Fransız gözüyle dinci terör

11 Eylül sonrası Amerikan sinemasında sık rastladığımız İslami terör örgütleriyle ilgili bir film olan Fransız “Devlet Sırrı”, ‘öteki’ kavramına objektif  bir gözle bakıyor. Besteci olarak tanıdığımız Philippe Haim’in senarist ve yönetmen olarak tam puan aldığı filmde, en büyük dertleri terörizmle mücadele olan gizli istihbarat servislerinin Fransa kanadının işleyişi, inandırıcı bir uslupla anlatılıyor

Viktor APALAÇİ
5 Ağustos 2009 Çarşamba

11 Eylül sonrası Amerikan sinemasında sıkça rastladıımız İslami terör örgütleriyle ilgili başarılı filmler dizisine Fransız’dan “Devlet Sırrı / Secret Defense” katılıyor. Jeneriklerde besteci olarak adına rastladığımız Philippe Haim’in, senaryo, yazılımına da katıldığı bu kaliteli filmin yönetmen koltuğunda oturması şaşırtıcı.

Gerçekçi olması için 18 kere değişikliğe uğradığını okuduğumuz senaryoyu Haim, Julien Sibony ile birlikte yazmışlar. ‹lgiyi sürekli ayakta tutmayı başaran dinamik sinema diliyle, hızlı ve akıp giden anlatımıyla, Haim’in mizanseni güçlü bir oyuncu kadrosunun varlığıyla birleşince, “Devlet Sırrı” birinci sınıf bir politik gerilim filmi oluyor.

‹slamcı teröre Fransız gözüyle bakan film, dünyadaki en büyük dertleri terörizmle mücadele olan gizli istihbarat servislerinin Fransa kanadının işleyişini anlatıyor. Kapanış jeneriğindeki yazılardan, Fransız CIA’yı olarak bilinen D.G.S.E adlı istihbarat örgütünün çalışmaları sonucu sayısız terörist saldırının önüne geçildiğini öğrendik.

Bu gizli servisin radikal ‹slamcılarla mücadeleside, “öteki” kavramına objektif bir gözle bakma iddiasındaki film, aynı konuyu işleyen Amerikan filmlerinden daha samimi ve daha tarafsız.

Genel çerçevesi itibarıyla son yıllarda izlediğimiz “Syriana”, “Yalanlar Üstüne” ve “Hain / Traitor” gibi kaliteli Amerikan yapımlarıyla akrabalıklar taşıyan “Devlet Sırrı”nda, Fransa’nın Ortadoğu sorunlurına yaklaşımının izlerini görüyoruz. Savaş filmlerinde olduğu gibi, casusluk filmlerinde de iki tarafın gayeye ulaşmak adına, acımasız ve insanlık dışı yöntemlere başvurduğunu izleyince, “bu işler pis işler” diye düşünüyorsunuz.

BİRİNCİ SINIF POLİTİK GERİLİM

‹nandıkları dava uğruna hazırladıkları suikastlerde masumların da öleceğinden zerre kadar kaygı duymayan radikal dincilerin peşindeki devlet güçlerinin, istihbarat ağlarının, en az karşısındakiler kadar acımasız davrandığını, insanlık dışı yöntemlere başvurmaktan geri kalmadıklarını, filmde izliyoruz.

DGSE adlı Fransız istihbarat örgütü, teröristlerle savaşmak için en güçlü ve en acımasız silah olarak insan gücünü kullanmaktadır. Terörist ülkelerde doğup büyüyen, lisanını konuşan ajanların yanında, casus olarak yetiştirebilecekleri insanlara kurdukları tuzaklarla ağlarına düşürürler.

Derslerinde başarısız olan güzel üniversite öğrencisi Diane (Vahina Giocante) Fransız istihbaratının avlarından biridir. Yardım etmek gayesiyle kendisine asılan yakışıklı bir gencin ilk önce metresi olur, sonraları sevgilisinin babasının tek tehditvari teklifiyle, kendisini Fransız Gizli Servisi’nin elemanı olarak bulur. Sokaklarda uyuşturucu satarak, kirasını ödeyemeyen annesine yardım etmek isteyen Pierre (Nicolas Duvaauchelle) paçayı kaptırıp hapse düşer. Irzına geçtiklerinde, bu ortamda tek başına ayakta kalmanın zorluğunu anlar, kendisine yardım elini uzana radikal ‹slamcıların himayesine girer ve Müslümanlığı seçer. Aziz ismini alır, mahkumiyetinin sonunda Afganistan’a yollanır.

Pierre ile Diane’ın yolları bir Paris metrosunda, çok geçmeden kesişecektir. Canlı bomba Pierre, titizlikle hazırlanan bir terör olayının kahramanı, Diane ise, Fransız Gizli Servisi’nin gözde bir ajanı olmuştur.

‹şadamı kisvesiyle, Lübnan’da lüks bir hayat yaşayan Al-Barad (Simon Abkarian) ‹slamcı güçlü bir terör örgütünün lideri olarak Fransa’da ses getiren bir eylem hazırlamaktadır.

Namusluların da namussuzlar kadar çalışkan olması gerektiğine inanan, acımasız Fransız istihbarat lideri Alex (Gerard Lanvin) emrindeki ajan Müslüman Leyla’nın muhbirlik yaparken öldürülmesiyle, yerine Diane’i görevlendirir.

Kadınlığını kullanarak Al-Barad’ın çevresine giren genç kadın, hazırlanan suikast ile ilgili bilgilere ulaşır. Film, acımasız yöntemlerle casusluğa zorlanan bu manipülatif hayatların aldıkları eğitim sonrası, kendilerini kaçamayacakları bir durumun içinde bulmaları ve liderleri tarafından gözden çıkarılmalarını anlatıyor.

 CASUSLUK PİS İŞ

Fransa’da, radikal ideolojiler, terörist gruplarla çatışma halindeki istihbarat servislerinin yöntemlerini günümüz siyasal konjonktürü açısından işleyen “Devlet Sırrı” ayakları yere basan bir film.

Fransa’daki gizli servislerinin devletin üst kademeleriyle işbirliği ve çatışmasını gözlere seren bu film belli ki güçlü bir istihbarata dayanıyor.

Luc Besson’un “Nikita”sından sonra, Fransız sinemasındaki kadın ajan figürü, “Devlet Sırrı”nda Diane karakteri ile ustalıkla kullanılıyor. Bu rolde, Fransızların  az tanınan güzel aktrisi Vahina Giocante oyun gücüyle öne çıkıyor. “99 Frank” filminden hatırladığımız 28 yaşındaki aktris önemli bir kariyer vaad ediyor.

Türkiye’de pek tanınmayan, eski tüfek aktörlerden Gerard Lanvin, acımasızlığın ve soğukkanlılığın simgesi, gizli servis şefi Alex rolünde, her zamanki gibi mükemmel. Amerikan ve Fransız filmlerinde gördüğümüz Ermeni asıllı aktör Simon Abkarian, ‹slam terör lideri Al-Barad’da inandırıcı bir portre çiziyor.