Çocuk da yaparım, kariyer de...

Pek çok sektörü ağır yaralayan küresel mali kriz, sağlığa uğramadı. Sektörün büyük oyuncuları, yatırımlarına ara vermiyor. Maslak’ta açılan Acıbadem Hastanesi’nin Genel Müdür Yardımcısı Meri Bahar ile keyifli bir röportaj yaptık

Batya KEBUDİ Yaşam
15 Temmuz 2009 Çarşamba

Hani bazı insanlar vardır, aynı anda birçok işin altından başarıyla kalkarlar. Kesin sizin de çevrenizde öyle birisi vardır!

Onların hem başarılı kariyerleri, hem sevgi dolu aileleri, hem de kardeş kadar yakın dostları vardır.

Benim için böyle birine hayran olmamak imkânsız!

Belki de bu nedenle sizi Meri Bahar ile tanıştırmak istedim.

Aklınızda olsun, bu kadın Türkiye’nin en önemli hastanelerinden Acıbadem Hastaneleri’nin Genel Müdür Yardımcısı…

Son zamanlarda tanıdığım en cesur, güzel, mütevazi ve lider ruhlu kadın.

Gülerken adeta gözlerinin için parlıyor!

Bir kadın hem güzel, hem de akıllı olabiliyormuş. Meri Bahar ile tanıştıktan sonra bunu bir kez daha anladım!

 İş hayatına hastanede çalışarak başlamak biraz sıra dışı değil mi?

Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümünü bitirdikten sonra yine aynı üniversitede Klinik Psikoloji yüksek lisansı yapmaya karar verdim. 64 kişinin katıldığı bu sınavla yüksek lisans programına sadece iki kişi alınacaktı. Bu iki kişiden biri de ben oldum. Üniversiteyi bitirdiğim zaman 4-5 aylığına yüksek lisans programına başlayana kadar bir işe gireyim dedim. Klinik psikolog olacağım için danışanlarımı daha iyi anlamak amacıyla iş tecrübem olmasını istiyordum. Asil Nadir’in yabancılara yönelik çıkardığı bir dergide Halkla İlişkiler departmanında çalışmaya başladım. O sırada International Hospital ile tanıştım. 1990 yılında modern ve yeni bir hastaneydi. Ben de psikoloji mezunu olduğumu, o hastanede psikolog olarak çalışmak istediğimi dile getirmiştim. Fakat onlar bana çok farklı bir iş teklifi ile geldiler. Bana “Halkla İlişkiler Müdürlüğü yapar mısın?” dediler. Mesleki beklentim başka bir yönde olduğundan bu teklife biraz da şaşırdım. Böyle bir serüvenle mesleğime başladım. İşe başlamadan önce yüksek lisans programını bir seneliğine dondurdum. Hastanede çalışacağım belliydi ama masanın hangi tarafında çalışacağıma karar vermek istiyordum. Bir sene bunu tecrübe edip ona göre karar verecektim. Hastanenin tozunu yuttuktan sonra bir daha dönemedim. İşin yönetim boyutu beni çok heyecanlandırdığı için ‘Hastane Yönetimi’ yüksek lisansı yaptım. Bunun bir meslek olarak algılanmasında da öncü oldum. Çeşitli hastaneleri kurma ve yaşatma aşamalarında çalıştım. 1999 yılında Acıbadem Hastaneleri ile çalışmaya başladıktan sonra yeni hastaneleri hayata geçirdim. Bugün dokuz hastane ve tıp merkezlerimizle 24 şubemiz oldu. Şu anda da Genel Müdür Yardımcısı olarak görevime devam ediyorum.

 Bana öyle geliyor ki, işiniz sebebiyle birçok kişi sizi tanıyor ve takip ediyor. Acıbadem Hastanesi’nin işletmesinde yer alsanız da ihtiyaç anında her an yakınımızda olduğunuzu bilmek insana bir rahatlık veriyor…

İnsanların en ihtiyaç duydukları anlarında yanlarında olan biriyim. Her ne kadar bu işin işletme kısmında olsam da insanlar benimle herkesle paylaşamadıkları özel ve sancılı anlarını paylaşıyorlar. Belki o nedenle kendilerini yakın hissediyorlar. Ben de elimden geldiğinde yardımcı olmaya çalışıyorum.

 Hani, o reklam müziğinde olduğu gibi, çocuk da kariyer de yaptınız…

1995 yılında evlendim. 1996 yılında kızım Valeri, 2005 yılında ise oğlum Ralfi dünyaya geldi. Valeri, Ulus Musevi Lisesinde okuyor. Ralfi, ise Kanguru Anaokulu’nda okuyor. Onlar da çok tempolu bir annenin çocukları olmanın mesuliyetini taşıyorlar.

