Nino Varon anlatırken…

Ester YANNİER Köşe Yazısı
5 Ağustos 2009 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta Herkesin Anlatılacak Bir Öyküsü Vardır köşemizde Nino Varon’u konuk ettim, umarım keyifle okudunuz. Nino Varon anlatırken “Sana çok dağınık anlatıyorum… Ama yazarken eğleneceksin… Ve bir şarkımın nasıl çıktığını da öğreneceksin…” dedi. Öyle de oldu…

***

Söyleşi yaptığım kişileri gruplara ayırmam gerekseydi, oldukça ilginç, çok çeşitli bir tablo ortaya çıkardı.

Söyleşiyi yazıya dökecek olanlar için en kolayı, düzgün bir Türkçeyle düzgün cümleler kuran kişilerdir. Ne diyeceğini, neyi neden sonra söyleyeceğini daha önceden çalışmış, hatta notlar almış olarak gelirler görüşmeye… Duyduğunuzu yazarsınız… Ancak bu kategorideki kişiler de aralarında çeşitlilik gösterir. Kimileri o kadar iyi çalışmıştır ki dersini,  araya saplama yapmak bile zordur bu kişilerin anlatılarına… Onlar anlatır, siz dinlersiniz… Ne sorduğunuz pek de mühim değildir.. O aklındakileri aktarır… Hatta kendi kendine soru sorar ve de yanıtlar… Sonuçta sayfa editörünün insafına kalır ne kadar gireceği…

En zor söyleşi türlerinden biri de televizyonda birçok kere tanık olmuşsunuzdur. Sorularınıza kısa tek cümle hatta mümkünse tek kelime ile yanıt verirler. Hani ağzından kerpetenle laf aldım denilebilecek kişilerdir. Beceri karşısındakine bağlı, konuştur konuşturabilirsen… Yazım aşamasında, tüm ön çalışmaları araştırmaları yapmanıza  tüm maharetinizi göstermenize rağmen, işin sonunda beklentileri karşılamayacak kadar kısa bir yazıya razı olursunuz çaresiz…İşte o yazılar  bol ve büyük resimlidir…

 Kimisi ise tanıdıktır, sohbet ortamında geçer görüşme… Olaya ciddi yaklaşım sergilemekte zorlanırsınız… Ne desem, ne yapsam da işi sohbetten söyleşiye çeksem… Zaman su misali akar gider. Bir bakarsınız masa başına oturduğunuzun üstünden saatler geçmesine rağmen kayıt cihazının düğmesine bile basamamışsınızdır… En sonunda onu da bir şekilde başarmak zorundasınızdır. Ciddi bir yazı çıkması için elinizden gelen yapmak durumundasınızdır…

Liste böyle uzar gider… Ancak her keresinde bir şeyler öğrenirsiniz…

Tüm bunların yanı sıra farklı birkaç kategoriyi bünyesinde barındıran kişiler olduğunu da söylemem gerek. Onlar hoş sohbettirler, hem söyleşinin temasına hem de  hayatın tüm noktalarına kısadan bir sürtünür geçersiniz… Anlatacak o kadar çok anıları, bilgileri vardır ki, bir türlü sıraya dizilemez. Akıl gibi hızla sağa sola kayar anlatılar… Saatler geçer, ama siz şikâyetçi değilsinizdir durumdan, zaman kaybı olarak görmezsiniz bu süreyi.  Keyiflidirler, anlatıları sizleri o döneme veya olaya taşır… Eliniz bir türlü düğmeye uzanamaz… Uzandığında ise en kısa zamanda yeniden görüşme arzusunu hissedersiniz. Annesinin yatak başında masal anlattığı çocuklar gibi hemen ertesi gece olmasını istersiniz…

 Nino Varon ile söyleşi yaptığım da duygularım bunlardı… Bazen yıllar öncesini, bazen günümüzü anlattı, bazen de hafiften dedikodu yaptık…

 “Sana çok dağınık anlatıyorum… Ama yazarken eğleneceksin… Ve bir şarkımın nasıl çıktığını da öğreneceksin’’ dedi.  Bir şarkı nasıl çıkar anladım mı bilmem ama hem yaparken, tüm zorluklarına rağmen yazarken de büyük bir keyif aldım.

Onun anlatacağı daha çokkk öyküsü var…

Kendime mi saklasam… yoksa….!!!