Pesah’ı kutlarken…

Bu hafta köşemde, 1999 yılında, yani 11 yıl önce, başyazımda bayramla ilgili kaleme aldığım yazıma yer vermek istiyorum. Hagadah, kazanılan özgürlük öyküsünü, “olduğu gibi oğluna anlatacaksın” der ve biz her yıl Seder sofrasında aynı hikâyeyi okur, bizden sonra gelen kuşağa aktarırız. Bu nedenle aradan yarım nesil geçtikten sonra aynı yazımı yinelemenin bayramın anlamına da uygun düşeceğini düşündüm.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
1 Nisan 2010 Perşembe

Çocukluğumda Pesah Bayramı’nı ‘birmuelos’ların aşkına dört gözle beklerdim. Hani ‘matsa’nın suya konup yumuşatıldığı ve yumurta ile karıştırılarak özel oyuklu tavalarda kızartılıp üstüne yöresel tercihlere göre şeker veya ‘şarope’ (bir şurup), yine yöresel tercihlere göre yemeğin başında veya sonunda yenen o şişkince tatlılar… Oyuklu tavalar şimdilerde İstanbul mutfaklarında kaldı mı bilemiyorum, ama ben hala ‘birmuelos’ları dört gözle büyük bir oburlukla bekliyorum.

Pesah’ta geleneklerimi dolu dolu yaşar, bütün aile ‘Seder’ masasının etrafında Hagadah’yı okurken Tora’da özgürlüğü simgeleyen “Ve Otseti, Ve İtsalti, Ve Gaalti, Ve Lahakti” (Seni Mısır’dan çıkaracağım, onların ellerinden kurtaracağım, özgür olacaksın ve seni halkım gibi göreceğim) anlamına gelen dört sözcük onuruna ‘dört kez’ şarap bardağı doldurulur; “Ve eveti ethem al haarets” (sizleri atalarınızın ülkesine götüreceğim) vaadi üzerine, bir anlayışa göre ‘beşinci bardak’ Eliyahu Anavi için bekletilir.

Eskilerde Hagadah kısmen İbranice, kısmen İspanyolca okunur, anlamı aile küçüklerine etraflıca anlatılırdı. Bilemiyorum şimdilerde ‘Seder’lerin bu denli uzun uzadıya saatlerce okunduğu kaç aile kaldı İstanbul’da, yoksa Latince harflerle yazılmış İbranice birkaç pasaj alelacele okunup hemen televizyonun veya bilgisayarın başına mı geçilmekte?

Baharın da müjdecisi sayılan ve ‘Bağımsızlık Bayramı’ olarak nitelendirilen Pesah’ta, Mısır esaretinden kurtulan atalarımızın çölde maya dahi tutmamış ekmeği yemesi kuşaktan kuşağa aktarılarak, hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmamanın, özgürlüğe kavuşmanın özlem ve mesajı zihinlerde hep canlı tutulmuştur.

İşte pek çok güçlü kavim tarihin sayfaları arasında yok olurken, dünyanın birçok köşesinde dağınık yaşayan Yahudilerin, binlerce yıl, farklı kültür ve medeniyetler arasında dahi silinip kaybolmamalarının gizini kutlamakta olduğumuz bu bayramın mesajında aramak gerekir.

Yahudiler Mısır esareti ve 40 yıllık çöl yaşamının getirdiği özgürlükten sonra, Romalıların Kudüs’ü işgali ve 2. Tapınağı yıkmaları üzerine, Pesah’ta ‘matsa’ yemenin, Sukot’ta bir demet çiçek taşımanın ölümle cezalandırıldığı bu dönemde vaat edilmiş topraklardan dünyanın dört bir köşesine dağıldılar.

800 yıl İslam egemenliği altında özgür yaşadıkları İberik yarımadasını engizisyonlar sonucu terk etmek zorunda bırakılan Yahudiler Avrupa’nın her ülkesinde ve Rusya’da değişik tarihlerde sık sık pogrom ve kıyımlarla karşı karşıya kaldılar; Osmanlı İmparatorluğu onlara bir sığınak oluşturdu. Oysa medeniyetin merkezi Avrupa’da, 2. Dünya Savaşı’nda, 6 milyon Yahudi soykırıma uğradı. Ancak hiçbir şey özgürlük umutlarını yok edemedi, aksine kamçıladı.

Pesah Bayramı’nı kutlamak üzere olduğumuz bugünlerde dünyada antisemitizmin hiçbir zaman yok olmadığını bilelim, gaz odalarını savaşın küçük bir ayrıntısı olarak nitelendirmek isteyen Holokost İnkârcıları’na karşı uyanık ve duyarlı olalım. Ve günümüzde Yahudiliğe karşı en büyük tehdidin asimilasyon olduğu gerçeğinden yola çıkarak özgürlüğün simgesi bu bayramın anlamını gelecek kuşaklara aktaralım. (24.03.1999)

* * *

ABD’nin özgürlüğünü ilan etmesi ve Abraham Lincoln’un köleleri özgür bırakması ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşti.

Martin Luther King’in ünlü ‘Bir hayalim var benim!..’başlıklı konuşmasında; “Gün gelecek, bir zamanlar köle olanların evlatlarıyla yine bir zamanlar köle sahiplerinin evlatları, Georgia’nın kızıl tepelerinde, birlikte kardeşlik sofrasına oturabilecekler…” sözlerini sarf etmesinden bu yana sadece 57 yıl geçti.

Oysa Avraam çocuklarına, Tanrı’nın bazı insanların diğerlerini köle yapmasını hoş görmeyeceğini binlerce yıl önce göstermişti. Mısır’dan Çıkış öyküsü; “Ben seni Mısır diyarından, esaret evinden kurtaran Tanrı’nım” sözleriyle ilk emri oluşturdu.

HAG SAMEAH.