde kalmaktan kendilerini kurtaramıyorlar.

Bir şeyi merak etmekten kendimi alamıyorum. Fizik kanunudur. Hiçbir şey kaybolmaz veya yoktan var edilemez. Bir çeşit enerji başka çeşit bir enerjiye çevrilebilir ancak bu kaybolma değil şekil değiştirmektir.   

Peki o halde şirketlerin zararı on sekiz trilyon dolar fizik kanunlarınca kaybolamayacağına göre acaba nerededir?  .