 Onlara nasıl vakit ayırıyorsunuz?

Çok iyi bir planlama yapmaya gayret ediyorum. Hafta sonları tüm vaktimi onlarla geçirmeye çalışıyorum.

 Beraberken neler yaparsınız?

Sinemaya, tiyatroya, doğum günlerine gideriz. Evde geçirdiğimiz vakitlerde ise yaratıcılıklarını ortaya çıkaran çeşitli faaliyetler yaparız. Boyama kitabını renkli kalemlerle boyamak, beraber dans etmek, bilgisayar oyunlarını oynamak beraberken yapmaktan çok zevk aldığımız şeyler arasında…

 Yoğun bir tempoyla çalışan bir anneye sahip oldukları için sizce onlar ne düşünüyorlar?

Tabii ki beni paylaştıklarını hissediyorlar. İşim onlar için adeta üçüncü bir kardeş. Onlar da beni bu üçüncü kardeşten koparmaya çalıştıklarını düşünüyorlar. Valeri’nin özellikle yeni bir hastane açacağımız zaman daha çok mesai gerektirdiği için sıkıldığını biliyorum. Temponun arttığı ve azaldığı dönemler oluyor. Azaldığı zamanlarda tüm vaktimi onlarla harcıyorum. Onlarla yakından ilgilenmek için elimden geleni yapıyorum. Okulları, sağlıkları ve sosyal programlarını takip ediyorum. Eşimin ve annemin çok desteğini alıyorum. Zaten bu aile desteği olmasa hepsinin bir arada gitmesi mümkün olmaz. Bu tamamen ekip işi diyebilirim.

PEKİ YA AŞK?

Aşk hayata bağlı olma tutkusu…

Çocuklarına, hayata ve ürettiğin şeye olan duyguların aşktır. Aşkı sadece bir erkeğe olan bir duygu olarak algılamıyorum. Yaşla beraber zaten gençlik aşkları yerini daha olgun ve manevi değerlere bırakıyor. Aşkın tanımı zamanla değişiyor. Gençlik zamanındaki aşklar tabii ki, özleniyor ama insan ileriki yaşlarda aşktan aldığı tadı ürettiği şeyden, çocuklarından, işinden alıyor.  Önemli olan seçtiğin yol ne ise orada doyum noktası olan şeyle mutlu olmak.

Güçlü bir kadının yanında nasıl bir erkek olmalı?

Çok sabırlı ve anlayışlı bir eş olması gerekiyor. Bu hem kadın hem erkek için geçerli. Özellikle her iki tarafın iş hayatı temposu yüksekse birbirlerine çok anlayış göstermeleri gerekiyor. Kızgınlık anlarında olan tartışmaları sakinleşince yapmak daha iyi oluyor. Eşim de çok yoğun çalışan biri. Cumartesi günlerimi çocuklarımla geçirmeye çabalıyorum. Eşim buna her zaman çok anlayış gösterdi. Tabii ki, başarıları iki taraflı kutsamak, kutlamak ve bundan gurur duymak gerekiyor. Sadece destek vermek yetmiyor; ortaya çıkan başarıları da karşılıklı olarak takdir etmek gerektiğini düşünüyorum.

 Kendinize vakit ayırdığınız zamanlarda ne yaparsınız?

Hatırlamıyorum. Aile hayatı ve iş dışında kendime sabah saat 06:00’da spora giderek vakit ayırıyorum diyebilirim. Çok nadir de tek başıma sahilde yürüyüş yapıyorum. İki ayda bir kız arkadaşlarımla bir araya gelmek en büyük keyfim oluyor. Kendine vakit ayırma konusu benim biraz emekliliğe ertelediğim bir şey…

 Maslak’ta açılan Acıbadem Hastanesi bu bölgedeki tek hastane… Bu nedenle o bölgede oturanlara kendini iyi hissettirdi.

İstanbul’da Acıbadem Kadıköy, Kozyatağı, Bakırköy Hastaneleri ve International Hospital, İstanbul dışında ise Kocaeli, Bursa Hastaneleri ve tıp merkezleriyle hizmet veren Acıbadem Sağlık Grubu, 2009 yılında Maslak, Beşiktaş, Adana, Kayseri, Eskişehir ve Bodrum hastanelerinin de hizmete girmesiyle beraber ülke çapındaki yaygınlığımızı artırıyoruz. Acıbadem Maslak Hastanesi, güçlü kadrosu, mimari konsepti, kullandığı yüksek teknoloji, fiziki mekânların ferahlığı, iç donanım ve tıbbi hizmetler yelpazesi anlamında tüm Türkiye’nin ve çevre ülkelerin gururu olacak bir hastane olma özelliği taşıyor. 191 yatak kapasitesiyle, on üç dönüm arazi üzerinde, yaklaşık 40.000 m² kapalı alana sahip olan Acıbadem Maslak Hastanesi, tıbbın tüm branşlarında hizmet vererek, İstanbul’un en büyük özel hastaneleri arasında...

