Allaha ısmarladık

Köşe Yazısı
7 Nisan 2010 Çarşamba

Yakup ALMELEK


Sevgili Okurlar, on dört yıldır gazetemize/gazetenize köşe yazıları kaleme almaktayım. Bu uzun bir süre sayılabilir. Esas nedeni sizden aldığım teşviktir. Görüştüğümüz, rastlaştığımız pek çok yerde yazılarımı okuduğunuzu söylemektesiniz. Bu bir yazar için  “devam et” işaretidir.

Hep övücü sözler mi geliyor kulaklarıma? Tek bir istisnası var. Anlatmazsam içim rahat etmeyecek. Bir okurdan zihinsel açıdan bunadığım anlamına da gelebilen bir e-mail aldım.  Şöyle oldu:  Üç yıl önce “Yaşamağa Çalışan Dil: Ladino” başlıklı bir yazı yazmıştım. İspanyolca deyimleri Türkçe’ye çevirirken hatalar yaptım. Okurumuzu  üzmüş ve oldukça da kızdırmış olmalı ki bana aşağıda bir kısmını belirttiğim sözcükleri layık gördü. Daha rahat okunsun diye İtalik harflerle sunuyorum.

“Danışmadan, ders almadan yazdınız. Bunu “genç biri yapsa “gençtir, heyecana kapılmıştır” deriz …  

Okurun bu hezeyanına tepki gösterdiğimi lütfen sanmayın. Dikkatsizliğim, hatta vurdumduymazlığım için kendime kızdım. Araştırmadan, incelemeden, üstün körü yazdığım yazı onu çileden çıkarmış, nezaket hudutlarının dışına bile itmişti. Ancak ben de kabahatliydim.

Köşe yazıları itina ister. Bir kuyumcu titizliğine ihtiyaç gösterir. Her sözcük ölçülüp biçilmeli ve ancak uygunsa kullanılmalıdır.

Son zamanlarda köşeme gereken dikkati sarf edemediğimin ve lüzumlu olanı veremediğimin endişesini taşıyorum. Tiyatro için oyun da yazıyorum. Yedinci oyunuma da başladım. Koyduğum bir süre içinde de tamamlamak durumunda olmalıyım.

Oyun yazmak köşe yazılarından bambaşka bir dünyada dolaşmak gibi. İkisi birbirlerinden değişik teknikler. Verdikleri haz da değişik. Ayrı ayrı lezzetleri tatmak veya güzelliklerini duyumsamak hissini uyandırıyor kalemi eline alanda…

Sevgili okurlar, bugüne dek üç yüzü aşkın yazıyı hoşgörünüze sundum. Bunu sizlere borçluyum ve tek tek hepinize teşekkür ediyorum.

Paylaşmağa değer bir olayla karşılaşırsam, eskisi gibi kapınızı tıkırdatacağım;  çok kahve yudumladık beraber. Ve bir fincanının da kırk yıllık hatırı varmış. Nasıl unuturum!

Sevgili Şalom yönetici ve çalışanları,

Yıllardan beri özveri ile takım çalışmanız Türk Musevi cemaatine her hafta bir yapıt kazandırmakta. Türk Musevilerini geniş topluma anlatıyorsunuz. Bunun büyük bir ihtiyaç olduğunun hepimiz bilincindeyiz.

Sağ olun, var olun.

Allah’a ısmarladık.