 Sanıyorum yılların tecrübesi bu hastanenin oluşumunu sağladı…

Kaliteli sağlık hizmetini, kendi alanında en son tıbbi gelişmeleri takip eden, hasta odaklı yaklaşan, gelişime açık, yüksek teknolojiyi kullanan tıbbi bir kadro ile şimdiye kadar yaptıklarımızın bir adım daha ötesine geçerek, sektörde elde ettiğimiz birikim ve tecrübemizi, başta tıbbi kadromuz ve yöneticilerimiz olmak üzere, Maslak Hastanemizde sunuyoruz.

 Hekim kadronuzdan biraz bahsedebilir misiniz?

Hekim kadromuzu kendi alanında uzun yıllar çok değerli deneyimler edinmiş, tıptaki en son gelişmeleri izleyen, hasta odaklı çalışan öğretim üyeleri ve uzmanlardan oluşturduk. Şu an 180 hekimimiz var. Acil ekibimiz çok kuvvetli olması bu civarda yaşayanları çok rahatlatıyor. On iki ayrı dalda uzman hekim acile gelen hastaları anında konsülte etmek için hazır bekliyor. Burada bir üniversite gibi doktorları konumlandırdık. Her dalda iyi bir kadro var ama kendi içinde her branşta ihtisaslaşan doktorlardan oluşan bir ekibimiz var.

 Teknolojinin olanaklarından son derece yararlanılan bir hastane gibi görünüyor…

Teknolojik olarak şu an Siemens’te dünyada yaratılan son teknoloji ile donatılmış olması hekimlerin hastalara daha hızlı tanı koyması için çok önemli…

 Son yıllarda ülkemizde ‘Tıp turizmi’nde büyük gelişmeler oldu. Farklı ülkelerde yaşayanlar artık ülkemize gelip bizim hastanelerimizde bizim doktorlarımız tarafından ameliyat ediliyor. Bu aslında ülkemiz adına büyük bir gelişme…

Acıbadem Maslak Hastanesi’nin Türkiye’nin dışında, Ortadoğu, Balkan ülkeleri, Türkî Cumhuriyetler ve Avrupa ülkelerinden de hastaların gelebileceği, dünyadaki en son teknolojilerin kullanılacağı bir hastanesi olacağına inanıyoruz. Özellikle de son yıllarda yurtdışından gelen hastalarımızın sayısındaki artış da bu yüksek standartlarda verdiğimiz hizmetlerimizden, artık Türkiye dışındaki hastaların da yararlanmak istediklerini anlıyoruz.  Eskiden sadece göz, estetik diş hekimliği, estetik operasyonlar için ülkemize gelen yabancı hastalar artık yetişkin ve pediatrik onkoloji, yetişkin ve çocuk beyin cerrahisi, ortopedi, yetişkin ve çocuk kalp damar hastaları, kadın doğum (tüp bebek tedavileri ve diğer hastalıklar)  için de geliyorlar.

 Bir de kanser hastalarına yönelik Rapidarc Teknolojisine sahip olan bir hastanesiniz. Bu teknolojiden kısaca bahsedebilir misiniz?

Acıbadem Sağlık Grubu’nda kurulan onkoloji merkezleri çoklu noktadan ulaşılabilen merkezler olup Radyasyon Onkologları arasında konsültasyon yapma imkanı vererek hastaya daha iyi bir tedavi programı alma seçeneği sağlıyor. Aynı şekilde tedavinin kalitesini artıran dozimetrik kontrollerin merkezler arası yapılmasına ve denetlenmesini sağlıyor. Türkiye’de ilk defa 30 dakikalık radyoterapiyi 1-2 dakikaya indiren Rapidarc Teknolojisi başta olmak üzere, günümüzün en yeni teknolojisini içeren PET-CT, dijital röntgen, mamografi, ultrasonografi, MR cihazları da hastanemizde yer alıyor. Türkiye’nin tam donanımlı ilk dijital radyoloji departmanı yedi gün 24 saat boyunca hizmet veriyor.

 Bu hastane sanki 5 yıldızlı bir otel gibi elegan ve sade bir mimari anlayışla dekore edilmiş.

Yarattığımız farklılıklardan biri ise, hastanemizin mimari konsepti… Hasta odaları, ameliyathaneler, hekim odaları, özel klinik ve servislerimiz aydınlık, geniş, ferahlatıcı unsurlarla donatıldı. Amacımız Acıbadem Maslak Hastanemize gelen hasta ve hasta yakınlarının mutluluğunu artırmaktı. Mimarideki açılımlarla bunları da gerçekleştirdik.